1. Bölüm: KARANLIK

19.8K 1K 155
                                    

"Korkma, yanındayım!" diye fısıldadı bir kadın endişeyle. "Her şey yoluna girecek."

Çocuğun kafası, refleks olarak sesin geldiği tarafa döndü fakat karanlık bütün ışığı kendi içine hapsettiğinden en ufak bir şey görememişti. Sadece zifiri karanlık...

Küçük bir pencereden içeriye dökülen ince ışık hüzmeleri haricinde bir ışık kaynağı olmayan bu odaya nasıl geldiğini düşündü. Hatırlamıyordu. İçindeki huzursuzluğa sesi duymasıyla birlikte korku tohumları da ekilmişti. Karanlıktan hoşlanmıyordu. Gerilim her bir hücresine sirayet etmiş, bir yaprak gibi titremeye başlamıştı. Yüzünün rengi çekilirken nefes alışverişi düzensizleşti.

Gözleri, odanın ışığına alıştığında çevresindeki görüntü netleşmeye başladı. Odanın köşesinde, çehresini algılayamadığı uzun saçlı bir kadın silueti vardı, yüzünü göremese de ona baktığını hissedebiliyordu. Şimdi daha çok korktuğunu hissetti. Belirsizlik tüm zihnini ele geçirmişti. Yavaşça kadının olduğu köşeye doğru ilerledi. Kalbinin atışlarını o denli derinden hissediyordu ki kalbiyle senkronize bir biçimde o da titriyordu. İçinde tarif edemediği bir huzursuzluğu beraberinde götürürken aynı anda olanlara anlam vermeye çalışıyordu.

Burada ne yapıyorum?

Birazcık yerinde sayıkladıktan sonra yavaşça ilerleyip kadına doğru yaklaştı.

"Dur," dedi kadın bu kez sesini yükselterek. "Seni fark edecekler."

Çocuk ani bir irkilmeyle ayaklarını yere sabitledi. Çarpan kalbinin sesini iliklerine kadar hissediyordu, göğsü hızlı bir şekilde inip kalkıyordu. Boynunun yukarısından birkaç damla ter yerçekimine doğru ilerlerken elinin tersiyle sildi.

Ne oluyor? diye düşündü. Kim bu kadın?

Çocuk kendini biraz olsun toparladıktan sonra "Kim fark edecek?" diye fısıldadı

Kadın bir süre ona öylece baktı, bunu karanlığa rağmen kafasını bir santim bile çevirmemesinden anlamıştı çocuk.

"Geri dön saklandığın yere, bizim için gelecekler," dedi kadın sorusunu es geçerek.

Çocuk ses tonundan ne kadar ciddi olduğunu anlayabiliyordu. Fakat olan bitene anlam verememişti. Yüzünü bile göremediği bu kadın ile arasında ne türden bir bağ vardı, ondan neden saklanmasını istiyordu? Böyle korkmasına sebep olan kişiler kimlerdi? Daha kafasında bu sorulara cevap veremezken, söylediğini yapıp yavaşça geldiği yere geri döndü. Anlamıyor, korkuyor, bir yaprak gibi titriyor fakat kadına nedenini bilmemesine rağmen güveniyordu.

"Sadece biraz sabret, burada bulamazlar bizi." dedi kadın kısa bir süre sonra, sesi tedirgindi.

Çocuk hala neden bahsettiğine anlam veremese de bu kez cevap vermeyip beklemeye başladı. Yüzü sanki bir meşale tutulmuş gibi alev alev yanıyor, ne kadar kendisini sakinleştirmeye çalışsa da sakinleşemiyordu. Ellerini yelpaze şeklinde hareket ettirerek yüzünde artan sıcaklığı durdurmayı denedi fakat çabaları bir sonuç vermemişti. Kasları sertleşmiş, damarlarındaki kanın akışı hızlanmıştı.

"Daha ne kadar ..." diyemeden, "sessiz ol, geliyorlar," diye fısıldadı kadın emir verir gibi.

O cümlesini bitirmeden farklı frekanslarda ayak sesleri yükselmeye başlamıştı. Buraya doğru gelen birileri vardı. Çocuk korkudan bacaklarının titrediğini hissetti. Sesler gittikçe sertleşmeye başlamıştı, odanın kapısı fener ışıklarıyla aydınlanırken ayak seslerine sahip olan kişilerden biri kapının kolunu tutup yavaşça kapıyı açtı. Kapının açılmasıyla birlikte çocuk ellerini yüzüne siper edip kendince görünmemeye çalışmıştı fakat bunu yapmasının asıl nedeni onlarla yüzleşecek kadar cesur olmamasıydı.

"Çabuk, saklan!" diyen kadının acı haykırışını duyarken üzerine doğru gelen kişinin ayak sesleri gürleşmeye başladı. O ise yüzünü kollarıyla sararak bir şey olmamasını diliyordu.

Sesleri hemen yanında hissettiğinde, derin bir çığlıkla yatağından sıçradı çocuk, yüzündeki ateşi halen hissedebiliyordu.

Bu kâbusu ilk kez görmemişti. O karanlık odada defalarca kalmış, defalarca o kapı açılmış ve o, defalarca içeri giren kişiyi görememişti. Fakat bir farklılık belirdi bugün. Şu ana kadar o odada hep yalnız olurdu. Başlangıçtan kapı açılana dek hep, tek başına beklerdi. Ama bugün bir kadın vardı.

Onu korumak isteyen bir kadın...

Bunları düşünürken titremeye de devam ediyordu. Kâbus sona ermiş olmasına rağmen etkisini üzerinden hala atamamıştı. Biraz bekleyerek kâbusun vücuduna yaptığı etkinin geçmesini diledi. Çığlığının duyulmamış olmasını temenni ederek başını tekrar yastığa yasladı. Fakat artık uyumaya cesaret edebilir miydi, her seferinde daha gerçekçi gelen gerilim dolu bu rüyayı bir kez daha yaşayabilir miydi, bilmiyordu.

Gözlerini kapattı. 

OrovaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin