18) Özgürlüğün Ayak İzleri

En başından başla
                                    

Barış koşturduğumuz koridorda aniden durarak elimi bıraktı. Bu ani duraksamanın bir sonucu olarak göğsüm son anda onun sırtına çarpmaktan kurtuldu ama o bunun farkında değildi. Yüzündeki o büyülenmiş gülümsemeyle birlikte gözlerini kısıp başını tavana çevirdi.

Onun yaptığı gibi ben de tavana döndüğümde çevremizdeki birkaç turist bizim aniden durmamız üzerine omuzlarımıza çarpıp geçti. İkimizin de gözü bu çarpmanın etkisiyle tavandan inip turistlerin gözleriyle buluştuğunda birisi, ''Pa'don!'' diyerek yanımızdan geçerken diğeri, ''Onsha!'' diyerek iki elinin avuç içlerini birleştirip kısa bir şekilde önümüzde eğildi.

İkisine de gülümseyerek karşılık verdiğimde aynı gülümseme Barış'ın da yüzünde resmedilmişti.

Ardından defterinde yeni bir boş sayfa açarak hararetli bir şekilde bir şeyler yazdı. Deftere göz ucuyla baktığımda boş sayfanın üst kısmında kocaman bir ''Afra ve Barış Vatikan'da!'' başlığını okuyabilmiştim.

Bu yazdığına bir anlam veremesem de sonrasında yazdığı şeyi bana doğrulttu.

''Bazilikanın kapasitesi 60.000 kişi ama yine de böyle çarpışıp duruyoruz işte... (: ''

Yazdığı şeye istemsizce tebessüm ederken, ''O bizim pat diye orta yerde durmamızdan dolayı olmasın?'' diyerek ona takıldım.

''Eh, olabilir tabii...'' yazdığı defterini bana doğrultup gülümsedi. Ardından neden aniden durduğumuz aklına gelmiş gibi gözlerini hızla tavana dikip sonra yeniden defterine döndü.

''Bu devasa yapının yüksekliği 137 metre. Uzunluğu da 222 metre...''

Onun, ben sana anlatırım, derken birkaç önemli eserden bahsedeceğini düşünmüştüm ancak sayısal verilerle başlaması beni daha da meraklandırdı.

Benim etkilenmiş bakışlarım tavandan yavaş yavaş ona indiğinde gülümsemesi daha da büyüdü.

''Etkileyici, öyle değil mi? (: ''

Öyle. Ama sen de en az bazilika kadar etkileyicisin, diye düşündüm içimden. Ama anında kafamı iki yana sallayıp bu düşünceyi kovaladım.

Ardından kafasını hadi, der gibi omzu üzerinden arkaya yatırdığında yeniden elimi tuttu. Uzun koridorda koşmaya başladığımızda birkaç turistin de dikkatini çekmiştik. Bu arada gözlerim rehberi ve okulumuzun kalabalığını arıyordu ama hiçbirini görememiştim.

Koridorun sonuna kadar koştuğumuzda ikimiz de nefes nefese kalmıştık. Ama ne o ne de ben bu durumdan rahatsızdık.

''İşte bu da bir Bernini harikası!''

Yazdığı şeyi okuduğumda koyu ahşap rengindeki devasa bir baldakenin* önündeydik. Kilisenin tam orta yerine konulmuş baldaken tüm ihtişamıyla büyülüyordu herkesi.

Kısa bir süre daha bazilikanın merkezindeki bu güzel eseri inceledikten sonra yeniden elimi tutup bu sefer de sol tarafımızdaki bir koridora sürükledi beni

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Kısa bir süre daha bazilikanın merkezindeki bu güzel eseri inceledikten sonra yeniden elimi tutup bu sefer de sol tarafımızdaki bir koridora sürükledi beni. Az önce geldiğimiz yönü de düşününce kafam karıştığından elimi tutan elini çekiştirerek bana bakmasını sağladım. Yüzünden asla silmediği bir gülümsemeyle baktı bana.

''Her tarafa yeni koridor açılıyor, nasıl bir şekli var buranın? Kaybolmayalım bir de.''

Söylediğim şey sanki çok komik bir espriymiş gibi sessizce kıkırdadıktan sonra defterini açtı.

''Aslında evet, haklısın biraz kafa karıştırıcı mimarisi var. Latin haçı şeklinde çünkü tüm bazilika.''

Yazdığı şeyi okuduktan sonra bir üzerinde yürüdüğümüz koridora bir de az önce koşturduğumuz o uzun bölmeye göz attım. Gerçekten de haç şeklini andırıyordu.

''Ayrıca,'' diye devam etti yazdığı şeye. ''Kaybolsak da çok güzel olmaz mıydı? Bir daha ne zaman geleceğiz sanki buraya?''

''Aman yok, ben almayayım...'' diyerek elimi havaya savurdum. Ama o benim bu hareketime alınmış gibi bir surat ifadesiyle defterine yeniden bir şeyler yazdı. Gözleri kısılmış, buz mavilerinin tonu koyulaşmıştı.

''Kaybolmaktan değil Afra, bulunmaktan kork. Kaybolmak özgürlüktür ve bu dünyada özgürlükten daha değerli bir şey yok.''

*: Baldaken bir taht ya da altar üzerinde sütunlar vasıtasıyla yükselerek onu koruyan bir bölümdür

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

*: Baldaken bir taht ya da altar üzerinde sütunlar vasıtasıyla yükselerek onu koruyan bir bölümdür.

- BÖLÜM SONU -

Bölüm hakkındaki tüm oy, yorum ve görüşlerinizi beklerim! ^^ <3

İletişim:

Instagram / iremsray

Tumblr / huzursuzluksenfonisi

Barış Sonat Tumblr / b-sonat

Afra Kara Tumblr / beatriceinheaven

RENKLERİN SESSİZLİĞİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin