12.Bölüm: ''Ufak Tefek Kalp Çarpıntıları"

Start from the beginning
                                    

''Zaten salaksın sen.''

Ayağımı kaldırıp dizine geçirdim. O da benim kafama vurdu.

''Abim nerede?'' diye sordum çayı demlerken. ''İşe gitmedi değil mi bugün?''

''Yok gitmedi,'' dedi Bekir buzdolabının kapağını açtığında. ''Ekmek almaya gitti.''

''Sen niye gitmedin?''

''Sen sor diye!'' Ardından dolabı inceledi. ''Ne yiyeceğiz? Sucuklu yumurta yapalım.''

''Abim gelsin bakarız,'' dedim. ''Öteki süslü nerede ya? Çakıldı banyoya!''

''Ne bağırıyorsunuz?'' diye içeri girdi kafasında pembe havluyla. Yüzünde de kil maskesi vardı.

Bekir korkuyla, ''Siktir korktum lan!'' diye baktı.

Gülmeye başladım.

Hale ablam, ''Her gün aynaya bakınca yaşadığın duygu zaten Bekir,'' dedi.

''Bu evdeki herkes mizahşör!''

''Çünkü Gündüzler...''

''Çünkü Allah'ın delileri...''

''Acıktım ben!'' diye seslendi içeriden Gürbüz. ''Annem şimdiye çoktan karnımı doyurmuştu benim! Yemek yapın artık öleceğim!''

''Saat dokuz?'' diye baktım saf saf. ''Bu çocuk acıkmış ve açlığından ölecekmiş. Bekir salağı salonun ortasında top oynuyor,'' deyip elimle işaret ettim. ''Git o kırıkları topla! Hemen şimdi!''

''Toplarız ya,'' dedi umursamaz bir sesle. ''Gezmeyin oralarda.''

''Ayrıca bir çerçeve al ve fotoğrafı içine koy.''

''Babamın büyük büyük dedesinin ve anneannesinin fotoğrafı orada olmalı çok gerekli tabii. Rahmetliler fosil oldu artık!''

Bekir'e boş gözlerle bakarken Hale ablam Bekir'in kapattığı buzdolabını yeniden açtı. Homurdandım. ''Altın madeni yok açıp durmayın şu kapıyı.''

''Avokado bitti mi?'' diye sordu Hale ablam. ''Tost yapacaktım. Abim kepekli ekmek aldı mı?''

Bekir'le birbirimize baktık boş gözlerle.

''Ay hasbam,'' dedim sonra. ''Avokadolu tost yapacakmış. Otuz kişilik bir evde ne avokadosu? Sucuk ye yavrum sucuk!''

''Üf siz yiyin onu,'' diyerek kapıyı kapattı ve mutfaktan çıktı. Zaten bir işe yarasa şaşardım.

Biraz sonra Ferdi abim elinde ekmek ve birkaç çikolatayla eve geldiğinde, ''Hoş geldin abi,'' dedim salatalıkları soyarken.

''Hoş bulduk güzelim,'' deyip yanağımdan makas aldı. ''Bugün daha iyi misin?''

''İyiyim abi,'' dedim. ''Yani daha iyiyim. Dün tüm gün istirahat etmek iyi geldi.''

''Bunları nereye dökeceğim?'' diye sordu Bekir konuşmamızın arasına girerek elindeki faraş süpürgedeki cam kırıklarını göstererek.

Ağzımı açtım. ''Ağzıma dök getir!''

''Gonca bak dökerim.''

''Ne oldu orada?'' diye sordu Ferdi abim kaşlarını çatarak.

Direkt şikayet ettim. ''Salonun ortasında top oynarken çerçeveyi indirdi.''

''Yuh be abiciğim,'' dedi Ferdi abim kızarak. ''Kocaman oldun çocuk musun sen?''

Bekir, ''Tamam ben öleyim,'' diye kafasını salladı. ''Tamam en kötü benim, en huysuz benim. Allah benim canımı alsın da kurtulun! Tamam yazıklar olsun bana.'' Arkasını döndü ve evden çıkana kadar söylendi.

GÜNDÜZ GÜNCELERİWhere stories live. Discover now