"Ne oldu neye gülüyorsun?"

Gülmesini durdurarak "Beni kıskandığını düşünmeme az kaldı."

"Ne? Hadi canım ordan ben neden kıskanayım seni?"

"Bilmem, neden?" gülmeye devam ediyordu.

Sahaya dönerek "Sena hadi eve."

Sena yanıma geldiğinde ardından da Azra gelmişti. Buğra'ya ters ters bakıp Azra'ya döndüm.

"Tatlım tanıştığıma memnun oldum umarım bir daha görüşmeyiz."

"Ben de öyle umuyorum." dediğinde parktan çıkıp karşıdaki apartmanımıza girdim Sena da arkamdan geldiğinde asansöre binip eve çıktık.

***

Bilgisayarda dizimi izlerken odamın kapısı çaldı.

"Gel." Sena'nın geldiğini görünce tekrar önüme dönüp dizimi izlemeye devam ettim. Kesin bir şey isteyecekti.

"Abla balkonda biraz konuşabilir miyiz?" dizimi kapatıp sandalyemi Sena'ya doğru çevirdim.

"Ne konuda?"

"İki kahve kapıp geliyorum, sen geç balkona." deyip odadan çıkınca sandalyeden kalkıp telefonumu elime alarak balkona çıktım. Temiz havayı içime çekerek sandalyeye oturdum.

"Geldim." Sena'nın sesiyle ona döndüm, kahveleri masaya bırakarak güldü.

"İtiraf etmem gerekirse benim kahvem hazırdı." güldüm.

"Söyle bakalım ne konuşacakmışsın benimle." kahvesinden bir yudum alarak bana doğru döndü.

"Abla lafı dolandırmadan soracağım, sen Buğra'dan hoşlanıyor musun?" sorduğu soru karşısında stres olsam da sakin kalmaya çalışarak kahvemden bir yudum aldım.

"Nereden çıkarıyorsun böyle şeyleri?"

"Bir yerden çıkarmıyorum, çok belli sadece. Hele ki şu son günlerde, Buğra'yı gördüğünde gözlerin fal taşı gibi açılıyor, saçlarını falan düzeltiyorsun hemen. Yani tamam bunlar belirti olmayabilir ama bana o gün aşk nasıl bir şey diye sordun. Bugün de Azra'ya değişik davranıp boğacak gibi bakıyordun. Parçaları birleştirince aklıma gelen tek şey Buğra'dan hoşlanıyor olman."

Sena'yı dikkatle dinlerken tekrar konuşmaya başladı.

"Ve bunu bir tek ben fark etmedim." dediğinde bir an Buğra'nın böyle bir şey düşündüğü aklıma gelince hemen sordum.

"Başka kim düşünüyor?"

"Kızlar, onlar da Yaseminlerin evindeyken fark etmişler. Ben o gün dikkat etmedim ama hep bakışıp gülüşmüşsünüz." dediğinde yüzümün kıpkırmızı olduğunu hissedebiliyordum.

Gerçekten olabilir miydi böyle bir şey?

Evet Buğra iyi biriydi ama bu hissettiklerim hoşlanma mıydı?

"Bilmiyorum." Sena'nın söylediklerini inkar etmedim ama kabul de etmedim.

"Bunu bu gece iyi bir düşün olur mu? Çünkü ben de kızlar da Buğra ile iyi bir ikili olacağınızı düşünüyoruz." onaylarcasına başımı salladım.

Kahvemden bir yudum alıp gökyüzüne baktım. Sena ayağa kalkarak "Gidiyorum ben." deyip kahvesinden son yudumunu da aldı.

"Görüşürüz." dediğimde yanağını uzattı gülerek, öptüm.

"Görüşürüz." tam balkon kapısından çıkacağı sırada bana bakıp "Bence o da sana karşı boş değil." diyerek gitti.

Söylediği beni güldürürken gökyüzünü izlemeye devam ettim. Her şey çok garipti. Telefonuma gelen mesaj sesiyle masaya uzanıp telefonumu açtım, Buğra mesaj atmıştı.

Buğra = Ne yapıyorsun?

Ceyda = Balkonda oturuyorum sen ne yapıyorsun?

Buğra = Parktayım.

Söylediği şey ile hemen ayağa kalkıp bizim parka bakmaya başladım.

Ceyda = Hangi parkta?

Buğra = Şu an senin beni aradığın parkta.

Ceyda = Ama göremedim.

Buğra = Basketbol sahasının tellerine bak.

Dediği yere baktığımda orada oturmuş öylece bana bakıyordu. Gülümseyerek yazmaya devam ettim.

Ceyda = Gördüm.

Ceyda = Bu saatte basketbol oynuyor olamazsın değil mi?

Buğra = Saat daha 22.10 ve oynamıyorum zaten öyle oturmaya geldim.

Ceyda = Anladım.

Buğra = Sen de gelsene.

Ceyda = Aslında olabilir ama izin verirler mi bilmiyorum.

Buğra = Sormadan bilemezsin.

Gülümseyerek ona baktığımda bir dakika işareti yapıp balkondan çıktım. Oturma odasına geçerek Babam'ın yanına oturdum.

"Baba."

"Efendim kızım?" bana döndüğünde ben de ona dönerek konuşmaya başladım.

"Şimdi benim sınıf arkadaşım bizim burada oturuyor diye parka gelmiş de, yanına gidebilir miyim?"

"Bu saatte mi?" kafamı belli belirsiz salladım. Sorar gözlerle bakarak "Hem kimmiş o arkadaş?"

"Arkadaş işte, öyle normal bir arkadaş."

"İyi tamam, bir saate evde ol."

"Canım babam." diyerek sımsıkı sarıldım.

Sena imalı imalı bakarak "Hiç sen de gelir misin diye soran da yok!" dediğinde gülerek "Sen de gelir misin?" diye sordum.

"Gelmem eriniyorum." dediğinde gülerek odama geçtim. Balkona girip parka baktığımda orada göremeyince yüzüm düştü. Gitmiş olamazdı değil mi?

"Pişt güzellik." duyduğum ses ile aşağı baktığımda Buğra gülerek bana bakıyordu.

Bir dakika Ceyda, o sana güzellik mi dedi?

Galiba evet iç ses :))

Söylediği kelime bende kelebek etkisi yaratırken gülerek konuşmaya devam ettim.

"Buyurun benim?"

"Sizi bekliyorum buraya gelir misiniz lütfen?" gülerek söylediği şeye tekrar gülerek cevap verdim.

Of siz de ne çok gülüyorsunuz be!

Sanane iç ses, biz belki gülmeyi seviyoruz.

"Ah bi' düşünmem lazım."

"Ceyda buraya gel."

"Tamam." hızlıca odama geçip lila rengi üstünde İngilizce 'gülümse' yazan eşofman takımımı giydim. Saçlarıma iki yandan da tel toka taktım. Klasik olan rimel, parfüm, lip balm ve kremimi de kullandıktan sonra aynadan kendime bakıp telefonumu alarak odamdan çıktım.

***

Bölüm nasıldııı?

Sizce diğer bölümde neler olabilir?

Çok öpüyorum, yıldızı unutmayın.. 💛😽

YAZ YAĞMURU Where stories live. Discover now