h

514 59 22
                                    

Jihoon o gün uyandığında başı çatlıyordu. Beyninin tüm kıvrımlarının zonklaması yüzünden gözünü açıp etrafa bakması bile ona acı veriyordu. Uyandığında saat çoktan öğlen olmuştu. Normalde sabahın erken saatlerinde kalkan bünyesi dün akşam içtiği zıkkımın tepkimesi olarak uyanamamıştı. Dk'in neden şimdiye kadar gelip onu kaldırmadığını da anlamamıştı.

Bazen ondan önce kalkar gelir ve Jihoon'u kaldırır birlikte çalışırlardı. Sanırım dün geceki içme etkinliğinden dolayı herkes bir tolerans görüyordu çünkü yanındaki yatakta Dino halen uyuyordu. Ağrıyan başı neden bu kadar içtiğini hatırlatmak istercesine zonkluyordu. Ne kadar içtiğini hatırlamıyordu ama hiç böyle bir ağrı hissetmemişti.

Hoshi'nin sorusundan sonra iyice keyiflendiğini hatırlıyordu ancak sonrası uyku gibi yoktu. Umarım fazla saçma sapan hareket yapmamıştı zira utancından kendini beton zemine gömebilirdi. Dünki kıyafetleriyle uyuduğunu fark edip ılık bir duş aldı. Baş ağrısına da ayılmasına da yardımcı olmuştu.

Boş midesine bir şeyler indirmek için odadan çıkıp yemek salonuna gittiğinde ortalık çok sakindi. Sadece Vernon köşede bir şeyler atıştırıyordu. Yemek için kendine bir şeyler hazırlayıp oturmak için yeltendiğinde yanına çağırmıştı.

"Günaydın."

Yemeğiyle birlikte oturduğunda karşısındaki gri saçlı çocuk dikkatle yüzünü inceliyordu. Dediği söze bile karşılık vermemişti. Şaşırdı. Kesinlikle dün gece bir şey yapmıştı yoksa bunun başka bir açıklaması olamazdı.

"Hiçbir şey hatırlamıyorsun değil mi?"

Duyduğu soru ile iyice tedirgin oldu. Ne halt yemişti acaba?

"Lütfen saçma sapan bir şey yaptıysam söyle bana."

Vernon gülümsedi. Evet, kesinlikle bir halt yemişti. Bunun başka bir açıklaması olamazdı.

"Hayır, sanki hiç içmemiş gibi çok sakindin. Bu halini kıskanmadığımı söyleyemem."

Jihoon önce sakin olduğuna sonra da başardığı bir şeyin ilgi çekmesine şaşırdı. Övülüyordu ve o an gerçekten hiç hatırlamadığı bir an mıydı? Kesinlikle gerçekten aptaldı bunun başka bir açıklaması olamazdı. Kahvaltı masasına birkaç dakika sonra Dino katıldı.

"Yaa Woozi hyung! Dün gece boş mideye o kadar içip nasıl kusmadın? Senin için akşamdan kalma çorbası almamı ister misin?"

Sağlam bardağı devirdikten sarhoş olmamak için midesini doldurmak için uğraştığını hatırlıyordu ama sonrası yoktu. Kusarak rezillik çıkarmadığı için sakinleşti. Masa daha da kalabalıklaşarak Jeonghan geldi. Herkes bir bir uyanıyor gibiydi.

"Günaydın akşamdan kalanlar partiyası, nasılsınız?"

Jeonghan oturduğu masa da karşısında oturan Dino'nun tabağına dadandı. Dino söylendiğinde ise gülüyordu. Yemeğini bitirerek masadan kalktı ve çalışmak için çalışma salonuna gitti. Dk çoktan önündeki yeşil karta lehim ile ayar çekiyordu.

"Günaydın!"

Onun neşeli sesine gülümseyerek karşılık verdi. Rahat sandalyesinin başına oturduğunda onun yaralı bacağını ovaladığı fark etti. O kapı faciasından sonra zedelenme ve çatlak ile bir süre sandalye üzerine yaşayarak geçirmişti ancak şimdi gayet iyi görünüyordu. Arada kendini belli eden bu ağrılı halleri dışında. Masasının çekmesinde bekleyen ağrı kesici kremi o karmaşık kabloların arasında bulup uzattı.

"O gün hayatımı kurtardığını biliyorsun değil mi?"

Jihoon öyle düşünmüyordu. Eğer öyle olsaydı hiç o kapıda sıkışmazdı.

Social Phobia | SoonhoonKde žijí příběhy. Začni objevovat