13.Bölüm: ''Karanlıktaki Işık''

Start from the beginning
                                    

''Kur senaryoyu oynat Gülbade'yi.''

''Hadi hadi kalk da filmi görelim,'' diye zorladım onu. Gülbade cüzdanını eline alıp ayaklandığında pusuya yattım ve karşı masadaki kahverengi kazaklı, mavi gözlü çocuğa baktım.

Vallahi billahi bakıyordu.

Oğlum gözün çıkacak lan, yavaş bak.

Gözlerini kaçırdığında önüne bakıp telefonuyla uğraştı ve az sonra o da ayaklandı. Ay kalbim, pır pır şu an bir saniye. Gülbade kantin sırasından bana bakıp eliyle 'iki tane mi?' işareti yaptığında kafamı aşağı yukarı salladım. Çocuk onun birkaç metre gerisinde duruyordu. Boyu uzundu. Saçlarını düzeltip gözlerini kıstığında gözlerini Gülbade'den uzağa itti.

Gülbade elinde iki kekle buraya gelirken çocuğun gözleri birkaç saniyeliğine Gülbade'yi takip etti.

Sırıtmaya başladığımda Gülbade nefes nefese kalmış gibi sandalyesini çekip oturdu. ''Sana yazıyor!'' diye konuştum elimi masaya koyarak. ''İki gün içinde seninle konuşmaya çalışmazsa adım Gonca değil.''

''Of sus kendimi soyguncu gibi hissettim bir an,'' dedi sıkıntıyla. ''Garip oldum.''

''Niye?''

''En son birkaç hafta süren bir konuşmamız olmuştu ya hani biriyle...''

Gözlerimi devirdim. ''Hatırlatma şu yavşak çocuğu.''

Gülbade'den açık fotoğraflarını istemiş, onu taciz etmeye kalkmıştı. Bir nevi etmişti de. Bazı erkekler birkaç güzel mesajla başlayıp sonunu bu kadar berbat bir şekilde getirmekle tescillenmişti. Yaşadığı kötü şeylerden biri buydu ve ne zaman bir erkek onunla konuşmak istese yine aynı duruma düşmekten korkuyordu.

''Zeki vardı ya bir de...''

''O da yavşak,'' dedim sonra. ''Senin saf hislerinle dalga geçmişti. Kızım sen erkekler konusunda benden daha şanssızsın! Ah yavrum benim ama hepsi geride kaldı. Benim bu elf gözlerim bu çocukta herhangi bir yamuk göremedi.''

''Pes! Daha iki dakika oldu.''

''İlk görüş çok önemlidir,'' dedim. ''Kasma kendini. Çocuk iki güne mesaj atacak bekle ya da konuşmak isteyecek.''

''Bir şey söylemek istemiyorum,'' diye mırıldandı. ''Belki de bu hiç olmayacak.''

''Niye ki? Sen beğenmedin mi?''

''Ya bununla alakası yok ki,'' dedi Gülbade. ''İnsan tanımak istemiyorum, yeni insan eşittir hayırlı olsun dertler dünyası.''

''Abo sen bitmişsin.''

''Öyle.''

''Tamam tamam üzerine gelmiyorum ama çocuk sana yazacak, bak sakın ters yapma.''

Gülerek kek paketini açtı. ''Bu konuda bana akıl verme istersen? Haftalardır Yekta ile bir arpa boyu yol gidemediniz. Arkadaş da arkadaş... Bayılacağım.''

''Yo gittik, elini tuttum.''

''Şaka?'' diye parladı gözleri.

''Dün film izledik dedim ya, işte elektrikler gidince ben bunun ellerine yapıştım. Nasip dudaklarına...''

''Salak,'' deyip güldüğünde kekinden bir ısırık aldı. Ağzını silerken, ''Yekta ama yere bakan yürek yakan,'' dedi. ''Eli kulağında, geliyor geliyor.''

''Gelsin de gönlüm açılsın,'' dedim bacaklarımı sallarken. ''Finallerle başımız dertte zaten.''

''Sunumu nasıl halledeceğiz?'' diye sordu sonra. ''Çıktılar falan hazır. Bak iki gün sonra teslim var. Benim biraz tahta fobim var biliyorsun.''

GÜNDÜZ GÜNCELERİWhere stories live. Discover now