2- Onu Bırakamam

369 47 14
                                    

"Durumlar kötüleşiyor." Seungmin bir taraftan etrafı kontrol ederken, diğer yandan yanında ki kişilere durumdan haberdar ediyordu.

Genç adam ellerini birleştirmiş kendisine hediye edilen yüzükle oynuyordu. Yanında ki kişi omzunu tuttu. Ne zamandır sessizdi. Korkmuş olmalıydı.

"Ne düşünüyorsun Felix?" yanından gelen ses ile irkildi.

Gözleri dostuna kaydı. Ardından karşısında ki seungmin'i buldu. Onları ne kadar zora sokacağını çok iyi biliyordu. Ama onu orada bırakmak istemiyordu. Sessizliği devam ederken.

"Kral ne durumda?" Changbin genç sevgilisine sordu.

Genç önce derin bir nefes aldı. "Hyunjin'i astıktan sonra ülkeye giriş çıkışları kapattı." iç çekip karşısında ki ikiliyi izledi.

"Oraya girmenin bir yolu var mı seungmin?" sesimin boğuklu canımı yaksa da gözlerimi karşımda ki kişiden ayırmadan olumlu cevap bekledim.

Başını arkasında ki taşa taslayan genç bir süre düşündü. Nerede, ne zaman kimin olduğunu. Başka bir yolun olup olmadığını. Başını kaldırmadan fısıldadı.

" Onun söylediğine göre bir yol var, kimsenin bilmediği." dediğinde umut tanecikleri yüreğime serpildi. Çok geçmeden diğer cümlesi ile umudun yerini endişe aldı.

"Çok tehlikeli, yakalanırsak her şey biter."

"Bu asla olmaz, duymadın mı? Herkes diğer kişinin kim olduğunu arıyor. Yakalanırsan öldürürler Felix!" changbin yanında ki dostunun şimdi önüne geçmiş dolmuş gözleriyle yüzüne bakıyordu.

Genç adamın göz yaşları süzülürken omuzlarını tutan kişi şimdi onu sarsarak  kendine getirmeye çalışıyordu. Aklından geçenleri anlamış olan ikili ne yapacağını bilemez halde ağlayan genç oğlanın aklında ki fikirden vazgeçirmek için dil döktüler.

"Onu orada bırakamam kardeşim." dudaklarından dökülen kelimelerle hıçkırıklara boğuldu.

Kaybının ne kadar büyük olduğunu kimse bilmezdi. Sevgilisini o iğrenç yerde bırakıp gidemezdi. Ellerini tutan dostuna yalvardı.

"Lütfen kardeşim, izin ver sadece ben gideceğim. Onu orada bırakamam."

Kızarmış gözler kapandı. Bedeninin etrafını sıkıca sarılılırken, sadece 'tamam' demişti changbin.

***

Rüzgar kuzeyden estiği zaman fırtınanın habercisi kuşlar hep birlikte güneye uçarlar. O kuşların, ölümün habercisi olduğu inancı ise, bir kaç yüzyıl önce atalarımızdan bu zamana kadar gelmişti. Söylentiye göre o kuşlar savaşın olduğu yerlerde dolaşır, ölmüş bedenleri mideye indirirmiş. Rüzgarın kuzeyden esme hikayesi ise kanlı biten savaşın sonrasında yeryüzünü temizlemek için görevli olduğu düşünülen bir yaratıkmış.

Kimse onun nasıl göründüğünü tam bilmez. Ölülerle ilgilenen bir tür tanrısal yaratık. Görenlerin çoğunun söylediğine göre, size korktuğunuz şey olarak görünürmüş. Bir çok insan gitmeye korkarmış. Bu yaratığın bulunduğu mağra ise, çıkılması en zor olanıymış. Eğer oraya gidersen dileğin karşılında yaratığa değerli bir şeyler bırakmalı, gözlerinin içine bakmadan konuşulmalıymış.

Üç genç kızılvadiye çöken gece ile harekete geçmiş. Soğuk ülkeye girmek için hızla gizli girişe ilerliyordu. En önden  ilerleyen kişi, ülkesinin girişlerini koruyan askerlerin yerini hesaplayarak yolu gösteriyor. Hemen arkasında Kızılvadi'nin veliaht prensi ve yakın dostu olan sevgilisi vardı.

Genç adam eliyle durmalarını işaret edip. Önlerinde ki dalların kapattı girişten geçip ülkenin sokaklarını hızla kontrol etti. Geriye geldiğinde, kendisini takip etmelerini söylemiş. Giderken, içinden sayarak ne zaman nereden kimin çıkacağını hesaplıyor. Yakalanma ihtimallerine karşı çıkış yollarını ayarlıyordu .
Sertleşmiş karın üzerinde ilerleyen üç beden idam edilen kişilerin götürüldükleri yere ilerledi.

***

17.06.2021

fleurs de magnolia et beau prince - hyunlix-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin