𝟬𝟴| 𝘂𝘆𝗸𝘂

718 75 75
                                    

''AH UYAN ARTIK! LYRA'CIM!''

Lyra gözlerini zorla açarak yattığı yerde doğruldu. Boynunu esnetirken ona garip garip sırıtan Evelyn'i fark etti.

''Neye sırıtıyorsun sen?'' diye sordu.

Evelyn ise sırıtmaya devam etti. ''İlk dersin başlamasına 15 dakika kalması ve senin uyuyakalman dışında hiçbir sebep yok''

Lyra hemen ayağa fırladı ''Ne?! Kaç dakika kaldı demiştin?!''

''15. Hemen hazırlansan iyi olur'' dedi yüzünden ayrılmayan gülümseme ile. Lyra'nın uykusu kaçmıştı

Lyra hemen banyoya koştu ve bir yandan eteğini giyinirken diyer yandan hafif bir makyaj yaptı, şaşırtıcı bir şekilde hiçbir sorun çıkmadan dakikalar içinde hazırlandı.

Çantasını da hazırladıktan sonra bir şey unuttuğunu hatırladı.

''Siktir'' diye mırıldandı.

''Ne oldu?'' diye sordu Evelyn

Lyra cevap vermedi, tekrardan banyoya girdi ve tekrardan çıktığında gözlük takıyordu.

 Evelyn  ''Vay be, bunları takmayalı çok uzun zaman olmuş, uzun zamandır seni gözlüklü görmüyordum'' dedi banyodan çıkan arkadaşına bakarak

Lyra gözlüklerini düzelterek ''Eh lensleri takmak için vaktim yok değil mi?''

''Zaten neden o muggle lenslerini kullanıyorsun bilmiyorum, gözlükler sana yakışıyor.'' 

Lyra omuz silkti ''Rahat değiller''

''Yeterli bir sebep. Sana Yiyecek bir şey getirecektim ama Evan sana ayırdığım keki yemiş'' dedi Evelyn gülerek.

''Bu demek oluyor ki öğle yemeğinde onun yemeğinden çalacağım''

Sonunda kızlar İksir Sınıfına son 5 dakika kala girdiler. Lyra bu kadar hızlı hazırlanmasıyla gurur duymuştu. Evan, kolunu Lyra'nın omuzuna atıp diğer elindeki çikolatalı Donut'u uzattı. Leziz, çikolatalı bir Donut, Lyra daha ne isteyebilirdi ki?

''Evan'' dedi gözlerini Donuttan ayırmadan ''Mükemmel bir arkadaş olduğunu ve seni çok sevdiğimi biliyorsun değil mi?

Evan önce hala elinde duran Donut'a sonra da gözlerini donuttan çekmeyen arkadaşına baktı ''Donutumu ister misin, Ly?''

''İyi olurdu'' dedi ve donutu alıp yemeye başladı.

''İyi mi?'' diye sordu Evan, kıkırdayarak

''Hı hı'' diye yanıtladı.

Evan gülümsedi ve direkt olarak onlara doğru yürüyen Sirius'u gördü. ''Günaydın Lyra-luu''

''Merhaba Sirius'' dedi gülümseyerek.

Sirius, Lyra'nın biraz düşen gözlüklerini düzeltti ''Seni yıllardır gözlüklü görmüyordum''

''Uyuyakaldım'' dedi sakince

''Hiç senlik değil. İyi misin?''

Lyra kafa salladı. ''İyiyim, Siri. Gerçekten, Dün gece geç saate kadar ders çalışmıştım.''

''Bana Siri demeyi keser misin?!'' diye haykırdı Sirius, Lyra ise hayır anlamında kafasını salladı.

''İyi, bende gider seni James'e şikayet ederim!''

''O konu da iyi eğlenceler!''

Ve tekrardan arkadaşlarına döndü, Evelyn'in dikkati başka bir yerdeyken Evan Sirius'a arkadan dik dik bakıyordu.

''O benim kardeşim, Evan''

''Biliyorum ama ailen onu reddetti!'' Dedi ses tonunu yavaşç düşürerek.

''Biliyorum, Evan. Ama o hala benim kardeşim. Vazgeçebileceğim bir şey değil bu. Onunla konuşmamdan hoşlanmıyor olabilirsin ama en azıdan anlamaya çalış''

''Bir şey demedim, değil mi?'' dedi sessizce ve sınıfın başka noktalarına bakmaya başladı, Evelyn ise Lyra'ya anlayışla gülümsüyordu.

Lyra iç çekti ve Evan'ın onu anlamasını umdu.

-

''Ah Merlin!''

''Seni sinir mi ediyorum Black?'' dedi sırıtarak James.

''Hayır'' iç çekti ''Sadece beni kızdırmayı bırak''

James umursamadı, başka bir parşömeni buruşturarak Lyra'nın yüzüne fırlattı. Çenesini sıktı ama James'i görmezden geldi.

''Hey, beni görmezden gelme, nasıl gözüktüğümü unutursun'' dedi James, parmağıyla Lyra'nın omzunu dürterken. Lyra homurdanarak James'e döndü ''Bu kötü bir şey mi?''

''Evet, tenimi görmek herkes için bir lütuftur.'' göğsünü hafifçe şişirerek övündü.

''Merlin, aşırı egoistsin'' diye mırıldandı bütün dikkatini tekrardan işine yöneltirken.

James kaşlarını kaldırdı ''Bu ne demek?''

''Tahmin et''

''Seksi?''

Lyra kafası karışmış bir şekilde ona baktı.

James sırıttı ''Bence bu seksi demekti''

Lyra sadece gözlerini devirdi.

''Bak karşı çıkmadın!'' 

''Karşı çıkıyorum, hem de çok. Yaklaşamadın bile.''

''O zaman yakışıklı olmalı.'' dedi James, kendinden emin bir şekilde.

''Yoo'' dedi 'o' yu uzatarak

''Popüler?''

''Hayıır''

''Çekici?''

''Eww. Hayır.''

''Çok çekiciyim, teşekkürler. Ama... mükemmel?''

''Yaklaşamadın bile.''

''Harika?''

''Aslında tam tersi.''

James'in yüzünden şaşkınlık okunabiliyordu.

''... berbat?'' diye sordu kocaman olmuş gözleriyle.

Lyra kıkırdadı, ama cevap vermedi.

''Lyra Mae Black! Cevap ver!'' dedi James elini yavaşça masaya vurarak, hala sınıfa ders anlatan profesörün dikkatini çekmemeye çalışıyordu.

''İkinci adımı nereden biliyorsun?'' diye sordu Lyra şaşkınlıkla ''ve boş demekti, Potter. Kısaca sen.''

''Eh, bu kabaydı'' somurttu,  ''ve ikinci adını nasıl öğrendiğimi bilmiyorum''

''Sen benim ikinci adımı biliyor musun?'' diye sordu heyecanla

''Ihmm, hayır?'' diye cevap verdi Lyra, ''ama tahmin edebilirim?''

''E hadi o zaman!'' dedi James, sesinde ki heyecan çok açıktı.

''Tamam, ıhmm. Bir düşüneyim. James sinir bozucu Potter? Ya da James...  Küstah Potter? Ha şey nasıl olur, James Gıcık Potter?''

''Ah, siktir git.''

-

Satır arası yorumlarınızı bekliyorum ^^

✰'a basmayı unutmayınn <3

𝐄𝐏𝐈𝐏𝐇𝐀𝐍𝐘 | James Potter- Türkçe ÇeviriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin