3. Bölüm

321 108 81
                                    




Tanya'dan

Elimdeki elbise çantasına bakıp gülümsedim. Garip hissettiriyordu böyle giyinmek hazırlanmak. Yurda geldiğimde gayet süslü olduğumu söylüyorlar ama artık öyle olmadığım kesindi. Yurdun kapısına gelince ilk defa istekle içeriye koşmak istedim. Yapmayı  hevesle beklediğim bir şey vardı. Düşüncelerimle boğuşarak yürürken kolumun dürtülmesiyle irkildim

'' Sana diyorum sana ''

'' Dalmışım pardon noldu ''

'' Hala kırgın mısın bana '' kırgın mıydım sahiden bilemiyordum.

'' Hayır değilim sadece gerginim o yüzden dalmışım '' yalan söylüyor da sayılmazdım.

''Mezuniyet yüzünden deme bana sakın bütün kızlar bugünü bekliyor deli gibi ve sen kaçıyorsun uzaylı olduğunu düşünmeye başlıyorum artık '' böyle söylemesi kahkaha patlatmama sebep olmuştu. Güldüğümü görmek onunda yüzünün rahatlamasına sebep olmuştu.

'' Bugünlük bu kadar kıkırdama fıkırdama yeterli ben odaya geçiyorum yatıp uyumak istiyorum yoksa yine tuvalet köşelerinde uyucam yarın okulda '' diyip gülerek koluna vurdum. Söylediğim söze biraz yüzünü assa da saçlarımı karıştırıp odaya geçti.

Odaya girdiğimde bütün kızlar kahkahalar gülüp kendince bir şeylerle uğraşıyordu. İçeriye girdiğimi görünce hepsi biraz durgunlaştı. Anlamadığım bir sebepten dolayı liseye başladığımdan beri hiçbiri yüzüme dahi bakmamaya başladı. Çokta önemli değildi aslında Eric ile kurduğum bağ hepsine yetiyordu. Masanın başına oturup  çantamdaki defteri çıkardım. İlk başına tarih attım ''27.05.18''  ilk baş yazmalı mıydım çizmeli miydim çözemedim. Ama sonra bir sayfasına gördüğüm yerin aklımda kalan en ince detayına kadar yazdım. Sonra bir cesaretle yan sayfaya o kedi görünümlü kadınların olduğu salon çizmek için çabaladım. Gözümü kapattıkça bazı yerleri daha net hatırlıyordum. Hayal ürünü olarak beynim mi detaylandırıyordu yoksa gerçekten gördüğüm şeyler mi gözümün önüne geliyordu çözmemiştim.

Gördüğüm kadınların bedenleri oturdukları masanın kenarlarındaki ahşap işlemeler sanki hepsi film şeridi gibi gözümün önüne geliyordu. Elimdeki defter çokta büyük değildi ama sanki hepsi oraya tam oturacak gibi bilerek yapılmıştı.

Her detayı en incesine kadar çizmiştim. Elimin ağrıması üzerine kalemi bıraktığımda öyle bir resim vardı ki sayfada sanki çizim değil de fotoğraf kadar canlı ve gerçekti üstelik sadece kara kalemle yapmıştım. Çizdiğim defterin sayfasına ağzım açık bakıyordum. Resim yeteneğim olduğunun farkında bile değildim. Sayfaya dikkatli baktığımda kedi yada kadın hala sınıflandıramadığım o şeyin kıyafetinin yakasındaki ne olduğunu anlayamadığım o şekli bile çizmiştim. Defteri alıp koşarak Eric'in yanına gitmek istedim. Bir hışımla masadan kalktığımda odadaki tüm ışıklar sönmüş herkes uyumuştu sadece oturduğum masadaki ışık yanıyordu. Bugün nedense zaman kavramını yitirmiştim. Elimdeki sayfaya bir daha baktığımda böyle bir resmi 10 dakikada yapmam zaten imkansızdı. Defteri yastığımın altına koyup yattım. Sabah gösterirdim yada göstermezdim bilemiyordum. Bugün olanlar yüzünden hala buruktum. Belki fazla alınganlık yapıyordum. Düşüncelerle boğuşurken üzerime çöken tatlı yorgunlukla kendimi uykuya bıraktım. Belki yine bir şeylerin devamını görürüm diye ümit ederek uykuya teslim ettim kendimi.

Eric'ten

Odasına girişini izledikten sonra bende girdim. Ne yapacağımı bilmiyordum tahminimden önce başladı her şey. İlerlemeden durdurmam gerekiyor henüz zamanı değil. O kadar aptal tepki verdim ki ne yazdığını bile soramadım. Ya düşündüğüm şey değilse boşuna kalbin kırdım. Öğrenmenin tek bir yolu vardı elbette okula ilk girdiğinde kullanmıştı güçlerini sadece sonra bir daha hiç kullanmadı. Tüm ışıkların kapanmasını bekledi ama saatler geçtiği halde kızların odasında bir masanın ışığı yanıyordu içeri girip onu da kitleye bilirdi ama bu onun için işleri zorlaştıracaktı. Beklemek en mantıklısıydı.

Tüm ışıkların kapanmasının üstünden 4 saat geçmişti ama hala o masadaki ışık yanıyordu. En son dayanamayıp yakalanma riskini göze alıp kalktım yerimden tam odanın kapısına geldiğimde odada ki ışığın kaybolduğunu gördüm. 2-3 dk daha bekledikten sonra odaya adım attım zifiri karanlıktı her yer bu da işime gelmişti. Ama önce yapmam gereken bir şey vardı. Odanın ortasına gelip elimi kaldırıp parmaklarımı şaklattım. Odanın ortasında beyaz ince bir halka yukarıya doğru çıktı. Işıkları açıp Tanya'nın yatağına doğru gittim. İlk başta tüm çekmecelerini tek tek aradım.

Okul defterleri geç..... Romanlar geç..... tüm çekmeyi talan ettim. Ama farklı hiçbir şey yoktu. En son farklı bir defter buldum açtığımda bir sürü yazılar vardı. Derin bir nefes alıp okumaya başladığımda roman tarzı bir şeyler karaladığını fark ettim. Dizlerimin bağı çözülmüştü dizlerimin üstüne çöküp saçlarını okşadım. Tahmin ettiğim şey değilmiş boşuna bağırmışım. Dağıttığım tüm çekmeceyi eski haline getirdim. Saçlarını düzelttiğim sırası yastığın altından siyah bir şey gözüktü. Korka korkarak elimi attım yavaşta çektim düz siyah kaplı bir defterdi. Az önce rahatlığımın yerini korku aldı. Sayfayı açtığımda acı gerçek yüzüme tokat gibi çarptı. Sayfadaki çizimi görünce tüm kanımın çekildiğini hissettim. Daha önce benim bile sadece kapısına kadar gelebildiğim bir yeri en ince detayına kadar çizmişti. Gördüğüm şey karşısında nutkum tutulmuştu. Yazdıklarını okuduğumda gelecekte olan bir şeyi görmediğini oraya gittiğini anladım. Gördüğü yazdığı şeyler o an olan şeylerdi. Ama o rüya olduğunu düşünüyor sadece ve bu işin iyi yanıydı.

Defteri kapatıp tekrar aldığım yere koydum. Her şeyi eski haline getirip elimi tekrar şaklatıp odadan çıktım. Concordia'ya gidip annemlere olanları anlatmam gerekiyordu. Ama aceleci davranıp kimseyi de panikletmek istemedim. Biraz daha bekleyip olanları gözlemlemem lazımdı. Kendime yeni bir görev edindim her gece gelip defteri kontrol etmek Tanya'nın üzerinde güçlerimi kullanmaktan nefret ettim bu gece onun ne hissettiğini birebir hissetmek kötüydü acıdan ziyade huzursuz hissetmişti benim yüzümde hem de bunun ağırlığı fazlaydı. Her gün buna nasıl katlanacağımı bilmiyordum.

CONCORDİAWhere stories live. Discover now