5

169 14 233
                                    

sabah uyandığımda kendimi daha önce görmediğim bir yerde bulmuştum. hatırladıgım son şey soobin'in arabası-
pardon... son derece pahalı olan renc rovırında suya fırlattığım, üstüne bir de yetmezmiş gibi kafasına tükürüp boğulmasını izlediğim kızın kurtulup bizi polise şikayet etmemesi için kaçtığımızdı. a bir de arabada çalan nillili mambo şarkısı.ve veee soobin'in onu söylerken ne kadar tatlı göründüğü. ee bir de şey... şarkının mwaah kısmında yanağımı öptüğü...

eğer yolun yarısında uyumamış olsaydım eminin mükemmel bir gece geçirebilirdik. tamamm... belki de geçiremezdik. ama geçirmiş gibi hayal edebilirdik. sonuçta... İKİ DELİ BİR ARAYA GELMEMEELİYDİK -öhö öhö

soobin'in beni evine götürdüğünün ve yatak yerine bir kanepede, yastık bile vermeden yatırdığının farkında varınca onu aramak için yattığım yerden oturur pozisyona gelmiştim. her sabah olduğu gibi sakince karşımdaki duvarı inceleyip uykusuzlugumu uzerimden atacakken bir anda kanepenin üstüne atlayan beyaz yaratıkla göz göze gelip çığlık atarak kendimi yere atmıştım.
benim sesimi duyan soobin ise tam arkamda bulunan salonla birleşik olan amerikan mutfaktan başını uzatıp gülerek "buraya gel kızım." demişti. bana dediğini düşünerek kanepeden inip ayağa kalktığımda yanına beni korkutan o köpek
gitmişti.
d-dostum b-bu cok k-kırıcıydı.

eeeh saçmalama yeon sen kiz bile değilsin. üzerine alınman kabahat.
haklısın hades'in sesiyle okuduğum iç ses.
ama yine de kırıcıydı. kırıcıydı değil mi arkadaslar? öyle oldugunu söyleyin cabuk.

soobin'in kollarına giden köpeğe kaşlarımı çatarak baktığımda
soobin, "istersen sende gelebilirsin kaslı kollarıma" demişti gülerek.
"kaslı kollar? hmmm." diye yanıtlamıştım kinayeli şekilde. buna karşılık kaşlarını kaldırmış ve saçını düzeltir gibi yaparak gözlerimin önünde kas şov yapmıştı. ayrıca üzerinde mutfak önlüğünden başka bir şey yoktu. kaslarının olmadığını inkar falan da edemezdim. bu yüzden üstün zewkamı kullanarak onu görmemezlikten gelmiştim.

benim ona bakmadığımu görünce sesli bir şekilde gülüp "kahvaltıda istediğin bir şey var mı?" diye sormuştu.

tam ağzımı açıp pankek diyecekken kapının çalmasıyla susmuştum. arkamı dönüp "birini mi bekliyordun?" diyice
kafasını iki yanına sallayıp "tch" demişti.

BESTİİİEE LİVAY EKIRMINN
hyr iç ses şimdi sırası değil.
ADAMIN BOYU 1.60 SORUN BOYDA DEĞİL BENCEEE
sussana amına kodumunun

soobin tezgahın arkasından çıkıp kapıya doğru ilerlemişti ve lanet olası cidden önlügünün icine hiçbir şey giymemişti. götünü görüyordum....
götünü merak edenler için şöyle söyleyeyim, sadece benim seveceğim ve gören herkesin görünce kusacağı gibi bir götü vardı. azgın piç kesin beni yatağa atmak istediği için giymemişti.

kapıyı açtığında götüne odaklanmamaya özen göstererek kimin geldiğini görmek için boynumu uzatmıştım ve soobin bir anda arkasını dönüp beni işaret edince polislerle gözgöze gelmiştim.

soobin, "gelir misin?" diye beni yanına çağırınca kafamı sallayıp kapının önüne gittiğimde, polislerden bir tanesi "bizimle karakola gelmeniz gerekiyor. hakkınızda şikayet var." demişti.
"kim sikayet edebilir ki?" diyerek soobin'e baktığımda ikimizinde yüz ifadesi kimin şikayet ettiğini anlamamızla aynanda değişmişti.

karşımızdaki polislere baktığımızda ise soobin'in kıyafetlerini giymesini geçtim, ağzımızı açmaya fırsat vermeden bizi çekiştirerek arabaya bindirmişlerdi. yol boyunca soobin, seksi popiskosunun ne kadar değerli olduğu ve kimsenin gözünün onu görmeye layık olmadığını anlatmış, geri dönmemiz için polisleri ikna etmeye çabalamıştı.
ama konuşması o kadar sıkmıştı ki en sonunda polislerin içten içe yapmak istediklerini düşündüğüm şeyi ben yapmış ve ağzını kapatmıştım. bir nebze olsun rahatlamışlardı bence. bu onlardan kurtulmak için soobin'in yaptığı popo konuşmasından daha etkili bir yöntemdi. en azından beni sevdikleri için bırakabilirlerdi.

AWTF |YEONBİNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin