26. Bölüm

984 164 70
                                    

Oy verip yorum yapmayı unutmazsanız sevinirim, çünkü ne kadar oy verilir ve yorum yapılırsa sıralamalarda yükselmemiz o kadar fazla. Unutmadan eğer yeni bölün beklerken başka kurgular okumak istiyorsanız profilimden "iyi ol" ve "beni hala seviyor musun?" adındaki iki kurguma göz atabilirsiniz. 

Destekleriniz için şimdiden teşekkür ederim, umarım beğenirsiniz. 

İyi Okumalar!

.

.

.

Umut'un yanımda, hatta göğsümde yatıyor olmasından daha güzel bir his yoktu. Sıcak nefesi tenime vuruyor, iç çektiğinde göğsü bana baskı uyguluyordu. Huzurlu olduğu bir an olsun titremesinden belliydi ve onun huzuru bana da huzur veriyordu. Uykum yoktu, uyumuyordum – ama onun saçını okşamak beni de mayıştırıyordu.

Saatler boyunca böyle kaldık. İkimiz de hareket etmedik. Kolum ağrıyordu ama önemsizdi. Onun kırk yılın başında erdiği bu huzurlu anı bozmak gibi bir niyetim hiç yoktu.

Sonunda derin bir nefes aldı, gözlerini açtı ve kendini üzerimden kaldırmak için elini göğsüme yerleştirdi. Üstüme yapılan bu baskıyla yatağa gömüldüğüm sırada benden uzaklaşmış, yatakta doğrulmuştu. Elini gözlerine götürüp ovaladı. "Günaydın," dedi mırıldanarak. "Sabah mı oldu?"

"Saat öğleyi geçiyor," diye yanıtladım gülümseyerek. "Uyandırmak istemedim."

Umut da yüzüme karşı gülümserken kendimi üstümden tamamen atıp yanıma yerleşmek için elini rastgele bir yere attı, ama attığı yer ikimizin de tahmin etmediği bir yerdi: Kasığıma uygulanan baskının ağrısıyla olduğum yerde istemeden bağırıp sıçrarken Umut benim ani tepkime verdiği korkuyla elini üstümden çekti. Ellerimi içgüdüsel olarak kasıklarıma götürdüm, sonra gerek olmadığını fark ederek pozisyonumu düzelttim.

Umut yüzüme, yüzünde büyük bir sırıtışla bakıyordu. "Hala heyecanlısın, güzel." dedi yanıma gelirken. "Ama onu başka bir güne bırakacağım." Yanıma yattı ve hafifçe eğildi. Bir şey yapmayışıma karşı ekledi: "Kolunu arkamdan atıp beni kendine çekerek sarılacak mısın yoksa boş boş yatmaya devam mı?"

Kolumu Umut'un arkasına attım. Onu kendime çektim, tenlerimiz birbirine değerken benim heyecanım hala dinmemişti. Elimi aşağı atıp ağrımı dindirdikten sonra Umut'a döndüm. "Başka zaman derken?"

"Sevgili değil miyiz?"

"Öyle miyiz?" Daha önce böyle bir şeyin konusu geçmemişti.

"Birbirimizi sevdiğimizi söylemedik mi?" Duraksadı, yüzüme bakmayı sürdürdü. "Bana aşık olduğunu söylemedin mi?" Uyuyakaldığını sandığım sırada yaptığım itirafı duymuştu. "Aynen öyle. Cin gibi kulaklarım var."

"Sevgiliyiz o zaman?"

"Bilmem. Sormadın." Kısa ve kesik cevaplar, Umut'un keyfinin yerinde olduğunun şahane bir göstergesiydi. Sorusuna cevap vermediğinde iç çekip arkasına yaslandı. "İyi. Sorma."

"Üstsüz olduğum için üşüyorum," diye dalga geçerek bir cevap vermeyi tercih ettim. "Belki üşümeseydim..."

"Ee?" dedi, tersliyordu sanki. Moralim bozulmak için fırsat kolluyordu zaten, eğer Umut tarafından terslenirsem oturduğum yerde sular seller gibi akmaya başlayacaktı gözlerim. Üstelik eve ilk geldiğimde zaten terslemişti, tabii niyeti bu değildi – sadece onun morali bozuktu. Ama şimdi keyfi yerindeydi ve beni terslemesi için bir sebep yoktu. Terslemedi de, içime su serpildi: "Doğru düzgün sarıl da ikimiz de ısınalım o zaman."

Son Defa - Texting // boyxboy [Tamamlandı]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin