"Baban Ceren Komutandan hiç şüphe etmiyor.. O da, senin İclâl'e 'kıyamadığın' gibi Ceren Komutana kıyamıyor olmasın? Masal Teyze de bunu hissedip rahatsız oluyordur belki?" dediğimde Doğu güldü ve yanımdaki sandalyeyi çekip oturdu.

"Alfa, Alp'ten de şüphe etmiyor, Mehmet'ten de, Harun'dan da. Ceren Komutana özel bir durum değil. Her komutan, askerini tanır. Askerinin neyi yapıp neyi yapmayacağını iyi bilir."

"Ama yanıldığınız da oluyor demek ki.. Aranızda bir köstebek olduğuna göre?"

"Aramızda değil."

"Ne demek aramızda değil?"

"Sen boş ver bütün bunları. Ne kadar az bilirsen senin için o kadar iyi."

"Askeriyenin dışına bu kadar değerli bir bilgi nasıl çıkacak ki Doğu? İlla ki içeriden biri yardım etmiştir." dediğimde, Doğu cevap vermek yerine gülmekle yetindi. Sonra ayağa kalkıp eğilerek alnıma bir öpücük kondurdu ve çayından bir yudum aldı.

"Ben çıktım." dedi cevabımı beklemeden mutfaktan çıkarken. Ben hızlıca kalkıp arkasından gidene kadar çoktan kaybolmuştu.

Derin bir nefes alıp ayaklarımı sürüyerek mutfağa geri döndüm ve kahvaltı sofrasını toparladım. Kendime uzun bir duş ve ardından birkaç keman resitali armağan ettikten sonra yapacak bir şey bulamayınca üzerime bir elbise geçirip Nazlı'nın kafesine doğru yola çıktım.

Kulaklıklarımı takıp müziğin ritmine kendimi kaptırarak güzel havanın tadını çıkara çıkara kafeye doğru adımlarken, omzuma değen elle bir anda durdum.

Bana gülümseyerek bakan bir çift kahverengi göze, tuhaf bakışlarımla karşılık verirken dudaklarının kıpırdadığını gördüm. Kulaklıklarını çıkarırsan adamı duyabilirsin Gece.. Gözlerimi kırpıştırıp kulaklıklarımı çıkardığımda adam bir kahkaha attı.

"Gece.. Ben de neden şaşkın şaşkın bakıyor diyorum. Duymuyordun demek beni." dedi adam gülümsemesini silmeden. Bir yerden tanıdık geliyordu ama..

"Hatırlamadın mı beni? Uğur ben. Aynı bölümdeydik?" dediğinde bende ampuller yanabilmişti şükür.. Tabi ki hatırlıyordum. Defalarca not için peşinde koşturduğum adamı nasıl unutabilmiştim ki zaten? Yazıklar olsun sana çıkarcı Gece.. Her şey köprüyü geçene kadar mıydı yani?

"Uğur! Elbette hatırladım." dedim abartılı bir sevinçle ona sarılarak. Sonra geri çekilip yüzüne baktım. Yüzünü unutmuş olabilirdim belki ama Ankara'da görev yaptığını hatırlıyordum.

Üniversite bittikten sonra bölüm birincisinin en iyi okullardan teklifler aldığı dedikodusu benim de kulağıma çalınmıştı. Acaba memleketi burası mıydı? Öyle olsa gerek Gece.. Yaz tatili için Ağrı'yı seçeceğini sanmam. O güzel okulları bırakıp çalışmak için buraya da gelmeyeceğine göre?

"Kusura bakma, dalgınım biraz bu aralar. Sen buralı mıydın?" dedim ama toparlıyor muydum yoksa daha da mı batırıyordum bilemiyorum..

"Hayır, gönüllü geldim buraya. Biliyorsun, en büyük arzularımdan biriydi bu." dedi gülümseyerek. Biliyorsun dedi Gece. Biliyor muyum? Nereden biliyorum?

"Ah, elbette. Bilmez miyim?" dedim ben de ona bir gülüş sunarak.

"Bir an için sahiden de beni unuttuğunu sandım. Buraya atandığını duyduğumda çok şaşırmıştım doğrusu. Kesin Candaş da buradadır o yüzden gelmişsindir diye düşündüm ama öyle değilmiş."

"Tek gönüllü sen değilmişsin demek."

"Öyleymiş.. Tahmin etmeliydim." dedi sakin bir sesle. Yüzüme uzun uzun baktığında gözlerimi kaçırıp kulağımın ardından firar eden saçlarımı, yerlerine geri uğurladım.

Gecenin En DoğusuWhere stories live. Discover now