On Dokuzuncu Bölüm

Comincia dall'inizio
                                    

Bu kadar kısa zamanda birine bu denli bağlanabilir miydiniz?

Sözlerimin tesirinden olsa gerek gözlerinin rengi koyulaşmıştı. Ela olduğunu bilmesem kahverengi diyebilirdim. O kadar yoğundu.

"Asu," dedi boğuk ve pürüzlü bir ses tonuyla. Karnımda dönüp duran kelebek sürüsü hızını arttırdı. Bir kasırga vardı artık içimde. "Yavrum sen ne dediğinin farkında mısın?"

İnkâr etmemi beklemişti muhtemelen. Cesurca düşüncemi dile getirdiğim için mutlu oldum.

Dudak kenarlarımda beliren çiçeklerle gülümsememi silmeden onu cevapladım. "Senin ani itiraflarından sonra bence çok tuhaf gelmemeli Savaş," dedim meydan okurcasına.

Kendisi bugüne kadar itiraflarıyla beni epey zorlamıştı.

Burun kanatları aldığı nefesle genişledi. "Beni kıskandın," dedi yeniden duymak istermiş gibi. Ya da inanamıyormuş gibi!

"Evet. Seni kıskandım," deyip yutkundum. Bakışlarındaki derinlik beni mahvediyordu. "Ama biraz daha bu meseleyi uzatırsak utanmaya başlayacağım," dedim açık sözlülükle. Şimdiden ensemden bir sıcaklık yayılmaya başlamıştı. Yüzüm yanıyordu.

"Galiba Su'ya bir teşekkür borçluyum," demesiyle dudaklarımdan hayret dolu bir nida çıktı.

"Bir daha görüşmesen olmaz mı?" kelimeler ağzımdan çıktığı an pişman oldum.

Bence artık susmalısın Asu! Yediğin yüreği sindirmek üzeresin.

"Neden?" dedi çarpık gülümsemesiyle. Bembeyaz ve düzgün dişleri odağıma girdiğinde ilk kez sunduğu gülümsemesi beni sersemletti.

Elimi enseme koyup kaşıdım. "Yakın temaslardan hoşlanmadığını söyledin. Ee, Su temas bağımlısı sanırım,"

İç geçirdi. "Şu arkadaşlık zımbırtısı olmasaydı aramızda, kimin temas bağımlısı olduğunu görürdün," ağzının içinden konuştuğundan ne dediğini duyamamıştım.

"Haklısın," dedi genizden gelen sesiyle.

Dünkü sarılmamız aklıma gelirken sormadan edemedim. Bir kez açılmıştı dilim. En azından utanmışken tam utanırdım.

"Şey," dedim yanaklarımdaki kızarıklıklar bâki kalacağa benzerken. "Bana sarıldın dün. Yani yakın temaslardan hoşlanmadığını söyledin. Bana neden sarıldın ki?"

Gözlerini dâhi kırpmadan yüzümü seyrediyordu. Kalın dudaklarını ıslattı.

"Kendimi tek bir kadına adamak istediğimden başka kadınların dokunmasından hoşlanmıyorum," Eliyle yanağımı avuçladı. "O kadın karşımda duruyor,"

Nutkum tutuldu.

Derince, defalarca yutkundum.

Savaş etkileyici konuşmalarıyla kalbimi durduracaktı. Sadece konuşmaları değil, bakışı, gülüşü, dokunuşuyla da bunu başarabilirdi.

"Savaş," kalbimin hoyrat atış sesleri kulağımı uğuldatıyordu.

Yanağımdaki baş parmağıyla pürüzsüz tenimi okşadı. "Arkadaşlık mevzusunu sokma araya," dedi sitemle. "Aramızdaki çekimin farkında değil misin, Asu?"

Farkındaydım.

Başımı salladım. "Farkındayım, sadece..."

"Sadece her şeyin bu kadar hızlı gelişiyor olması seni korkutuyor," dediğinde hayretle konuştum. "Bu kadar kısa zamanda beni bu kadar iyi tanıman tuhaf,"

155 POLİSİYEDove le storie prendono vita. Scoprilo ora