1

630 28 246
                                    



"an itibariyle yaz tatiline girmiş bulunmaktasınız. bolca ders çalışmayı unutmayın. iyi tatiller."

matematik hocası, zilin çalmasıyla kendini dışarı atan ve söylediklerini siklemeden çoktan tatil moduna girmiş olan öğrencilere sesini duyurmak için bağırarak konuşmuştu.

bu kadın tam bir aptaldı.
kim yaz tatilinde ders çalışırdı ki?

bizimkilerin her zamanki gibi yavaş bir şekilde hazırlanıyor olacağını düşündüğümden onların temposuna ayak uydurarak, olduğumdan daha yavaş şekilde hazırlanmıştım. çantamı sırtıma geçirip arkamı döndüğümde ise
hepsinin bana söylemeden sınıftan anında tüymüş olduğu ve şu an da matematikçiyle sınıfta tek başıma bulunuyor olduğum gerçeğiyle karşı karşıya kalmıştım.

hayır hayır matematikçiyle yeni bir fanteziyi kaldıracak durumda değildim.

6 köşeli olan beynim sonunda bir şeyleri idrak etmeye başladığında kendimi arkamdan silahlı biri kovalıyormuşçasına sınıftan dışarı attım. evet... koşarken bağırmıştım ve tüm koridor ve merdivenler bitip çıkışa ulaşana kadar bağırmayı sürdürmüştüm.
ve evet bunu yapmamın sebebi matematikçiyle sınıfta yalnız kalmış olmamdı.

hayır hayır hemen drama queen demeyin olayı bilmiyorsunuz...

o kadının ne düşündüğü umrumda değildi. kendisi türevi anlamıyoruz diye "lütfen başka bir sınıfın sınıf hocası olmama izin verin. bunların hepsi geri zekalı." diyerek müdürün dizlerine kapanmıştı. ayrıca veli toplantısında konuşmaya "çocuklarınızın beyni yok." diyerek başlamış, bu yüzden sınıfça ailelerimiz bizi iq testi yapmaya götürmüştü. hepimizin iqsü düsük çıkmış olabilir ama bu bize geri zekalı demesi gerektiği anlamına gelmezdi. gerçi okulda yayılan son olayın yanında bunlar hiçbir şeydi. biz ona bir şey diyor muyduk?

evet diyorduk,
hatta o kadar çok arkasından konuşuyorduk ki her birimiz cehennemde 3 katlı bir villa garantilemiş bile olabilirdik.
ama şu an konumuz bu değil.

sonunda okulun dış kapısına geldiğimde orada beni bekleyen arkadaş grubumu gördüm.
ne kadar düşünceli arkadaşlarım var.
"hepinizin ağzınıza sıçayım."

"yine ne yaptık ya?" diyerek bana sitem eden beomgyu'nun ağzına bir tane yapıştırmak istedim. daha çok salağa yattığı da söylenebilirdi.

"yeonjun'u matematikçiyle baş başa bırakıp sınıftan kaçtık ya. ondan bahsediyor herhalde." huening kai'nin yine kimsenin anlamadığını düşünerek yaptığı 'fazlasıyla zeka gerektiren' açıklamasına karşılık olarak herkes "sağ ol geri zekalı." bakışı atmıştı.

ah kai'm de olmasa...

"sağ ol hyuka'm. sen hariç hepsi sikicem birazdan." diyerek cebimden ödül kurabiyesi çıkarmış ve ağzına vermiştim.
bunu yapmamla bana sarıldı ve yemeye başladı.

evet kai'ye kurabiye yapıyor ve yanımda taşıyordum. ve yine evet ona bir köpek gibi davranıyordum...davranıyorduk. çünkü köpek gibiydi. sürekli bizi ısırıyordu. ama evcil olduğundan zararsızdı.

"bizden daha çok matematikçiyle yapmak istersin diye yalnız bırakmıştık sizi aslında. ama madem bu kadar istiyorsun..."
taehyun'un imalı konuşması beomgyu'nun ensesine yapıştırmasıyla kesilmişti.

"getirsene devamını..."
beomgyu gözlerini büyüterek taehyun'a baktığında taehyun'un yutkunma sesini ben bile duymuştum.
terlemiş miydi o?

ikisinin bu halini görünce gülmemek için kendimi zor tuttum.
ortam yumuşayınca onlara olan öfkem biraz olsun dinmişti. 'eminim ben onların bana yaptıklarından daha beterini onlara yapardım' diye geçirdim içimden.

AWTF |YEONBİNWhere stories live. Discover now