MK 13

209 19 6
                                    

Bir daha ara vermeyeceğimi söyleyip eskisinden de uzun bir ara verdiğim için hepinizden özür diliyorum. Lütfen yeni bölümün tadını çıkarın. ♡

°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•

Vega deli gibi kendisini tutan kişiye vuruyor kaçmaya çalışıyordu. Yaşadıkları şoka girmesine sebep olmuş gibiydi. Hiçbir şey duymuyor ya da görmüyordu tek istediği buradan kaçmaktı. Buradan kaçmalıydı hem de bir an önce kaçmalıydı çünkü eğer kaçmazsa ve kim olduğu öğrenilirse gözünün yaşına bakmadan öldürürlerdi. Düşüncelerinin kulaklarında oluşturduğu yüksek uğultuya rağmen karşısındaki kişinin sesi beynine ulaşmayı başardı ve onu birkaç saniyeliğine durdurdu. 

"Prenses Vega"

Korkuyla karşısındaki yüze baktı. Onun burada olmasının imkanı yoktu. Kesinlikle kendisine kurulmuş bir tuzaktı bu. Birisi onun aklını okuyup tanıdığı birinin kılığına girmiş, onu yakalayıp kraliçeye geri götürmek için gelmiş olmalıydı. Çok vakit kaybetmişti, kaçmalıydı. 

"Sen gerçek değilsin bırak kollarımı, beni yakalamak istiyorsunuz ama bu tuzağa düşmeyeceğim!"

Vega çırpınmaya devam ediyordu ama karşısındaki güçlü beden kıpırdamıyordu bile. 

"Su ve ateş melezi Ateş Prensesi Vega, benim Titan."

Vega duyduğu cümlenin etkisiyle çırpınmayı kesti. Onun melez olduğunu bilen tek kişi Titan'dı, karşısındaki gerçek Titan'dı! Onu kurtarmaya Dünya'ya gelmişti! Gözyaşlarıyla Titan'a sarıldı. Yüzünü karşısındaki güçlü ve sıcak bedenin göğsüne gömüp titreyen vücudunu serbest bıraktı. Çok korkmuştu, öleceğini düşünmüştü! 

"Titan buraya nasıl geldiğim hakkında hiçbir fikrim yok… S-Sadece başımı vurduğumu hatırlıyorum gözlerimi açtığımda deniz kenarında ve bu görünüşte buldum kendimi… L-Lütfen beni Mars'a geri götür."

Titan kollarını Vega'ya sarıp kulağına sakinleştirici cümleler fısıldamaya başladı. Genç kızın yaşadığı korkuyu tahmin edebiliyordu. Ellerini yavaş hareketlerle kollarında ve sırtında gezdirdi. Vega'nın titremesi hafiflemeye başlamıştı. Bu sırada sallantılar ve fırtına devam ediyordu. Herkes kendini kurtarmaya odaklanmıştı, kimse onları bulamazdı. Güçlü ama kaba olmayan elini Vega'nın sarı saçlarında gezdirdi. Yaşadığı şeyi çok iyi biliyordu. Bir zamanlar onun da başına böyle bir şey gelmişti. Kafasına aldığı bir darbe sonucu onun da güç dengesinde bir değişim yaşanmıştı ancak bunu kontrol etmeyi öğrenmişti. Mars'a döndükleri anda bunu Vega'yla konuşmalıydı. Kendini düşüncelerinden ayırdı ve Vega'yı kontrol etti. Oldukça sakinleşmiş görünüyordu aynı zamanda da çok yıpranmıştı. Yavaşça onu kendinden uzaklaştırdı. Vega'nın küçük yüzünü iki elinin arasına aldı. 

"Vega şimdi beni iyi dinle. Mars'a geri dönebilmen için içindeki ateş gücünü ortaya çıkarman gerek. Şu anda su gücün tarafından ele geçirilmiş durumdasın ve Dünya'da olmak da gücünün artmasına sebep oluyor. Biliyorum aldığın darbe yüzünden tam olarak iyileşmedin ve bu yaşananlar da seni daha kötü etkiledi ama kendini yönetmeye çalışmaktan başka çaren yok. Sakinleşmeli ve içindeki ateş gücünü hissetmelisin. Bunu yapman için sana yeterli zamanı kazandıracağım. Şimdi burada kal ve dediklerimi yapmaya çalış."

Vega kafasını salladı ve ellerini Titan'ın ellerinin üzerine koydu. 

"Benim için yine kendini tehlikeye atıyorsun. Senden özür dilerim. Lütfen dikkatli ol Titan. Seninle işim daha bitmedi."

Son sözü hafif alaylı bir şekilde söylemesi Titan'ın gözünden kaçmamıştı ama o oyuna gelecek birisi değildi. Her ne kadar beyni bu şekilde düşünse de kalbi aynı fikirde değildi. Derin bir nefes aldı ve kalbini dizginledi. Kapıdan çıkmadan önce Vega'ya dönerek genç kızın kalbinin teklemesine sebep olacak kadar sıcak bir gülümsemeyle karşılık verdi ve gitti. 

Vega tüm benliğiyle yalnız kalmıştı. Sırtını duvara yaslayıp yere çöktü. Ellerini dizlerinin üzerine koymuş kafasını duvara dayamıştı. Karşısındaki pencereye yağmur damlaları vuruyordu. Gözlerinden yaşlar süzülmeye başladı. Neler hissettiğini, neler yaşandığını bilmiyordu. Kaybolmuş gibi hissediyordu. Yavaşça gözlerini kapattı ve gözlerinin önünden geçen rastgele bir anıyı durdurdu. Ablasıyla göle gittiği zamandı bu. O zaman da bilincini kaybetmişti. İçindeki su gücü neden böyleydi? Neden olup olmadık yerlerde ateşi bastırıp onu bambaşka birine çeviriyordu? Neden onu öldürmeye çalışıyordu? Aslında buraya aitti ama ait olduğu bu yer onun için sadece mezar olabilirdi. Bu gerçekle daha da yıkıldığını hissetti. Her yere ait olup hiçbir yere ait olamamaktı onunkisi. Ne suya aitti ne de ateşe ama ikisine de sahipti. Mars'takiler durumunu bilmiyordu, onun hasta olduğu için mavi gözlere sahip olduğunu sanıyorlardı. 

Haklı değiller mi? Sen ancak hastalıklı bir varlık olabilirsin.

Vega derin bir nefes aldı. Düşüncelerin arasında darma duman olmuş bir halde ayağa kalktı. Gözyaşlarını elinin tersiyle sildi ve etrafına bakınmaya başladı. Sağ tarafında bir şömine olduğunu gördü. Hızla oraya gidip ateş yakabilecek bir şeyler bulmaya çalıştı. Eline bir kibrit kutusu geçti. Titreyen parmaklarıyla zar zor kutuyu açtı ama kahretsin kutu bomboştu! Kutuyu sinirle yere fırlattı ve kafasını ellerinin arasına aldı. 

Yapamıyorum, hiçbir şeyi beceremiyorum! Çevremdeki herkese zarar veriyorum! Ben sadece ölmeyi hak ediyorum! 

Hıçkırarak ağlamaya başladı. Odada deli gibi dolanıyor, saçlarını çekiyor, elbisesini yırtmaya çalışıyordu. Ateş ve su gücünü bir arada taşıdığı için en başında ölmeyi hak ediyordu ama babası buna engel olmuştu. Neden yapmıştı ki? Onu Mars'a gönderince ne değişmişti? Şimdi daha fazla insana zarar vermişti. Çaresizlik içinde camdan dışarı baktı. Tüm su varisleri yaşananları engellemeye çalışıyordu. O anda aklına Titan'ın sözleri geldi "Sakinleşmeli ve içindeki ateş gücünü hissetmelisin. Bunu yapman için sana yeterli zamanı kazandıracağım." Hızlıca kafasını iki yana sallayıp kendine kızdı. Titan'ın hayatını tehlikeye atarak ona kazandırdığı zamanı Vega ağlayarak heba ediyordu. Tekrar şömineye yaklaştı ve ellerini ne zamandan kaldığı belli olmayan küllerin üzerine koydu. Tüm zihnini temizledi, duygularını kontrol altına aldı ve külleri yeniden canlandırmaya çalıştı. Ateşin sıcaklığını düşündü önce. O sarılı turunculu kızıl alevlerin dansını hayal etti. Sonra ateşin ona nasıl hissettirdiğini tekrar canlandırdı kafasında. İçinde bir şeyler kıpırdamaya başlamıştı. Tüm vücuduna bir sıcaklık yayıldı. Bu hissi biliyordu, şu an tek yapması gereken bu gücü ellerine yönlendirmekti. Ellerinden akan gücü hissedebiliyordu. Yüzüne kocaman bir gülümseme yayıldı. İyi hissediyordu, sonunda başarmıştı! Mutlulukla gözlerini açtığında gördüğü manzara karşısında şok oldu. 

Bütün şömine buzla kaplanmıştı! 

°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•

Beğenmeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfen. Sağlığınıza dikkat edin iyi akşamlar ♡

Mars KraliçesiWhere stories live. Discover now