*Hiçler Sokağı*

87 16 83
                                    

"Geceler sever kimsesizleri

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Geceler sever kimsesizleri. Onların gözyaşlarıyla sulanır çünki...."

"Hiçler Sokağı"
"Bölüm Beş"

Babamdan farkı yoktu bu koca şehrin. Korka korka sığınmaya mecbur kaldığım bir dünyaydı. Her bucağında, her noktasında barındırıyordu korku hissini. Kimilerinin sevaplarla dolu cenneti, kimilerinin ise günahlarla dolu cehennemiydi. Ve bazıları.

Bizdik o bazıları. Sorguya çekilmeden cehennem ateşine atılmış hiçlerdik. Adalet kelimesi uzaktı bedenimize. İçimizdeki yaşanamamış küçük çocuk intikam hırsı ile çığlık atıyordu. Acımadan öldürmüştüler onları doğarken. Acımıştı oysaki. Kimse farketmeye çalışmadı. Acıyordu oysaki. Kimse farketmeye çalışmıyordu. Acıyacaktı. Ve yine kimse farketmeyecekti...

"Leş gibiyiz." Dediğine karşılık başımı salladım. "Öyleyiz çünki." Sinirinin bozulduğunu eliyle boynunu sıvazlamasından anladım. Sabahın soğuk havasını içine çekti. Düne göre daha yeşil baskın olan gözleri tedirgindi. "Şu ölü konusunu kapat artık. Gördüğün üzere yaşıyoruz. Drama yapmayı da, zırlamayı da kes. Meraklı değilim sokaklarda sürünmeye."

Söylediklerini ciddiye bile almadım. Üç yıl ne emeklerle okuduğum üniversitemi kaybetmiştim. Diploma almama bir yıl kala mahvolmuştu hayallerim. Onun belki de bu oyundan kaybedeceği pek bir şeyi yoktu. İstanbul'a kaçmamı sağlayan en büyük sebebim yok olmuştu bir göz kırpımında. Fındık ağacının altında gizlice çalıştığım sınav, arkadaşım Evren dışında herkesten habersiz girdiğim ve kazandığım burs...

Çektiğim zorlukların sonucu. Ölü olarak bilinmek. Çok iç açıcı değil mi? Neden üzüleyim ki? En fazla eğer kahraman olmayı başaramazsak ömrümüzün sonuna kadar sefil hayatı yaşardık.

Cevap verirsem işin daha fazla uzayacağını bildiğimden alttan aldım. Saatlerdir gez gez bir yere varamadığımız sokaklara göz gezdirdim. Beş civarları olduğundan neredeyse birilerini görmek imkansızdı. Güneşin zayıf ışınları gecenin yerini almaya başlamıştı bile. Bacaklarımın sızlamasına rağmen şikayet etmemeye çalışıyordum. Çünki durmamız saçmalık olurdu. Gerçi yürümemiz de öyleydi...

"Parayı nereden buluyordun?" Sorduğu soruyla duraksadım. Anlamadığımı düşündüğünden daha açıklayıcı bir şekilde anlattı. "Kira, yemek, yol parası falan işte." Susuzluktan kabuk tutmuş dudaklarımı yaladım. Ardından çok düşünmeden cevap verdim. "Evren. Tanıyorsundur belki. Levent amcanın kızı. Babasının verdiği paranın bir kısmını bana gönderiyordu borç olarak. Onunla idare ediyordum. Babamın arkadaşlarından birini çalıştığım kafede gördükten sonra ayrıldım. Fazla ortalıkta gözükmemek için evden okula, okuldan eve geliyordum uzun süredir."

Kaşlarını çattı. "Evren mi? Ciddi olmadığını söyle." Durduğu için arkamda kalan bedenine çevirdim gövdemi. Alay, biraz da sinir içeren bir şekilde güldüğünde dayanamayıp ona yakınlaştım. "Evet, Evren. Sorun mu var?" Soruma karşılık başını aşağı yukarı salladı. "Sen kaçtıktan sonra arkadandan atmadığı iftira kalmadı be. Güya altın takı setini çalmışsın da, İstanbul'a kaçma amacın eskortluk yapmakmış da. Baban sırf bu yüzden tek tek gelip barları gezdi. Bir şey bulamayınca da geri döndü."

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 13, 2021 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Küllükteki İzmaritlerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin