30. "Kar ve Kan"

590 225 1.7K
                                    

Güzel okumalar <3

Diyecek bir şey artık gerçekten bulamıyorum, ne söylesem eksik ya da yarım kalıyor. Yazıp yazıp siliyorum. Sadece, iyi ki varsınız.

Bu bölüm benim için diğer bölümlere kıyasla daha önemli, oy ve yorumunuzu eksik etmeseniz olur mu?

🍋

Orange Blossom-Ya Sidi
Model-Sarı Kurdeleler

Orange Blossom-Ya SidiModel-Sarı Kurdeleler

Oops! Questa immagine non segue le nostre linee guida sui contenuti. Per continuare la pubblicazione, provare a rimuoverlo o caricare un altro.

Bir dünya, ve milyar insan, içinde o da var: Oğlanım. İğne atsan yere düşmez bir kalabalık; soluduğumuz milyarlarca nefes, içinde o da var: Evim. Herkes herkese yabancı, adını bile bilmediğim milyarlarca insan...Ah, baksanıza, orada; dünyanın köşesiz yuvarlağında bir küçük kız var, elleri dizlerine sarılı; kahkülleri gözlerini örtüyor, parmakları küçücük, ve çırılçıplak...Ölmüş gibi. Çocuklar artık yaşamıyor bile, oyuncakları kemikten yapılma bir kılıç. Kafatasları sıra sıra dizili, çoğu ölü; azı ana memesinden kopmayan ufacık bebekler...Ağlamıyorlar. Sanırım onlar da ölü.

Ve o var işte. Nefesimden daha yakın olan bu insanlar arasında o da var, yüzünü görsem de fısıldayamıyorum adını, ama var işte. Adını anımsayamıyorum, yeşil gözlü iri yarı bir oğlan...Herkes herkese yabancı yine. Hayır, hayır. Tanıyorum onu, evet tanıyorum. Aynı yaranın insanlarıydık, oydu işte; ufacık tefecik bir adam, iri yarı bir çocuk...Dünyanın köşesine çekilen kız çocuğu o anda gülümsüyor, çocukların oyuncağı demirden bir araba, bezden bir bebek...Ah, yavrusunu emziren bir ana işte tam o anda duyuyor bebeğinin ağlamaktan kısılan sesini...Ve ben o anda tanıyorum onu. İğne atsam yere düşmüyor, önümde süregelen farklı farklı insanlar...Onunla göz göze geliyorum.

Adı Asef. Tanıdım ben onu, tanıdım tabi ya...Yaralarından. Tanırım ben oğlanımı, o da beni. Tanıdık yaralardan.

"Heykel oymuyorsun ulan kadın, oyduğun şey benim gözüm!" Sıçrayarak gözüne tuttuğum siyah beze baktığımda kafasını yana çekip çatık kaşlarla yüzümü izledi, ve dudaklarını büktü. "Ne düşünüyorsun yine? Çok güzel öyle değil mi? Dur!" Yüzünü yüzüme yaklaştırdı ve bezi eliyle itip gözlerini kapadı. "İzle, izle. Çok güzel olduğumu söyle, de ki; kırk yıllık tamirciyim, böyle makine görmedim." Gözlerimi devirip saçlarına uzandım ve karıştırdım. "Kırk yıllık kavuncuyum böyle kelek görmedim."

"Naptın, küçükken kaldırıma oturup kamyon arkasındaki yazıları mı ezberledin sen?" Ellerim arasındaki bezi sıkarak tekrar yüzüne baktım, gözleri hâlâ kapalıydı çünkü üzerimde sadece sütyen vardı ve şimdi de gözlerini açacağını düşündüğü için bez bağlatıyordu. "Evet," dedim, gözlerini açsın diye kirpiklerine saçlarımı sürterken, "Kocaman beton mikserleri olurdu, çok korkardım ama çok da severdim...Hele bir de inşaat görürsem sabahtan akşama kadar gözümü ayırmazdım..."

ELEM: ÖLÜM YEŞİLİ Dove le storie prendono vita. Scoprilo ora