Yirminci Bölüm

149K 10.1K 2.4K
                                    

Merhaba,

Oy vermeyi unutmayın.

Keyifli okumalar diliyorum.

Keyifli okumalar diliyorum

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

💫

Korkuyla kasılan kalbimin endişeli çırpınışlarıyla pencerenin önünden hızla ayrıldım. Çantamda bıraktığım telefonu hatırlayarak arahole çıktım. Ellerim ona bir şey olacağı korkusuyla titremeye başlamıştı. Aceleci hareketlerle çantamın fermuarını açtım. İçinden telefonumu alarak 112'yi aradım.

Bir yandan Savaş'ın durumu hakkında bilgi verirken diğer yandan banyodan havlu almış ve seri adımlarla evden çıkmıştım. Kendimi soğukkanlı olmaya zorluyordum. Savaş'ın bana ihtiyacı vardı.

Asansör son katta olduğundan merdivenleri kullanmak zorunda kaldım. Vakit kaybetmek istemiyordum. Dışarı çıktığımda parkta kimsenin olmadığını gördüm. Kaçmışlardı.

Puslu bakışlarımla parkı tararken onu gördüm. Yerde boylu boyunca uzanıyordu. Bir an dizlerimin bağının çözüleceğini hissettim lâkin buna izin vermedim. Seri adımlarla yanına varıp dizlerimin üzerinde yere çöktüm.

Kirpiklerimde asılı duran yaşlar hızla yanaklarıma düşmeye başladı. Boğuk ve buğulu bir tınıdaki sesimle, "Savaş," dedim endişeyle.

Gömleğinin beline gelen kısmı kıpkırmızı kan olmuştu. Elini kan akışını engellemek adına yarasına bastırıyordu. Ancak pek etkisi olduğu söylenemezdi. Elinin her tarafı kana bulanmıştı. Parmakları kandan görünmüyordu. Bu görüntü beni mahvetti.

Burnumun direği sızlıyorken görüşümü bulanıklaştıran yaşları elimin sırtıyla sildim. "Elini yavaşça çekebilir misin? Havluyu bastıralım,"

Kanlı parmaklarını yavaşça yaralanmış olan bölgeden çekti ancak bunu yaparken genzinden gelen boğuk ve acı dolu iniltiyi duyunca içim cız etti. Yarası çok derin olmalıydı. Umarım hayati bir tehlikesi yoktur.

Titreyen elimle havluyu yaralı kısma hafifçe bastırdım. Canını yakmak istemiyordum. Zaten yeterince acı çekiyordu.

"Ambulansı aradım. Birazdan burada olacaklar, dayan olur mu?" sesimin titreyişi o kadar şiddetliydi ki sözlerimi anlayıp anlamadığı meçhuldü.

Gözlerimin önünde bıçaklı saldırıya uğramıştı ve ben hiçbir şey yapamamıştım. Yutkunuşlarım boğazıma dizilmişti. "Keşke aşağıya inmene izin vermeseydim," pişmanlıkla dolmuştum. Engel olmayı deneseydim. En azından ekip gelene kadar beklemesini sağlasaydım.

"Asu," dişlerini sıktığından avurtları içe çökmüş, yüzündeki tüm keskin kıvrımlar belirginleşmişti. Sesi pürüzlüydü. "İyiyim ben,"

Küçük bir sesle burnumu çektim. "İyisin tabii ki," deyip yerdeki başını dikkatlice asfalt zeminden kaldırıp dizlerimin üzerine bıraktım. En azından ambulans gelinceye kadar ona yardımcı olabilirdim. Havluyu kavradığım elimin parmaklarını bir miktar gevşettim. "Canını yakmıyorum değil mi?"

155 POLİSİYEWhere stories live. Discover now