55. Bölüm

550 90 38
                                    

Selam, umarım iyisinizdir. Birkaç gündür gündemden dolayı bölüm yazmaya vakit bulamıyordum maalesef. Çok bir şey değişmedi ama kafamızı dağıtmamız gerektiğini düşündüğüm için yayımlamak istemedim. 

Umarım beğeneceğiniz bir bölüm olur. Şimdiye kadar yazdığım bölümler arasında en duygusal ve üzücü olan bölüm oldu sanırım. Lütfen oy vermeyi ve bol bol yorum yapmayı unutmayın desteklerinize ihtiyacım var <3

İyi Okumalar...

.

.

.

Otobüsten indiğimde Umut penceresinden beni seyrediyordu. Beni gördüğü anda perdeyi çekti ve kendini benden saklarken ben de evin girişine doğru yürümeye başladım. Kapının önüne vardığımda tıkladım ama Umut'un "Gelme demiştim," diye seslendiğini duydum. "Açmayacağım kapıyı."

Şanslıydım çünkü annesi aylar önce bana evin yedek anahtarlarından birini vermişti. Bana güveniyordu ve bana Umut konusunda da güveniyor olması onun evde olmadığı durumlarda Umut'a yardımcı olabilmem için anahtarı vermesiyle sonuçlanmıştı.

Eğer anahtarı aldığımı Umut'a söylemiş olsaydım annesiyle tartışabileceğini bildiğim için şimdiye kadar söylememiştim. Ama şimdi o beni eve almayınca cebimdeki anahtarı çıkarıp deliğe yerleştirdim ve içeri girdim. Koridorun karşısındaki odasının kapısı açık duran Umut gözleri fal taşı gibi, ağzıysa yere kadar uzanmış bir şekilde açık bir halde bana bakarken ben kendimi tavandan atlamış Obi-Wan Kenobi gibi hissediyordum. Hislerim yüzünden ilk sözlerim de onun taklidi oldu: "Hello there."

"Nasıl ya?" Umut kendini sandalyesine atıp hızlıca yanıma geldi. "Nasıl olabilir böyle bir şey? Anahtarın mı var senin?"

"Üstüme iyilik sağlık," dedim. "Ne anahtarı? Tövbe de."

Umut hızlıca sağına dönüp ayakkabılığın çekmecesini açarak yedek anahtarı aramaya başladı. "Annem verdi, değil mi?" diye sordu bana dönerek. "Anahtar vermiş sana."

Parmağımı anahtarlığa geçirip anahtarı elimde sallandırdım. "Kötü mü etmiş?"

"Benim anahtarım yok, bunu biliyor muydun?" Morali bozulmuş gibi görünüyordu, nedenini anlamamıştım ama sonraki cümlesiyle birlikte çok iyi bir şekilde anlayabildim: "Bana o kadar güvenmiyor ki evden tek başıma çıkmamam için bana anahtar vermedi." Gözlerini yere eğip iç geçirdikten sonra arkasını dönüp odasına ilerledi.

"Sana güvenmediğinden değildir," diye yürüyerek arkasından ilerledim ve odasına girip kendimi yavaşça yatağının ucuna bıraktım. "Dışarıdakilere güvenmiyordur belki."

"Dışarıdakilerin neyine güvenmeyecek?" Umut hızlıca çıkıştı ve sesini yükseltti. "Millet ne yapacak bana, sandalyemin tekerine çomak mı sokup yere mi düşürecekler?"

Cevap veremedim. Annesinin Umut'a neden böyle bir şey yaptığını açıkçası ben de anlamlandıramamıştım.

"Dışarıda kimsenin bana bir zararı yok," diye devam etti. "Annemin korktuğu şey benim kendime zarar vermem."

Elimi ona uzattım ve ondan elimi tutmasını istedim. "Annenle birlikte konuşabiliriz," dedim teselli edici bir gülümsemeyle. "Anahtar vermeye ikna ederiz."

Umut elime bir süre baktıktan sonra elinin tersiyle elime vurdu ve benden uzaklaşıp pencerenin önüne geçerek dışarı bakmaya başladı. İster istemez camdaki yansımasını da gördüğü için (ki ben de görebiliyordum) gözlerinin dolduğunu görebildim. Yüzünü avuçlarının arasında hapsettikten sonra isterikli bir şekilde ağlamaya başladı. "Daha yirmi bir yaşındayım," diye sayıklamaya başladı. "Yirmi bir yaşındayım ve hayatımın son üç yılı sadece acı, gözyaşı ve hüzünden başka bir şey değil."

Son Defa - Texting // boyxboy [Tamamlandı]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin