1'2

330 33 3
                                    

Bakehyun Chanyeol ile iki gün sonra görüşebilmişti. Chanyeol biraz yoğundu ancak kendisi için zaman yaratabilmişti.

Bahçede otururlarken Chanyeol genelde giydiğinin aksine daha spor gözüken şeyler giyiyordu ve cesurca uzanıp kısa olanın elini tutmuştu. Boşta kalan eliyle de yeşil fincanın içindeki ıhlamur çayını yudumluyordu. Baekhyun da onun varlığının tadını çıkarıyordu.

Kendisini rahat bırakmaya karar vermişti, Chanyeol'ün evlilik teklifini kabul etmişti sonuçta. Artık daha hafif hissediyordu.

"Bu el tutma şeyine çok alıştım, hiç bırakıp gidesim gelmiyor. Bir gün ellerimizi Japon Yapıştırıcısı ile yapıştırırsam hiç şaşırma.". Chanyeol sessizliği bozmuştu. Baekhyun kapattığı gözlerini açıp ona döndü. "Pek sorun etmem, ben de senin elini tutmaktan çok hoşlanıyorum.".

"Sen diyince hemen yine kalbim göğsümü yumrukluyor, bu ne zaman geçecek çok merak ediyorum.". Baekhyun vücudunun kalp atışıyla beraber hareket ettiğini görebiliyordu. Aynı zamanda kulakları da kızarmıştı. O sırada pek düşünmeden vücudunu yaslandığı koltuktan kaldırarak boşta duran eliyle Chanyeolü üstündeki tişörtten tutup kendine çekti ve dudaklarına küçük bir öpücük bıraktı.

Chanyeol'ün beyni öylece donup kalmıştı. Bu sefer yüzü de kıpkırmızı olmuştu ve öylece karşısına bakıyordu. Sanki far görmüş bir geyik gibiydi. Baekhyun bir an gülmüş ama Chanyeolün kendisine gelmediğini görünce elini bırakıp endişeyle uzun olanı omzularından sarsmaya başlamıştı.

Chanyeol bir süre sonra kendine gelmiş ve Baekhyuna bakmıştı. "İyi misin Chanyeol?".

"Ne yaptın Baekhyun?".

"Geçen gün Minseokla buluşmuştum, o bir şeyker anlatmıştı öpücük falan diye. Sen de gözüme çok güzel gözüktün,o yüzden. Özür dilerim, sana istemediğin bir şey yapmam biliyorsun.".

Chanyeol kollarını Baekhyunun beline sarıp onu kucağına çekmişti, zaten elleri omzunda olan çocuk diğerinin ne yapacağını görmek için beklerken kollarından birisini sıkılaştırmış diğer kolunu çekip elini yanağına koymuştu ve diğerinden daha uzun bir öpücük için dudaklarını diğer çifte bastırmıştı.

Bakehyun ellerini yavaşça omuzlarından yüzüne çıkarmış ve sıkıca tutmuştu.

Nefesleri tükenene kadar devam etmiş ardından geri çekilmişlerdi. Sıcakladığını hisseden Baekhyun gözlerini açmış daha önce hiç görmediği kadar kırmızı gözüken bir Chanyeol ile karşılaşmıştı. Ardından gülmeye başlayıp alnını onun alnına yaslamıştı.

"Böyle yaparsam daha çabuk alışırım diye düşündüm, ama öyle olmuyormuş. Az sonra kalp krizi geçirirsem sakın benden başkasıyla evlenme.". Baekhyun onun saçmalamasını umursamamış, yine de bir şeyler söylemişti. "Gece burada kal.".

"N-neden?". Chanyeol bir an kendisini bakire bir genç kız gibi hissetmişti. Baekhyun geri çekilip kucağından kalkmıştı, uzun olanın da kalkması için elini uzatmıştı. "Kediye dönüşüp dönüşmeyeceğini görmem gerekiyor.".

Chanyeol düşündüğü şeyi demediği için sevinse mi üzülsw mi bilememişti. "Dönüşürsem ne olacak peki?".

"Minseok o zamanlar günlük tutuyormuş, onun bütün gün yaptığı her şeyi birebir yaparsan net kurtulursun bence.".

"Tamam.". Beraber içeriye geçmişlerdi. Chanyeol gülümsüyordu ve kızarması geçmeye başlamıştı. Yere bağdaş kurup oturmuştu, mutfak tezgahında arkası dönük bir şeyler yapan Baekhyunu izliyordu. "Yemek için ne istersin?".

"Bilmem.".

"Evdeki şeylere bir göz atacağım, son zamanlarda pek yemek yapmadım, alışverişe gitmemiz gerekebilir.".

"Sorun olmaz.". Chanyeol kısa kısa cevaplar vermesine rağmen Baekhyun sesinden gülümsediğini hissedebiliyordu. Bu sırada kapı çaldı. Chanyeol ayağa kalkınca Bakehyun bir an Minho olabileceğinden endişe etti. Ancak "Zengin insan, burada ne yapıyorsun!?" diye bağıran Sehunu duyunca rahatlayarak derin bir nefes vermişti.

Sehun elinde bir kaç tane pizza kutusu ile içeriye gelmiş kutuları yer masasının üstüne bırakmıştı. "Ne yapıyorsun canımın içi?" diye Baekhyuna doğru kollarını aöarak yürümüştü. Onun peşinden gelen Chanyeol "Akşam yemeği yapmamıza gerek kalmadı.". demiş ve gülmüştü.

Beraber içecek bir şeyler çıkarıp yemeğe başlamışlar ve Sehuna bir kaç günde olan şeyleri anlatmışlardı. Sehun da Chanyeolü izlemek istediğini söyleyince Baekhyun onu da kalması için davet etmişti.

Saat ona yaklaşırken hepsi beraber masada oturmuş UNO oynuyorlardı. Baekhyun ve Sehun, Chanyeole karlı takım olmuşlardı. Bu yüzden Sehunun beş, Baekhyunun altı, Chanyeolün ise on sekiz kartı vardı. Baekhyun bir şekilde Sehunu geçip kazanınca Chanyeol somurtmaya başlamıştı. "Siz kesin kart da çalmışsınızdır.".

"Baekhyun beni arkamdan bıçakladı, inanamıyorum.". Sehun kafasını masaya yaslamış Chanyeol gibi dudaklarını büzmüştü. Baekhyun ise gülüyordu. "Kirli suda yüzmezsen büyük balık yakalayamazsın."

Sehun telefonundan saate bakıp on olmasına bir dakika kaldığını görünce gözlerini Chanyeole dikti. "Az sonra on olacak.". Chanyeol oyunu kaybettiğini unutup heyecanla kafasını kaldırdı. Baekhyun da karşına oturup kafasını ellerine yaslayarak ona bakıyordu. Sehun gözlerini kısa bir süreliğibe telefonuna kaydırdı. On olduğunu görmüştü ancak onu bir geçerse cidden bittiğine emin olabilirdi. Sıfır değişip bire dönünce telefonunu bırakıp kollarını açtı ve kendisini Chanyeolün üstüne attı. "Bitti!". Bunu duyan Baekhyun heyecanla ellerini çırpmış o da kendisini Chanyeolün üstüne bırakmıştı. Chanyeol ikisine birden sarılmıştı. Çok mutluydu ama biraz da karışık hissediyordu.

Sakinleşip geri çekildikleri zaman Sehun "Bunu kutlamak için bir şeyler yapmalıyız." demişti. Baekhyun ise telefonunu alıp ayağa kalkmıştı." Minseoku arayıp teşekkür edeceğim.".

O gidince Sehun Chanyeolün onlar kadar neşeli olmadığını fark etmişti. Ne olduğunu sorunca Chanyeol kısık çıkan bir sesle "Baekhyun bu şey bittiği için benimle görüşmeyi kesmez değil mi Sehun?". Genç olan gülmeye başlayıp Chanyeolün yanağından bir makas aldı. "O seninle çok ciddi düşünüyor Chanyeol. Çok ciddi, cidden ciddi.". Chanyeol sanki duyduklarını içten içe bilmiyormuş gibi neşeyle güldü.

Rus Mavisi 'ChanBaekWhere stories live. Discover now