15.Bölüm: ''Bazı Güzel Anlar"

Start from the beginning
                                    

Başardım.

Zor oldu ama başardım. Bir saate yakın dün gece düzgün çalışamadığım dersin hakkını verdim. Yatağımı topladıktan sonra üzerime güzel bir şeyler giydim ve birkaç kitap, çantamla aşağı indim. Evde annem ve İkbal ablam vardı. Diğerleri çoktan okula gitmişti. Ben de bir şeyler atıştırdıktan sonra onlara veda edip botlarımı giydim ve bahçeye çıktım.

Yekta bana mesaj atmamıştı, ben ona atmalı mıydım?

Ne diyecektim ki?

Soluklanarak soğuk havayla kendimi dövdüm ve salak aşk kızı rollerinden sıyrılarak bahçeden çıktım. Direkt Yekta'ların evine baktığımda kapıda bir hareketlilik göremedim ama görmek istedim. Görmeliydim, göstersene!

Kaplumbağa gibi yürüyerek Yekta'nın evden çıkmasını beklediğimde istediğim oldu. Ne güzel valla oh, sanki kitap karakteriyiz her istediğimiz anında oluyor.

Fakat onu görmezden gelmeye çalıştım yani balıklama atlamadım sanki hep bekliyormuşum gibi. Evet bekliyorum. Adımlarım yavaşlarken Yekta'nın sesiyle duraksadım. Arkamda kalmıştı. ''Gonca,'' diye seslendi.

Yüzümü çevirdim. Allah'ım nasıl yakışıklı, güzel, harika bir insan yaratmışsın kurban olduğum, ben bu insanı öpmeyip de kimi öpeceğim?

''Efendim?''

Biraz hızlı adımlarla yanıma geldiğinde, ''Okula mı?'' diye sordu.

Güldüm. ''Henüz mezun olup işe gitmediğime göre evet.''

Güldü. ''Mesajıma geri dönmedin de o yüzden sordum.''

''Mesaj mı atmıştın?'' dedim saf saf.

''Evet.''

''Görmemişim kusura bakma,'' diye karşılık verdim. Günahını aldım çocuğun. ''Sen yazmayınca ben de yazmadım, rahatsız olursun diye.''

''O nasıl laf?'' dedi yürümeye başladığımızda. ''İstediğin zaman yazabilirsin.''

''Peki.''

Yanaklarımda bir ısınma meydana geldiğinde, ''Gece güzel uyuyabildin mi?'' diye sordu.

Amma çakal herifsin he.

''Her zamanki gibiydi,'' dedim kendimi değil onun cevabını önemsediğimde. Kar ayaklarımızın altında ezilirken devam ettim. ''Sen?''

Yüzünü ve gözlerini görmek istedim ama ses tonu bunlara gerek olmadığını ziyadesiyle belli etti çünkü çok tatlıydı. ''Ben çok güzel uyudum.''

Valla billa bana karşı boş değilsin anladım.

Zaten biliyordum da salağa yatmak güzel oluyordu.

Ekledi. ''Annem çarşaflarımı yıkamış, çiçeklerin içindeymişim gibi uyudum çok iyiydi.''

Dalga geçiyor ya.

''Ha bu sebepten mi?''

''Evet,'' dedi ve gözlerinin kenarıyla gözlerime baktı. ''Sadece bu sebepten değil.''

''Seni öptüm diye mi?''

Höst!

Yuh ulan bir ayarım yok!

Kaşlarımı çatarak ufak bir telaşa kapıldığımda, ''Şey yani öyle söylemek istemedim,'' dedim gereksiz bir çıkışla.

''Beni öptün diye,'' dedi Yekta her şeyi sıfırladığında.

GÜNDÜZ GÜNCELERİWhere stories live. Discover now