| 15 |

1K 129 125
                                    

♬♩♪♩ sorry by nothing but thieves ♩♪♩♬

Maybe I'm bad natured
Or maybe I'm young
I'm sorry, so sorry
For what I've done

"Reiner, iyi misin?"

Eren, Reiner'ın sura tırmanmasına yardımcı olduktan sonra omzunun arkasından yere çökmüş olan Reiner'a baktığında bir kolu sargılı genç huzursuz görünüyordu.

"Değilim, Eren. Kolumun birini titan kırdı, biliyorsun. Kahretsin, şansa bak be..."

Yavaşça dizlerinin üzerine çöktüğünde bakışlarını Reiner'dan kaçırarak gözlerini kirli bez parçasında dolaştırdın. "Trost'a vardığımızda koluna daha düzgün bir tedavi uygularız... Off, gerçekten kötü görünüyor. Connie'yi korumak için kendini gerçekten büyük bir riske attın demek..."

Reiner yüzünü bir eline gömmüş bir şekilde "Gerçekten öleceğimi düşündüm..." diye mırıldandığında Eren'in sana kaçamak bakışlar attığını görebiliyordun. "Ama hayatta kaldın. Tüm bu olanları sadece kol kırığıyla atlatmana sevindim..." Usulca Reiner'ın sağlam olan elini sıktığında bakışlarını hâlâ onun kan lekelerini bürüdüğü sargılı kolundan çekmemiştin. 'Kötü bir şekilde yaralanmış, hem de bir titan tarafından...'

"Senin gibi güçlü birinin bile büyük sorunları var, ha..."

"Güçlü, demek... Sen neyden bahsediyorsun, Eren? Bu ikinci kıl payı kurtuluşum, öyle değil mi Armin? Bir kez daha bir titanın avucuna düşmüştüm, hatırlıyor musun?"

Armin afallamış bir ifadeyle birkaç saniye duraksadıktan sonra konuştu. "Ha? Evet... O sefer..." Rahatsız olmuş bir şekilde yerinde kıpırdandığında Reiner senin gizlemeye çalıştığın gerginliğini fark edemeyecek kadar sarsılmış görünüyordu.

"Daha şimdiden iki kez ölüme yaklaştım... Böyle giderse tez zamanda ölüp gideceğim. Asker olmayı, biliyorum, ben seçtim ama..." diye Reiner çenesi kasılarak konuşurken onun sözlerine karşılık tuttuğun eli bir tık daha sıktığında Reiner varlığını daha yeni fark ediyormuşçasına gözlerini yüzünde gezdirirken devam etti. "Bu meslekte... Bedenimden önce kalbim dayanamayacak gibi..."

Bir süredir kaçırdığın gözlerini ela gözlere dikerek yutkunduğunda Eren hafifçe boğazını temizledi. "Bertholdt'la ikinizin köyünü geçeli çok olmadı... Kalacak bir yer bulmalıyız."

"Doğru, Reiner! Hadi köyümüze gidelim! Şimdi oraya dönebiliriz! Geriye kalanlar, şimdiye kadar yaşadıklarımızın yanında bir hiç!" Bertholdt birden coşkulu bir şekilde Reiner'a yaklaştığında irkildin, onu ilk defa bu kadar tutkulu görüyordun.

Reiner yüzüne bir canlılık gelmiş gibi "Evet. Ondan sonra da tek yapmamız gereken dinlenecek bir yer bulmak olacak." diye karşılık verdiğinde Eren, Armin ve sen birbirinize kafanız karışmış bir şekilde bakıyordunuz.

"Surlarda delik falan yok."

Hannes-san'ın anlattıklarını büyük bir şokla dinlerken aynı zamanda şu an kendi aralarında konuşan Reiner ve Bertholdt arasında geçen diyaloğu düşünüyordun. 'Hayır. Sadece bir yanlış anlaşılma... Hem kolu çok kötü görünüyordu...'

"Eren, Valerie. Konuşmamız lazım."

Topuklarının üzerinde dönerek Eren'le birlikte Reiner'a doğru ilerlemeye başladığında Mikasa'nın da sizden birkaç adım ötede duraksadığını fark etmiştin. 'Her şey yolunda.' Güven verir bir şekilde başıyla hafifçe sana işaret verdikten sonra parmaklarıyla pelerini kamufle edecek şekilde kılıç kabzalarını sıkıca tutmaya başladığında tepkini gizleyip Eren'in peşinden ilerlemeye devam ettin.

𝒉𝒊𝒓𝒂𝒆𝒕𝒉 || reiner braun × okuyucu [ASKIDA]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin