7. BÖLÜM

11.4K 500 20
                                    

Esra'nın Ağzından
Bugün çığlık sesiyle uyandım. Yerimde sıçrayıp sesin geldiği yöne yani Aslı'ya doğru döndüm. Bulunduğum yerden doğrulup neden çığlık attığını anlamaya çalıştım. Uyku akan sesimle

"Ne oldu" dedim. Aslı bağıra bağıra ağlayarak
"Saçlarıma bakk dökülmüş yastığa. Biticek hepsii"
Dedi. Elini saçlarına atarak.

Aslının yastığına bakınca saçlarının biraz döküldüğünü gördüm. Hemen bulunduğum yerden kalktım, maske takıp hemen Aslının yatağına oturdum.

"Aslı bakk bana bir, sen çok deli yatıyorsun yoksa o kadar fazla dökülmez bak benim yastığıma saç yok." Benim dediklerimle yastığıma baktı, gerçekten saç olmadığını görünce ağlamayı kesip onayladı. Hemen elime dezenfektan sıkıp Aslının yanağındaki yaşları sildim. Aslı'ya gülümseyerek bakıp

"Bak ilik bulunmazsa saçlarımız öyle yada böyle dökülücek üzül diye demiyorum ama gerçekler. İstersen ikimiz her anımızı videoya çekelim, saçlarımız döküldükten sonra izleriz. Yaramazlıklarımızı yeni asistanlara yapacağımız şakaları falan düşünseneeee hepsini çekeriz sonra onlara gösteririz. İstersen iyileştikten sonra youtube a atarız. Çok bombastik olucak." dedim. Konuşurken sesimin heyecanla yükselip alçalması ikimizi dahada büyük heyecana soktu. Beni heyecanla onayladı ikimizde hazırlandık. Esra bir anda bana dönüp

" Biz haltları yerken bizi kim çekecek? "Dedi. Tabi ben bu kişinin kim olacağını daha önce düşündüğümden hemen konuştum.

" Toprak'ı hatırlıyor musun? O zaten radyo televizyon okuyor İnternetten gördüm. Hem stajını yanımızda yapmış gibi olur hemde o da bizim gibi ortalığın içine etmeyi sever. Ne dersin?" dedim. Heyecanla zıplayıp onayladı. Ben Toprağın numarasını almıştım. Ona heyecanla beklediğimi yazıp gönderdim. Aslında o bizden büyük ama şakacı ve çocukla çocuk oluyor bu yüzden ona abi diyemiyorum.

Bu son günlerde benim kargoladığım herşey geldi. Bir sürü kitap, Beşiktaş posterleri ve kıyafetleri, şaka malzemeleri, top, değişik kutu oyunları, kaykay gibi çok değişik ve eğlenceli eşyalar geldi. Bu yüzden Aslıyla ikimiz daha bir heyecanlandık tabii.

Abim bizi odasına çağırınca 5 yabancı kişinin bulunduğu odaya girdik. 3 ü erkek 2 si kız Burcu ablayla beraber eşit oluyor sayıları. Ama şuanda Burcu abla yok onun nöbeti olacağından dinleniyormuş. Büyük ihtimalle yarın ben gezdiricem. İkimiz odaya gelince abim bizim yaramazlık yaptığımızı ve ceza olarak onları gezdireceğimizi falan uzuuun uzuuun anlattı.

Biz sonunda odadan çıkabildiğimizde asansöre bindik. Ben cebimden dezenfektan çıkarıp

"5. Katta kantin var orada tanışırız. Pambık elleri göreyim." diyip elimdeki dezenfektan şişesini havaya kaldırıp salladım. Hepsi dediklerime gülüp ellerini açtılar. Teker teker sıktım. Asansörden inip kantine girdik. 5. Kat ve üzeri daha çok VIP hastalar için olduğundan bu kantin en iyi.

Bu stajyerler ve asistanlar bizim kantinden tüketmemizin yasak olup olmadığını bilmediklerinden bizimle beraber sipariş verdiler ve beraber yemeye başladık. Sadece yemekte yemedik, çikolata çubuk kraker ve kekte yedik. Abim her an gelebilir diye hızlı hızlı yerken bir anda adımı seslendiklerini duyup arkamı döndüm. Allahtan Toprakmış. O da yanımıza oturdu. Herkes yemeğini yiyince ben konuşmaya başladım.

"Ben Esra 15 yaşımdayım ve lösemiyim. Bu arkadaşta Aslı o da 15 yaşında ve lösemi." derken bir erkek sözümü kesti.

"Sizin kantinden birşey yemeniz yasak değil mi" diyince ben ve Aslı gülmeye başladık. Sanki maskemizden ve dezenfektan sıkmamızdan lösemi olduğumuz anlaşılmıyor. (korona öncesi diye düşünün) Ben meyve suyumdan bir fırt çekip

Özgürlüğün HayaliWhere stories live. Discover now