Kötü bir şey söylememesine rağmen ağzımda ki lokmalar fazla gelmeye başlamıştı. Gözlerimin dolmasıyla elimde ki çatalı da tabağın yanına koydum.

"Kook! Bir şey demedim ki. Ağlama lütfen"

Yerinden kalkıp yanıma geldi. Dizleri üstüne eğilip bana sarılırken sırtımda bir el hissettim. Bu Hoseok hyung'du.

"Ne güzel işte. Taehyung gelecek, sonunda meleğinizin haberini vereceksin."

"Aynen öyle kook. Yoongi, Taehyung'un geceleri senin fotoğrafına bakarak uyuya kaldığını söyledi."

Taehyung'un şaşırtmayan haline gülsem de içten içe ona özlemim bastırıyordu. Taehyung başkomutan olduğu için diğerlerinden daha yoğundu. Bu onunla konuşmamızı çok etkiliyordu. Şimdiye kadar konuştuğumuz süreleri toplasak 4 saat etmezdi. 1 ayda 4 saat...

Onları şımarık halimle sıkmak istemediğim için kafamı Jiminin karnından çekip gözlerimi sildim. İkisine de iyi olduğumu göstermek amacıyla gülümseyip portakal suyumdan bir kaç yudum aldım.

....

"Nasılsın bebeğim? Sende benim gibi heyecanlısın değil mi? Baban seni öğrenecek artık"

Gelecekleri kesin olmamasına rağmen Jimin onları dedikten sonra içim kıpır kıpır olurken asla susmuyordum. İkili mutfağı toplarken ben odamızda ki yatağa oturmuş henüz 2 aylık hamile olmama rağmen ufacık da olsa çıkan karnımı seviyordum.

Bebeğimizi öğrendiğim günden itibaren kontrollere gitsem de ona asla bakmamıştım. Bu bizim ilk bebeğimizdi ve ilk defa Taehyung görsün istiyordum. Doktorum Hoseok hyungun eşi Namjoon hyung'du. Küçüklüğümden itibaren doktorlardan hep korkardım. Sürekli sürecek bir süreç için tanıdık doktor olması benim için dünyada ki en iyi şey falan olabilirdi.

Kendisi bir çok çalışmaya imza atmış ünlü jinekologlardan biriydi. Taehyungla aynı yaştaydı.

Kapının tıklanmasıyla yüzümde ki gülümsemeyle daldığım yerden sıyrılıp kapıyı aralayarak beni gözetleyen Hoseok hyunga göz gezdirdim.

"Gel hyung"

İki eli de arkasında bir şey tuttuğunu belli ederek yanıma adımlarken meraklıydım. O ise yüzünde asla solmayan tatlı gülümsemesiyle bana bakıyordu. Yanıma geldiğinde arkasında tuttuğu kutuyu bana uzattı.

Elinden alıp üzerinde ki tatlı kurdeleyi açtıktan sonra içinde ki iki bebek ayakkabısı gözlerim dolu dolu gülmeme neden oldu. Miniciklerdi. Sıkı ve duygusal sarılma seansımdan sonra minik ayakkabıları avcuma alıp detaylı incelerken yatağın köşesinde oturan Hoseok hyung'a baktım.

"Neden tek bir ayakkabı almak yerine iki ayakkabı birden aldın hyung?"

Bundan önce niye bir anda bana hediye aldığını sorgulamak istesem de beni yanlış anlayabileceğini düşündüğüm için susmayı tercih ettim. Cinsiyetini öğrenmek için çok erkendi ki, ben Taehyung gelmediği için bebeğimi görmeyi dahi reddediyordum.

"Birini ben, diğerini Namjoon beğendi"

Başımı salladım onaylar biçimde.

İlerleyen dakikalarda mutfağı toplamayı bitirip yanımıza gelen Jimin canının sıkıldığını söyleyerek ikimizi de zorlukla dışarı çıkarmayı başarmıştı. Dışarı çıkmak istemiyorduk çünkü Afrika sıcakları vardı.

Taehyung'um dünya'nın öbür ucunda üşüyordur...

Onlar beni dışarıda beklerken hızla dolaptan aldığım şort ve tişörtü üzerime geçirdim. Ayna karşısında kendime ufak bir göz gezdirip elimi karnıma koyup okşadım.

"Bana çok kilo aldıracak gibisin... Baksana henüz 2 aylıksın ama göbeğim çıkmak üzere.."

Nereden bilebilirdim ki olacakları?


Nereden bilebilirdim ki olacakları?

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Yoruuum

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.


Yoruuum

Zeus | TaekookWhere stories live. Discover now