𝟬𝟭 | 𝗵𝗼𝗴𝘄𝗮𝗿𝘁'𝘀 𝗲𝘅𝗽𝗿𝗲𝘀𝘀

1.6K 124 25
                                    

Lyra Mae Black asla duygularını belli etmezdi, asla ve asla. Milyon yılda 1 kere bile olmaz. Özellikle de ailesinin önünde- ne dedikleri ve yaptıkları fark etmez, Lyra asla hiç bir zayıf duygusunu fark etmelerine izin vermezdi.

Ve Platform 9¾ de bulunan kalabalığa doğru zorla ittirilmiş gibi davrandı, kimsenin evine gitmeye ne kadar istekli olduğunu anlamasına izin vermedi. Hiç kuşkusuz Hogwarts onun asıl eviydi. Grimmauld Meydanı bütün Black çocuklarına göre evden çok uzaktı.

Walburga ve Orion'dan doğan 3 kişilerdi, Lyra, Sirius ve Regulus. Bu çift asil Black soyunu taşıdılar. Black Soyu en eski, en geniş ve en saf büyücü soylarından biriydi- Kutsal 28 den biri olduğunu unutmamak gerek. Bu ailenin özlü sözü ''Her zaman Saf'' anlamına gelen ''Toujours Pur'' du.

Herkese göre çok önemli olsa da Lyra'ya göre bunlar tam bir saçmalıktı.

Lyra'nın Ebeveynleri herkesten büyük güçlere sahip olmayı ve kazanmayı hak ettiklerini düşünüyorlardı .İnsanları  kendileri için bir şeyler yapmaya zorlamak ve kendi inançlarına inandırmak için Güçlerini suistimal ettiler. Gençlerin zihnini dışında bir savaşın büyüdüğü bir sır değildi, herkes farkındaydı.  Yaşı daha büyük olan gençlerin çoğu masum kalıp her şeyden habersiz gibi yaşamanın daha mantıklı olduğuna karar verdiler. Ama Lyra ailesinden dolayı acı gerçekle herkesten önce karşılaştı.

Annesinin acımasızca etrafını çevrelediği yerden dengesini kazanarak kalkan Lyra, boş gözlerle baktı. Başının arkasından birinin sıkıcı bakışlarını hissedebiliyordu. Bu ikiziydi, Sirius. Geçen yaz evi, hiç bir şey demeden, görüşürüz bile demeden terk etmişti. Kısaca ortadan kaybolmuştu. Yalan söyleyemezdi, Lyra 7 yaşından beri ilk defa ağlamıştı. Her zamankinden daha yorgun hissediyordu kendini. Lyra ve Sirius bir anlaşma yapmıştı, ne zaman içlerinden biri kaçmak isterse diğeri ne düşünürse düşünsün Regulus'u da alıp beraber  kaçacaklardı. Ama Sirius  bunu bir an bile düşünmeden  yok oldu.

Anne ve Baba dediği insanlar Lyra ve Kardeşleri için gerçek ebeveynler değildi. Ve Lyra bunu biliyordu. Ona davranış şekilleri Lyra'nın bunu anlamasına yetmişti. Lyra ve Regulus bugünü ebeveynlerinden kaçabilecekleri gün olarak belirlemişti.

Lyra sonunda annesinin konuştuğunu fark etti. ''Beni dinledin değil mi Lyra?''

''Evet anne'' dedi karşısındaki korkunç görünümle kadına bakıp iç çekerek. Walburga'nın bazı ayırt edici özellikleri vardı. çukur gibi yanakları,  çökük gri gözleri, keskin siyah saçları. Lyra annesinin bazı özelliklerini almıştı, şükürler olsun ki çökük gözleri ve çukur yanaklarını değil...

Walburga yüz ifadesini daha çok sertleştirdi, sanki mümkünmüş gibi. ''Bu yıl sorun çıkarmanı istemiyorum. SBS'lerin iyiydi, FYBT den daha iyi bir sonuç bekliyorum, özellikle de bizim tarafımıza katıldığında önemli olacak.''

Kızının onaylar şekilde kafa sallamasını bekledi. Yapınca da devam etti, ''Sen Rosier ve Goyle'a bağlı kal. Tamam mı?''

''Evet anne''

Ve bununla beraber 2 Black kardeş annelerinden ayrıldı. Regulus, Lyra dan uzundu, kalabalıkta ilerlemek için yol gösterdi.

Lyra, Evelyn Crabbe ve Evan Rosier'ı (En yakın arkadaşları) bulmaya gitti. Üçlü Hogwarts'a geldiklerinden beri arkadaşlardı. Çocukken beraber saçma partilere katılmak zorunda kalırlardı ya da anneleri onlarsız buluşmak isterlerse, onları bir arada oyun oynamaları için bırakırdı.

''Oh, Evy ve Evan'' diye cıvıldayarak kompartımana girdi. ''en mükemmel insan geldi''

''John Travolta nerede o zaman?'' dedi Evelyn, gözüyle birilerini arıyormuş gibi yaparak.

Lyra, çatılmış kaşlarıyla oturarak ''Kim?'' diye, Evan'la aynı anda sordu.

''Oh, hiç kimse. Sadece bir Muggle aktör'' Evelyn kıkırdadı. ''Ee? Tatiliniz nasıldı?''

Evan hemen, Lyra ve Evelyn arada sırada içeceklerini yudumlarken, ailesiyle nasıl geziye çıktığı ve yaptığı bütün heyecan verici şeyler hakkında gevezelik etti. Ve Lyra'nın konuşma sırası gelmişti.

''Ee?'' dedi Evan kaşlarını kaldırarak.

Lyra oturduğu yerde geriye yaslandı. ''Bok gibi''

''Ah kahretsin. Kardeşin? Belki bir ihtimal?'' diye tahmin etti Evelyn

''Evet benim kardeşim Dünya'nın en aptal Hıyarı! Evi terk ettiğine inanamıyorum. Veda bile etmedi! Sadece kalktı ve gitti. Özür dilemeye cüret bile etmese iyi olur. O özrü kıçına sokabilir.'' 

Lyra, Sirius'un elinde bir paket jelibon solucanları ve bir tablet çikolata ile özür dilemeye gelirken kompartımanın önünden bunları duyduğunu bilmiyordu. Bunları duyduktan sonra belki de biraz sakinleşmeye ihtiyacı olduğuna karar verdi. Ama açıkçası, bilmiyordu. Sirius  bir anlık her şeyin çok fazla olduğunu hissetmişti ve kaçarken, Lyra zaten ailesiyle beraber dışarda olduğu için onu yanına alamazdı. Sirius bunun bir bahane olmadığının farkındaydı ama sadece kız kardeşini yeniden istiyordu.

Ama yine de Lyra, Sirius evden uzak olduğu için memnundu. Ev onun için güvenli değildi. Uzak durmak onun için daha iyiydi. Black cadısı sadece Regulus ve onu terk ettiği için üzgündü. Evden ayrıldığı için değil. En azından veda edebilirdi. Gideceğini söylemeden, Lyra'yı yanına alması için en ufak bir ihtimal bile tanımamıştı.

Ama günün sonunda, Lyra ikizinin gittiği yerde çok mutlu olduğunu biliyordu. Ve bunun için çok mutluydu. Sirius, Dünya'yı ve daha fazlasını hak ediyordu.. Lyra sadece ona Dünya'yı ve daha fazlasını almasında yardım edemediği için mutsuzdu. Küçük yaşlardan beri Lyra, kardeşleriyle ilgilendi. İyi olduklarından, yemek yediklerinden ya da ailesinden koruduğundan emin oldu. Eğer yaralanırlarsa, bandajla yarayı saran, yaralarını öpen ve onlara şuan iyi olduklarını söylen kişi hep Lyra olmuştu. Bu sefer de Sirius ona her şeyin iyi olacağını söylemek istemişti, kız kardeşini geri istemişti.

. . .

✰'a basmayı unutmayıın^^

𝐄𝐏𝐈𝐏𝐇𝐀𝐍𝐘 | James Potter- Türkçe ÇeviriWhere stories live. Discover now