25. "Geçmiş Har, Gelecek İntihardır"

1.7K 1.1K 2.5K
                                    

MERHABA! Özledim ayol. Tamam, çok uzatmayacağım,bölüm sonunda yaşadığınız şokla beraber konuşuruz :d Oy ve yorumunu ihmâl etmeyelim. Güzel okumalar.♡*

🍁

Bölüm Şarkıları:

Agoni&Uğur Yeter-Acılar Geçer Bir Gün

🍃

🍃

Hoppla! Dieses Bild entspricht nicht unseren inhaltlichen Richtlinien. Um mit dem Veröffentlichen fortfahren zu können, entferne es bitte oder lade ein anderes Bild hoch.

🍃

Kabul görmeyen her günahın ardına saklanıp; kabul gören bir dünyanın sırtına yük oluyorduk.

Ya da, kabul gören bir günaha tamah edip; dünyayı sırtından bıçaklıyorduk?

Biz, hangi günahın bedeli; hangi dünyanın katiliydik?

Benim günahımın bedeli, Asef'ti. Günahın bedeli hiç sevap olur muydu? Ben onu izlerken, ben onunla milyarlarca insanın arasında yan yanayken bile sevap işliyor gibi hissediyordum.

Bir insan, ne zamandan beri kâr gözetmeden başka bir insana yürümeyi, büyümeyi sonra düştüğü yeri çiçeklendirmeyi öğretiyordu?

Benim çirkin oğlanım, kepçe kulaklım bana bunu öğretiyordu.

Parmağımı tırmalayan siyah kedinin biri mavi, biri yeşil gözlerine baktım, sonunda kendime gelerek. "Acıttın be, hayvan mısın?"

Kedi, su içtiği kabı gösterince gülümsedim ve başını öperek yanımdaki süt şişesini bitirdiği su kabına döktüm. "Özür dilerim, kırılma hemen." Kedinin tırmaladığı parmağım hafiften kanamaya başlamıştı ama bu sorun değildi.

Diğer yanımdaki sarı tüylere sahip köpeğin hırlamasıyla bu sefer gözlerimi ona çevirdim. Oturduğum kaldırımın soğukluğu kalçamı uyuşturmuştu. Köpeğin siyah gözleri kısıldı ve dilini çıkartarak bana bakmaya devam etti.

"Acıktınız mı?" Dudaklarım büzüldü. "Ancak bugün yeterli para bulabildim, yoksa daha önceden gelir doyururdum. Unutur muyum ben hiç sizi?" Dedim, köpeğin de başını okşayarak köşedeki fırından aldığım bayat ekmekleri, gri demir kaba koyarken.

"Hava çok soğuk..." Sarı tüylerinin arasına giren birkaç dikeni canını acıtmamaya özen göstererek yavaşça aldım, sonra başından öptüm ve derin bir nefes alarak onları izlemeye başladım.

Giydiğim montun cebine soktuğum ellerimi yumruk hâline getirerek kızaran ve her rüzgâr estikçe akan burnumu içime çektim.

"Ee? Buralar ben yokken nasıldı?" Ekmekler dişleriyle parçalayarak midesine indiren sarı tüylü köpek, başını kaldırdı ve bana bakmaya başladı. "Ne bakıyorsun öyle be?" Köpek dilini çıkartıp kuyruğunu salladığında kediyi kucağıma alarak köpeğe gülümsedim.

ELEM: ÖLÜM YEŞİLİ Wo Geschichten leben. Entdecke jetzt