21. Bölüm

1.2K 199 76
                                    

Herkese merhaba!! Umarım iyisinizdir, ve Kerem ile Umut'u okumaktan keyif alıyorsunuzdur. Çok güzel bir bölüm olduğunu düşünüyorum çok hoşuma gitti. Aşırı soft soft geziyorum evin içinde. 

Profilimde adı "Beni Hala Seviyor Musun?" adında yeni bir kurgu yayımladım. Son Defa'ya göre bir tık depresif kalabilir ama okuyunca beğeneceğinizi düşünüyorum ve bir şans verirseniz sevinirim. 

Bölüme bir yorum yapmayı ve vote vermeyi unutmayın, iyi okumalar!!.

.

.

.

Dün izlediğimiz filmden sonra, film hakkında konuşma bahanesiyle buluşma teklif ettim, tam olarak nerede ne yapacağımızı bile söylememiştim ama hemen kabul etti.

İkimiz de yarının heyecanıyla uykuya daldığımızda (yani ben heyecanlıydım ve onun da heyecanlı olduğunu düşünüyordum, en azından) ben rüyamda onu gördüm. Parlak gözleri, güzel gülümsemesi ve muhtemelen her gün her dakika krem sürdüğü için yumuşacık olan elleri – hepsi benim üzerimdeydi. Gözlerini bana dikmişti, bana bakarak gülümsüyordu ve elleri benim avuçlarımın içinde kaybolmuş ısınıyordu. Ortada hiçbir şey olmadığı halde neden gülümsediğini sordum, tabii o gülümsemeyi yitirmesini istediğimden değil de, meraktan sadece – ayrıca rüyalarımı kontrol etmek gibi bir lüksüm yok, değil mi?

Bana bakmayı sürdürerek "İnsan sevdiğine bakarken gülümsemez mi?" diye sordu.

"Sevdiğini söylersen ben de gülümserim." Hala bana bir şey söylememişti ve bu beni üzüyordu. Yani, aslında üzmüyordu – ama ondan bunu duymak, bana dünyaları vermek gibi bir şey olurdu ve bazı konularda sabırsızdım işte, ne yapabilirdim?

Rüyam sona erdiğinde odamdan giren güneş ışığı yüzüme vuruyor, beni rahatsız ediyordu. Kalkıp perdemin güneşliğini tamamen kapattım ve gölgenin odaya düşmesiyle birazcık da olsa üşümeye başladım. Duvarımdaki saate baktığımda babamın bu saatlerde çoktan uyanmış olduğunu anımsadım. "Baba!" diye seslendim odamdan çıkmaya zahmet etmeyerek. Onun ayağına gidecek halim yoktu, özellikle de dün akşam bana yaşattığı her bir pisliği hala hatırlıyorken.

"Ne var, Kerem?" diye yanıtlayan, babam yerine sevgilisi oldu. "Duşta baban, bana söyle ne söyleyeceksen."

"Söyle, çıksın duştan," dedim sevgilisine. "Bazılarımız, babamdan farklı olarak, dışarı çıkıp işlerini halletmek zorunda." Vampir gibi eve kapandığı halde ne diye her gün duş alıyor anlamıyordum.

"Çıktım, al," diyen sesini duydum babamın. "Gir, yap ne yapacaksan."

Dolaptan giysilerimi alıp kucaklamışken koridora attım kendimi, banyodan çıkan babam yanımdan geçerken ona bakarak "Duşa gireceğim, ne yapacağım başka?" diye tersledim.

"Yaşının neler getirdiğini biliyoruz," diye sırtımı sıvazladı. "Biz de geçtik o yollardan."

"Birincisi, baba, yirmi iki yaşındayım ben." Sırtımdaki elini, belimin hareketiyle kendimden uzaklaştırdım. "İkincisi, maalesef senin düşündüğün şeyleri yapacak kadar vaktim hiç olmadı hayatımda: Hep senin yapman gereken şeyleri yapmakla meşguldüm."

"Deme?" diye dalga geçti. "Ne gibi şeylermiş onlar?"

"Anneme bakıp eve para getirmek gibi şeyler." Kapıyı suratına çarpıp kendimi buz gibi suyun altına bıraktım.

Soğuk su kaslarımdaki gerginliği yavaşça gevşetirken ben de suyun altındaki bedenimin üşümesine, beni şok etkisiyle uyandırmasına ve sabaha kadar üstsüz yattığım halde terlemeyi başaran vücudumun üzerindeki teri atmasına izin verdim. Şampuanla saçımı temizledim, duş jeliyle kendimi tamamen keseledim – durulandıktan sonra çıktım ve saçımı kuruladığım havluyla üzerimdeki ıslaklığı alıp, havluyu belime sararak odama geri döndüm. Sabırsız ve meraklı olduğum ve Umut'u her şeyden çok özlediğim için, her zamanki gibi, güne ona yazarak başlamak istedim.

Son Defa - Texting // boyxboy [Tamamlandı]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin