35

332 49 114
                                    

İki saate yakın atış yaptıktan sonra ağır silahı daha fazla kaldıramamıştım ve yorgunlukta hiç yardımcı olmuyordu. Zorlukla silahı son bir kez daha kaldırdıktan sonra ilerideki hedefe bir kez ateş ederek ''Yoruldum artık! Olmuyor, vuramıyorum işte.'' dediğimde Felix dudaklarını büzerek ''Hala hedefi tutturamıyorsun.'' demişti. Omuz silkerek ''Bir gecede silah uzmanı olamam. En azından silahı tutabiliyorum. Bu da bir şey değil mi?'' dediğimde Felix'in ikna olmadığı belliydi. İnatla ''Değil mi?'' dediğimde Felix bakışlarını çevirip ''Yeterli değil, ama elimizde bundan başka bir şey yok. Ne yapmayı düşünüyorsun?'' dediğinde ona baktım bir süre. 

Omuzlarımı oynatarak ''Caleb'a yardımcı olacağım. Şimdilik uyusak iyi olur. Ve bu eğitim şeyi...'' diyerek etrafa bakındıktan sonra ''Aramızda, tamam mı?'' diyerek geri çekildim ve silahı tekrardan masaya bırakarak yürümeye başladım. Felix'in arkamdan ''Elbette.'' dediğini işitsem de yürümeye devam etmiştim. Evin içinde sessizce dolaşıp, odaların önüne geldiğimde Caleb'ın uyanık olup olmadığını görmek için kapısını yavaşça açtığımda yatakta bana doğru dönük olan Caleb'ı fark etmiştim. Karalıkta gözleri açık mı kapalı mı tam seçilmiyordu. 

Kafamı içeri uzatıp bir süre Caleb'ı izlediğimde Caleb sonunda ''Neden öyle bakıyorsun?'' demesiyle gözlerim kocaman açılmıştı. Derin bir nefes alarak ''Uyuduğunu düşünüyordum. Uyandırdım mı yoksa?'' dememle Caleb yatakta kolunu kaldırıp ''Aslında uyuyamıyordum. yanıma gelir misin?'' demişti. Koridorda etrafıma bakınıp içeri girdiğimde Caleb yatakta yana kaymış ve bana yer açmıştı. Koşarak onun yanına atladığımda sanki bunu beklemiyormuş gibi nefessiz kalıp hızla kollarını bana doladığında bana sıkıca sarılıp ''İyi geceler Annie.'' demişti. Kollarımı ona sararken ''İyi geceler Caleb.'' diye mırıldanıp gözlerimi kapattığımda çok geçmeden uykuya dalmıştım. 

Yeniden yandığımda yatakta tek başıma yatıyordum. Hızla yatakta doğrulup etrafıma bakındığımda Caleb odaya yeniden girmişti. Çoktan üstünü giyinmiş, saçını hazırlamıştı. Bana yan bir bakış atıp sıcak bir şekilde gülümseyerek ''Günaydın.'' diyerek bana yaklaştığında telaşla ''Beni neden uyandırmadınız?'' diye sordum. Caleb kravatını ayarlarken omuz silkerek ''Senin acele işin yok.'' demesiyle yataktan kendimi atarak ''Dalga mı geçiyorsun? tüm sistemi kısa süreliğine etkisiz hale getirecek olan kişi benim!'' diye bağırarak odama koştum. 

Felix'in diktirdiği takım elbiseyi giyinmeye çalışırken Caleb kapı girişinden ''Annie sakin ol. Saat daha erken. Acele etmene gerek yok.'' diye seslendiğinde saate bakmıştım. Korkuyla ''Saat sabahın altısı mı? Aman ya...'' diyerek hareketlerim yavaşladığında gömleği uyuşuk hareketlerle iliklemeye başladım. 

Pantolonumu düzelttiğim sırada Felix'in ''Kahvaltı hazır!'' diye seslenmesiyle ikimizin de başı kapıya dönmüştü. Gözlerimi ovalayarak Caleb ile beraber koridorda ilerlediğimizde burnuma yemek kokuları dolmaya başlamıştı bile. Heyecanla merdivenleri inmeye başladığımda Felix küfürler ederek tavayı ocaktan almıştı ki tavanın kulbu elinde kalmış, gövdesi ise büyük bir gürültüyle yere düşmüştü. 

Refleks olarak geri çekildiğinde kolu tezgahtaki tabağa çarpmış ve onu devirmişti. Gülmemek içn elimi ağzıma örttüğümde Caleb ukala bir ses tonuyla ''Az önce kahvaltımızı yere döktüğün için teşekkürler.'' dediğinde Felix burnunu havaya kaldırarak ''Her neyse. Sipariş vereceğim.'' diyerek cebinden telefonunu çıkarttığında kahvaltı masasına oturup Felix'i izlemeye başlamıştım. Tüm planın bir kez daha üstünden geçtiğimizde kapı çalmış ve siparişler gelmişti. Felix hiç vakit kaybetmeden kapıya gittiğinde Caleb yeniden kesin bir şekilde ''Sen dışarıda kalacaksın ve içeri girmeyeceksin. Arabadan dışarı çıkmayı düşünme. Tamam mı?'' dediğinde elimi yanağıma koyarak ''Neden? Ben de yardım etmek istiyorum.'' dedim. Caleb bir süre suratıma baktıktan sonra ellerime uzandığında gözlerini gözlerime kenetlemişti. Hafifçe sıkıp ''Senin güvende olduğundan emin olmam lazım. Bana söz ver. İçeri girmeyeceksin.'' demesiyle tam itiraz için konuşmaya başlayacaktım ki Caleb yeniden ''Söz ver dedim. Annie ben bu tarz görevler için eğitildim. En iyi şekilde silah kullanır, kaçarım. Reflekslerim hızlıdır. ama sen bunların hiçbirine sahip değilsin. O yüzden gitmeyeceksin, söz ver'' dediğinde dudağımı ısırarak ''Pekala söz. Arabadan ayrılmayacağım.'' dediğimde gülümsemişti. 

Bilinmeyen KullanıcıWhere stories live. Discover now