28. Bölüm

627 70 8
                                    

Selamm.

Acaba neler olacak?

Hadi geçelim bölüme...

***

BUĞRA URAZ

Ceyda gideli yirmi dakika kadar olmuştu. Ben ise hâlâ sahil kenarında düşüncelerimle boğuşuyordum. Kafede Ceyda'nın telefonunu gizlice alıp numaramı kaydetmiş ve çaldırmıştım. Telefonumu çıkarıp ona mesaj atacaktım ki o sırada telefonun ekranına Ceyda'nın araması düşmüştü. Büyük bir heyecanla telefonu açmıştım. Tam konuşacaktım ki arkadan gelen ambulans sesi buna engel oluyordu.

"Bu telefonun sahibi şu an ambulansta. Durumu ağır. Hastaneye gelmelisiniz." telefondan gelen kadının söylediği şeyler bende denize atlayıp boğulma etkisi yaratsa da zor bela konuşmaya çalıştım.

"Ne, ne oldu?" dedim duymaktan korktuğum şey ile hızla ayağa kalkarken.

"Trafik kazası. Durumu ağır acele edin." dediğinde beynimden kaynar sular döküldüğünde gözümden de birkaç damla yaşın akmasına engel olamamıştım. Koşarak önümden geçen taksiyi durdurdum.

"Hangi hastane?"

"***"

"Hemen geliyorum." şoföre hastanenin adını söyleyip hızlı olmasını istemiştim.

Gözlerimden akan yaşlara hakim olamıyordum. Sanki kalbime bıçak saplanmış ve nefes almamı engelliyordu. Ben bir kere daha sevdiğim bir insanı kaybedemezdim. Bunu kaldıramazdım.

"Bu telefonun sahibi şuan ambulansta. Durumu ağır. Hastaneye gelmelisiniz."

"Bu telefonun sahibi şuan ambulansta. Durumu ağır. Hastaneye gelmelisiniz."

Telefondaki kadının dedikleri beynimde tekrar tekrar dönüp durduğunda hızla kafama vurmaya başladım.

"Bırakma beni Ceyda, bırakma." dedim başımı kaldırırken.

Gitme sevgilim, gitme..

Yaklaşık on beş dakikanın ardından hastanenin önüne geldiğimizde ücreti ödeyip hızla taksiden inerek hastaneye koştum.

Görevlinin yanına ilerleyip "Ce-Ceyda Oduncu. Tra-trafik kazası." hıçkırıklarımın arasından konuşmaya çalışmıştım.

"5. Katta ameliyatta." hızla asansöre binerek beşinci kata çıktım.

Orada yerleri silen bir kadına "Ameliyathane ne tarafta?" diye sordum. Bana karşı tarafı gösterdiğinde koşarak oraya ilerledim.

O sırada ameliyathaneden çıkan hemşireyi durdurup "Ce-Ceyda'nın durumu nasıl?"

"Durumu ağır, kan ihtiyacı var. Onu almaya gidiyorum." deyip daha fazla oyalanmadan koşarak gitti.

Ayakta kalamayacağımı anladığımda sandalyeye oturup çocuk gibi sayıklayıp ağlamaya başladım.

"Beni bırakma... Beni bırakma... Beni bırakma..."

"Beni bırakma... Beni bırakma... Beni bırakma..." diye tekrarlamaktan başka hiçbir şey yapamıyordum.

Telefonumun çalmasıyla ekrana Yusuf'un araması düşmüştü. Onlara haber vermek aklıma gelmemişti bile.

"Abi neredesiniz? Parti bitti." dediğinde ağlamaya başladım.

"Yu-Yusuf biz hastanedeyiz."

"Ne hastanesi lan noluyor?" dediğinde sesi titremişti.

"Ce-Ceyda trafik kazası yapmış. Ameliyatta. Buraya gelin *** hastanesineyiz."

YAZ YAĞMURU Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin