34 ° make it up

22 5 249
                                    

No-eul'den 

- Sahnede yaptığın çok hoştu.

-Jang Mi'yi sahneden indirmemi mi kastediyorsun?

- O konu için sana hepimiz ayrı şekilde teşekkür etmeliyiz ama hayır onu demiyorum.

-Peki neyi diyorsun?

Bakışlarını gözlerimden çekmezken sandalyemde geriye yaslandım. Geldiğimiz pizzacı da gözlerimi gezdirip tekrardan önümdeki pizzama bakmaya başladım.

- Sesin güzelmiş. Şarkı seçimini ve söylemeni kastediyordum. Teşekkür ederim.

Yanaklarımın kızarıklığını saçlarımla saklamaya çalıştım. Maalesef ki kafamdaki kısa peruktan dolayı başarılı olamamıştım.

Jisung, masadaki bardağıma su doldurmuştu. Gülümseyerek bardağı bana uzatınca elinden aldım.

-Şarkı söylemeye gelirsek o anki gergin ortam dağılsın diye yaptım. Yani senin teşekkür edeceğin bir durum yoktu ama rica ederim arkadaş olarak görevimi yaptım.

-Arkadaşız yani? Ne oldu o senden vazgeçmiyorumlu sözlerine?

-Zorla güzellik olmadığını öğrendim. Ama en önemlisi karşımdakini dinlemeyi öğrendim.

Önündeki yemeğe dönünce bozulan moralimi toplamaya çalıştım. Ne diye kendi üstüme alındım ki? Sonuçta onun duygularını istemeyen bendim. Reddeden bendim. O da arkadaş olmayı tercih etmişti işte. İstediğim olmuştu.

-Su ne için Jisung?

-O da kızaran yanakların için. Kan dolaşımını yavaşlatır belki. İçerisi de o kadar sıcak değil ama neden kızardın anlamadım. Çok da içmedin.

Derin bir nefes alıp halimi daha da belli etmemek için gülümsedim.

-Peruk çok rahatsız ediyor biraz bunaldım. Ondan dolayı olabilir. Ben bir lavaboya gideyim.

El çantamı alıp kendimi lavaboya attım.

Ga-euller ile birlikte kampüsten çıkmıştık. Hep birlikteyken rahat olurum diyorken Ga-eul beni ekmişti. Telefonumu çıkartıp Ga-eul'u aradım.

-İnsan randevuda telefonla oynar mı No-eul?

-Sen beni yaktın kendini de yaktın Ga-eul. 

-Seni ben değil aşk ateşi yaktı.

-Hâla aşk diyor bana ya.

-Ölüm hastalık dünyanın sonu gibi bir sorunun yoksa kapatıyorum.

Suratıma kapanan telefonu çantama geri koydum.

Jisung ile akşamdan beri yan yanaydık. Sanki değişmiş gibiydi. Hoşlanma konusunu hiçbir şekilde açmamıştı.  Gerçekten de duyguları geçiciydi ve vazgeçmişti.

Daha deminki konuşmamız tekrar kafamda yankılanınca  kızaran suratıma aynada sinirle baktım.

Peruğumu çıkartıp çantama yerleştirdim. Soğuk suyla yüzümü yıkayıp tekrar kendime baktığımda daha da sinirlenmiştim.

Yüzümdeki makyaj ve boyalar birbirine girmişti. Yağlı boya tablosu gibi olan yüzümü iyice temizledim.

Makyajsız halimle ilk defa Jisung'un karşısına çıkmayacaktım ama kapıdan çıkamıyordum. Beni bu kadar geren ve her attığında kulaklarımda duyulan kalbime de Ga-eul'e de söylenip kapıyı açtım.

Kapının önünde Jisung'u beklerken bulmuştum.

-İyi misin No-eul?

-İyiyim. Peruğu çıkartırken biraz zorlandım. Saçım takıldı.

LimitlessHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin