"Değil mi?" dedi bana alışık olduğum çapkın gülüşünü atarken. Sonra kocaman bir gülümseme kapladı suratını. Mavi gözleri ışıl ışıl parladı. "İyi ki varsın." dediğinde kalbim hızlı hızlı atmaya başladı. Gülümsememi durdurmak için dudaklarımı birbirine bastırdım. "Bence de iyi ki varım." dediğimde güldü. Gülüşü ile daha çok gülerken, aklıma gülüşünün güzelliği hakkında ona okuyabileceğim yüzlerce mısra dolandı. "Çıkışta ne yapacaksın?" dedi gözlerini kısa bir an takımın üzerinde gezdirerek. Gelecek teklife kendimi hazırlarken, "Eve giderim muhtemelen." diyerek mırıldandım. Bakışları beni buldu. "O zaman bir şeyler mi yapsak?" dedi kaşlarını kaldırıp, annesinden oyuncak almasını isteyen çocuklar gibi. Elimi yanaklarına atıp sıkma isteğini yavaşça bastırdım. "Olur." 

"İyi o zaman, ben hızlıca antrenmanı bitireyim, sen burada beni bekle." diyerek birden ayağa kalktı. Sesindeki heyecan ile gülüşüm büyürken, yavaşça kafa salladım. Göz kırparak takımın yanına gitti. Onlar başlarken, cebimde telefonum titreyince çıkardım. Instagramdan gelen bildirimi görünce umursamadan cebime geri kattım. 

Antrenman bitince defteri kapattım ve takım Özgür ile konuşurken, sessize defterimi çantama katıp onları izledim. Soner ve Armağan antrenman başladıktan hemen sonra gitmişlerdi. Ayaz, Armi'nin soğukta beklemesine dayanamamıştı. Çantamı tek omzuma astım ve beremi düzelttim. Ardından telefonumu çıkartı anneme geç geleceğime dair haber verdim. 

"Gidebiliriz." dedi Özgür sonunda yanıma gelip. Kafa salladım ve sahanın ortasında bekleyen arkadaşlarımın yanına ilerleyip aynı anda ikisini de kendime çekip kocaman sarıldım. "Sizinle gurur duyuyorum koçlarım benim." dediğimde ikisi de gülmüştü. İkisinin de yanaklarını tek tek öptüm. "Gidin hasta olmadan üzerinizi değiştirin, sonra da dinlenin. Yarın deneme sınav var. Akşam Armi ile tekrar yaptıracağız size." diyerek devam ettim. Ayaz memnuniyetsiz bakışlar attı. "Her deneme sınavından önce bunu yapmak zorunda mıyız?" dediğinde gülerek kafa salladım. Ayaz oflayıp giderken, Oğuz bana imalı bir gülüş ile arkamı gösterip gitmişti. Derin bir nefes aldım ve gülümseyerek arkamı döndüm. 

Özgür'ün yüzündeki huzur dolu gülüş ile kalakalmıştım. 

"Gidelim hadi." diyerek elini uzattı. Çekinmeden uzattığı eli tuttum. Spor salonundan çıkıp, bomboş okul bahçesine çıktık. Özgür'ün arabası bahçedeydi. Arabaya binince kemerimi taktım ve arabayı çalıştıran Özgür'e döndüm. "Nereye gidiyoruz?" dedim neşeli sesimle. Özgür okuldan çıkarken, kısa bir an dönüp bana baktı. "Sen bana yemek hazırlamıştın, sıra bende diye düşünüyorum." dediğinde kaşlarım havalandı. Kalbim onun yaşam alanını görecek olmanın verdiği etki ile hızlı hızlı çarpmaya başladı. "Yani bana gidiyoruz." diyerek bana döndü. Sorar bir şekilde baktı suratıma. "Sorun olmaz değil mi?"

"Beni zehirlemeyeceğine eminim." diyerek kıkırdadım. "O yüzden olmaz." diyerek devam ettiğimde güldü. Kırmızı ışıkta durduğumuzda radyoya dokundu. Arabanın içinde Yalın- Aşk Diye çalmaya başladı. Yalın'ın 'Seni yazdım her yere aşk diye' dediği kısımda Özgür ile göz göze geldik. İkimizin de yüzünde manidar bir gülümseme oluştu. Beynimin içimdeki aşık Vera 'oda sana aşık' diyerek oradan oraya koşmaya başladığında bu sefer onu sakinleştirmeye çalışmadım ve sevinmesine izin verdim.

Ablam, Efe abim ve Kartal... Haklılardı. 

Belki aşk değildi ondaki. Ama duygularım karşılıksız da değildi.

Araba bizim eve çokta uzak olmayan bir sitenin içine girdi. Evlerin arasında en fazla yirmi dakika vardı. Arabadan indiğimizde Özgür yanıma geldi ve elini belime kattı. Yönelendirmesi ile binanın içne girdik. Son kata bastı. Aklıma partinin gelmesi ile ona döndü bakışlarım. "Pazar günü." dedim mırıldanma gibi çıkan sesimle. Mavileri, yeşillerime değdi. "Okulun partisi olacak. Okula yakın bir kafede, on ikiler olacak sadece." diyerek devam ettim. Bakışlarından ne düşünüldüğü bu sefer anlaşılmıyordu. "Sende gelmek ister misin? Yorgun olmazsan tabi. Çok sevinirim, yani seviniriz." 

KOÇWhere stories live. Discover now