8. Bölüm

453 189 294
                                    




Etraftaki her şey fantastik filmlerde yer alan mükemmel gözüken bahçelerin aynısıydı. Her adım attıkça burnuma mis gibi çiçek kokuları geliyordu. Koku tanıdık gelsede kokuyu yayan çiçekler tanıdık değildi. Gerçek olamayacak kadar güzellerdi. Basamakları inmeye devam ettikçe etrafın yeşilliği daha güzel olmaya başladı. Ne kadar indiğimi görmek için arkaya döndüğümde ayak izimin olduğu yer yeşilliğini kaybetmişti. Bastığım yeri yakmıştım. Ayağımı kaldırıp yere baktığımda yeşilliğin durduğunu görebiliyordum. Bir basamak aşağıya indim ve az önce durduğum yerdeki ayak izimin yerinde yeşile dair hiçbir şey yoktu.

Aşağıya inip her yer keşfetmek istedim ama indikçe iz bırakıyor ve yakıyordum. Aşağıdaki ormanı keşfetmek için içimdeki bir şey can atıyordu. Delicesine arzulamama rağmen inemedim. Olduğum basamağa oturup etrafı izlemeye başladım. Benden başka kimse yoktu. Ne mükemmel güzellikteki kedi kadınalar ne de henüz neye benzediğini bilmediğim YANCY diye seslenen adam.

Huzur vericiydi burda olmak uzun zaman sonra kendimi huzurlu hissettim. Sahi en son ne zaman böyle hissetmiştim. Burada kalmak istiyorum evet evet karar verdim burada kalıcam geri dönmicem. Toparlanıp ayağa kalktım ellerimi ağzıma götürüp bağırmaya başladım

"KİMSE YOK MUUUUU!!"

Bekledim ama ses gelmedi. Tekrar bağırdım ama daha güçlü ve kendimden emin

"SESİMİ DUYAN VAR MIIIII!!"

Aşağıdaki ağaçların arasında hışırtı sesleri yükselmeye başladı. Birinin geldiği belliydi ya da bir şeyin ağaçların arasına dikkatle baktığımda bir karartı gördüm ama ne insana aitti ne de başka bir şeye tam belirginleşeceklen olduğu yerde durdu. Kalın ve tok bir ses etrafı inletti.

"Burda olmaman gerekiyor"

"Neden ve kimsiniz?"

"Henüz buraya ait değilsin dengeyi bozuyorsun geri dön"

"Dönmek istemiyorum burada huzurlu hissediyorum hem istesem bile nasıl geldiğimi bilmiyorum"

"Vakti gelince buraya geleceksin şimdi gözlerini kapat ve olman gereken yeri hayal et"

İstemeden de olsa gözlerimi kapattım olmak istediğim yer neresiydi. Ev desem evim yok aile desem hiç hatırlamıyorum bile sahip olduğum tek kişi Eric omun yüzünü hayal ettim küçükken yurdun bahçesinde oyun oynadığımızı düşündüm. Geçmişi hatırladıkça yüksekten inercesine içimin çekildiğini karnımın gıdıklandığını hissetmeye başladım.

Gözlerimi açtığımda olmak istemediğim bir yer uyanacağımı biliyordum. Gözlerimi açmadan etrafı dinlemek istedim ama duyduğum tek ses yere vuran ayakkabının topuk sesiydi ve burnuma gelen iğrenç hastane kokusuydu.
Yavaş yavaş gözümü açtığımda yanımdaki koltukta stresli biçimde ayağını yere vurup kafasını aşağı eğmiş bir Eric'ti.

"Hey"

Elimi uzattım dizine doğru

"İyi misin"

"Kafamda ki balyoz gibi ağırlık dışında bir sorun yok" yattığım yerden doğrulmak istedim ama kafam o kadar ağır geldi ki canım yandı. Elimi başıma götürdüğümde bez parçasını hissettim. Oturduğu yerden kalkıp yerime geri yatırdı.

"Kalkmak için henüz erken"

"Noldu gece"

"Ne kadarını hatırlıyorsun" bu soru meraktan çok korkarak sorulmuştu.

"O adamı kaldırmak için eğildim. Sonra düştüm bir süre sesini duydum ama sonrası yok"

"Taşa çarptın kafanı seni yere yatırıp ardına bakmadan ormana doğru koştu."

CONCORDİADonde viven las historias. Descúbrelo ahora