Biraz bekledikten sonra hafifçe yerinde doğrulup yavaşça yataktan indi. Mete uyanmamıştı bile. Odadan çıktığında gözlerini ovuşturarak mutfağa gitti. O sırada da Mete'yle neden aynı yatakta yattığını düşünüyordu.

Aslında beklenmedik değildi. Batu önceden de kafası güzel olduğunda Mete'in onunla uyumasını istediği olmuştu. Ve bu zamanlarda beraber uyanırlardı. Ama şu aralar ilişkileri biraz garip olduğu için Mete'nin bunu kabul etmesini beklememişti. Ama olsun. Şikayetçi değildi.

Dolabı açtığında yiyecek hiçbir şey göremeyince bir küfür savurdu. Dolapta yumurta bile yoktu. Sabahın köründe ne yiyecekti acaba?

Odasına geri girdiğinde sandalyede asılı olan Mete'nin ceketini ve telefonuyla cüzdanını alıp evden çıktı. Marketten birkaç şey alıp geri dönerken kapının önünde o şeytan teyzeyi görmeyi beklemiyordu.

"Bak bak. Kafan yerine geldi mi bari?"

"Hiç seninle uğraşıcak gücüm yok teyzecim," dedi Batu merdivenlerden çıkarken. "Her otu boku yersen uğraşıcak gücün kalmaz tabi."

"Ben her otu boku yiyensem sen de her ota boka karışansın. Git kendi işine bak ya."

"Aaaa terbiyesiz. En azından diğer çocuk efendiydi. Sen iyice yoldan çıkmışsın."

Batu derin bir nefes verdiğinde, vallahi efendi çocuk, diye düşündü. Mete'nin bu teyzeye bir kere bile ağzını açtığını görmemişti. Ama Batu'nun o kadar sabrı yoktu.

"Bu yoldan çıkmaksa teyze. Allah tekrardan yola sokmasın. Ne diyeyim yani?"

"Manyağa bak sen. Annen baban seni bunun için mi buralara gönderdi?"

"Sana ne teyze? Sen benim hayatıma laf edeceğine git oğlunun nasıl içip kimlerle sürttüğünü soruştur."

"Oğluma laf ettirmem ben. O zamane gençleri gibi değil."

"İğlimi lif ittirmim bin. Kulüplerden çıkmayan da bendim zaten. Millete laf edeceğine git kendi ailene bak."

Kapıya geldiğinde cebinden anahtarını çıkarırken de teyze cıklamıştı. "Terbiyesiz. Zamane gençleri işte." Tanrım sen sabır ver, diye düşündü Batu içeri girerken.

Poşetleri mutfağa bıraktığında odasına geri girmişti. Mete hala bıraktığı gibi uyuyordu. Çok yorulmuş, diye düşündü Batu. Üstünden ceketi çıkarıp sandalyeye asarkende hala Mete'yi izliyordu. Nedense bir anda uyku bastırmıştı üstüne. Yavaşça yatakta eski yerini alıp arkadan Mete'ye sarılmıştı. Bir süre öyle kalsalarda Mete bir yerden sonra hareket edip diğer tarafa dönmüştü. Bu sefer o sarılmıştı Batu'ya. Eski alışkanlıklardı bunlar. Önceden Batu Mete'yle her zaman abi diye dalga geçtiği için ve zaten çok yakın oldukları için böyle sarılmaları garip karşılamıyordu. Ama şimdi... Başı Mete'nin göğsündeyken ona sokulmuştu ve kalbi deli gibi çarpıyordu. Yüzünün kızardığını tahmin edebiliyordu. Ondan gerçekten hoşlanıyorum, diye düşündü utanırken. Şimdi Mete'nin ne hissettiğini anlayabiliyordu. Onunla her uğraştığında ve yakınlaştığında böyle duygular içerisine giriyordu demek. Ama sakindi de. Mete'nin kollarında olmak onu rahatlatıyordu. Bir yerden sonra tekrardan uyuyakalmıştı.

Bu sefer uyanan Mete'ydi. İstemsizce kalkma saatine yakın uyanmıştı. Ama beklemediği şey yanındaki Batu'ydu. Yan döndüğü yerden sırt üstü şekle geçerken hala nasıl bu yatakta olabildiğini düşünüyordu. Gerçekten gece o yorgunlukla Batu'nun yatağına mı yatmıştı? Kafayı mı yemişti? Belki...

Batu'nun eli göğsünde biraz daha yukarı çıktında Mete'ye biraz daha sokuldu. Başı hemen göğsündeydi. Mete Batu'nun saçlarını geriye doğru çekerken aniden alarmın çalmasıyla şaşkınlıkla masaya dönmüştü. Ne yapacağını bilemese de Batu çoktan uyanmıştı zaten.

Ev Arkadaşım | bxbOnde as histórias ganham vida. Descobre agora