#20 beauty and the titan

731 57 18
                                    

Levi uzun süren bir yolculuğun ardından çalıların arasındaki şatoyu görmüş ve atından yarı yolda inip eve doğru koşmaya başlamıştı. Kan ter içindeyken hızla kapıyı yumruklamaya başladı. Kapıyı Petra açmıştı.

Hiç konuşmadan ayakkabılarıyla eve girdi ve üst kata çıktı. Hala pencerenin kenarındaki Eren'i gördükten sonra rahatladı. Ama Eren onu gördüğü için şaşırmıştı. Onu bıraktığında bir daha geri dönmeyeceğini sanmıştı.

"Levi geri dönmüşsün."

Levi sulu gözlerine aldırmadan Eren'in yanına gitti ve kolundan tutup çekiştirmeye başladı. Eren onun bu hareketlerine bir anlam veremiyordu. Her şeyden habersiz olan Eren ona masumca bakıyordu. Kevi de her ne zaman bu yüzü görse vicdan azabı çekiyordu.

"E-Eren kalk hemen gitmemiz gerek hemen!"

"Noldu Levi? Neden bu kadar telaşlısın?"

Levi bir süre durdu ve gözlerini yere kenetledi. Söze nasıl başlayacağını bilemiyordu. Derin bir nefes aldı ve Eren'e döndü.

"Kasaba halkı... Seni öldürmek için buraya geliyor!"

Eren bir an Levi böyle söyleyince olduğu yerde kalakaldı. Üzüldüğü her halinden belliydi. Sonuçta onu öldürmek için geliyorlardı. Ondan koca 1 yılını çalacaklardı. Öleceği zamandan önce öldürülecekti. Kim bu son yılını doya doya yaşamak istemezdi ki.

Bunca yılını heba etmişti ama Levi ile tanışmalarından sonra daha fazla yaşama arzusu doğmuştu. Levi onu hayata bağlıyordu.

Karşısındaki telaşlı Levi'yi sakinleştirmek için yüzüne zoraki bir gülümseme yerleştirdi. Bir insan elinin neredeyse beş katı olan elini Levi'nin yanağına yerleştirip kendisine bakmasını sağladı. Levi de onun bu halini görünce biraz olsun sakinlemişti.

Onun sakinleştiğini anlayan Eren ayağa kalktı ve merdivenlere doğru yürüdü. Merdivenin kenarına tuttu ve arkasındaki Levi'ye dönerek konuştu.

"Benim için endişelenmene gerek yok Levi. Elbette ölmek istemiyorum. Son bir yılım bile olsa onu seninle dolu dolu yaşamak istiyorum..."

Levi onu yaşlı gözler içinde dinliyordu. Aynı zamanda kendinden de nefret etmesine neden oluyordu onun bu sözleri.

"Onlarla burda çatışmaya girebilirim. Burada yanlız olduğumu düşünüyorsun ama yanlız değilim Levi."

Gittiği merdivenlerden ayrılıp tekrardan Levi'nin yanına gitmiş ve iki eliyle sıcacık, utançtan kızarmış yanaklarını avcunun içine aldı. Alnını kendi alnına dayadı.

"Ve özellikle sana bir şey olmasına izin vermeyeceğim Levi. Sen de biliyorsun ki değer verdiğim şeyleri kaybetmekten nefret ederim."

Eren Levi'nin ardından aşağı kata indi. Levi de onun arkasından aşağıya inmişti. Ona yardımcı olmak istiyordu. Hiç değilse onun daha fazla yaşamasını istiyordu.

Kapıyı hafif araladı ve karşıdaki meşalelerin ışıklarını gördü. İyice yaklaşmışlardı. Her ne kadar savaşmak istese de Eren buna izin vermeyecekti.

Bir anda başka birilerinin sesini duyan Levi irkilmiş ve hızla arkasını dönmüştü. Belki de çoktan içeri girmişlerdi. Hızla yüzünü Eren'e çevirdi ama o gayet sevinçli görünüyordu.

Aynı ses bir daha söylendi. Levi sesin nerden geldiğini idrak etmeye çalışana kadar mutfaktaki buzdolabı ayaklanmış kendisine doğru gelmeye başlamıştı.

Levi ilk başta şaşırmış fakat sonradan yanında bulunan sopayı eline almış be buzdolabının kendisine yaklaşmasını beklemişti. Ama onu durduran Eren'in omuzuna dokunması olmuştu. Levi Eren'e döndüğünde onun gülmemek için zar zor dayandığının farkındaydı.

"Neler oluyor burada Eren?!"

"Korkmana gerek yok onlar bir kaç eski dost. Tek lanetlenen kişi ben değilim."

Levi şaşkınlıkla buzdolabına bakarken aynı zamanda gardrop, kanepe,çalar saat, mum ve masadaki minik çaydanlık ona doğru yaklaşmaya başlamıştı. Elindeki sopanın hareketlendiğini fark eden Levi sopayı serbest bıraktı.

"Şimdi de bizi eski dost olarak mı çağırıyorsun Eren?"

Diye yakarışta bulundu gardrop. Buzdolabı onlara biraz daha yaklaştı ve hüzünlü sesiyle konuşmaya katıldı.

"Bu buzdolabındaki etleri yememek için kendimi tuttuğumun farkındasındır!"

Onların bu tür tatlı atışmaları devam ederken pencerenin önündeki perdeyi araladı ve önünde onlara doğru gelen halka baktı.

"Asıl savaşımız şimdi başlıyor Erwin Smith."

Uzun yazmak doğamda yok. İstesem de uzun yazamıyorum. O yüzden fazla bölüm atmaya çalışıyorum.

「Beauty and the Titan」Where stories live. Discover now