Alex

166 20 14
                                    

17 Ocak 2011

Alex

Heyecanlı bir şekilde oturduğum yatağımda ayağımı sallıyordum. Kafamı yerde duran valize çevirdim ve ailecek gideceğimiz kayak tatili için hali toplanmadığımı fark ederek içimden ufak bir küfür savurdum. Annem ile babamın işleri çok yoğun olduğu için bu sıralar pek vakit geçiremiyorduk. ikisi de iş yerinden yıllık izine çıktıklarında, kayak tatilini ortaya atmıştım. 3 günlük sürecek tatil için hazırlandığımda valizin fermuarını çektim ve odamın kapısının tıklatılması ile açılması bir oldu.

"Alexander, eğer hazırsan çıkalım?"
"Hazırım anne."
"Dışarıda resmen bir fırtına var gibi, Tanrı bizi korusun."

Aramızda geçen bu resmi konuşma bittiğinde annem odadan çıkmış montumu üstüme geçirmiştim. Valizi çekeleyerek odadan çıktım. Evimizde çalışan bayan Shelly ile vedalaştık ve arabaya bindik. Annem ve babam olmadığı çoğu zaman evde bayan Shelly ile yalnız kalıyordum, dayım her ne kadar uğramaya çalışsada onunda omzunda büyük yükler vardı.

"Kar lastikleri takılı dimi David?"
"Evet Penny, endişelenecek hiç birşey yok. Fırtına birazdan durur."
"Peki, kemerini bağla Alexander."

Dediği ile kemerimi bağladım ve yolu izlemeye başladım. Babam radyoyu açmış anneme şarkı söylemeye başlamıştı bile. Sanırsam sesimi kimden aldığımı biliyordum...

Neredeyse 1 saatlik yol gitmiştik ve fırtına iyice artmıştı. Üşüdüğümü söyleyince annem klimayı açtı ve babama döndü.

"İlerdeki benzinlikte fırtına durana kadar beklemeliyiz David, dinlenme tesisi olabilir."
"İlerdeki benzinlik 2 kilometre ötede biraz dayanın."

Evden keşke çıkmasaydık diye düşünmeye başlamıştım. Göz gözü görmüyor lastikler kayıyordu. Babamın her ne kadar sakin durmasına rağmen stresli olduğu çene kaslarından belli oluyordu. İlerde benzinlik göründüğünde babam dönmek için sinyal vermişti. O sırada bizi sollamak için hızlıca yanımızdan geçen tır dengesini kaybederek üstümüze doğru düşüyordu. Babam son anda gaza basmış atlatmaya çalıştı ama kayan lastikler ile bir işe yaramamıştı. Çalınan onda kornadan sonra annemin üstüme atlaması ve çığlıklardan başka birşey hatırlamıyordum.

Tır üstümüze devrilmişti. Annemin beni korumak için yaptığı hamle işe yaramıştı ama kendisi benim için ölmüştü. Hastanede beyaz ışık ile gözümü açtığımda yanımda oturan dayımı görmüştüm.

"D-dayı?"

Hızlıca kafasını kaldırmış doktora seslenmişti. Belimde hissettim ağrı ile acı bir şekilde inledim. Alçıda olan ayağımı gördüğümde yaşadığımız şeyler teker teker gözümün önüne geliyordu. Doktor hızlıca yanıma geldi ve elinde tuttuğu kalemi takip etmemi işaret etti. Kalemi takip ettikten sonra ağlamaya başladım. Sessizce, içim içimi kemire kemire. Benim yüzümden olmuştu... Kapının orda konuşan doktor ile dayıma kulak verdim.

"Bu kazadan kurtulması bir mucize bay Seattle. Başına aldığı darbe ile kısa süreli hafıza kaybı yaşayabilir. Onun yaşındaki biri için bu yaşadığı olay unutulmaz bir şeydir. Hastenemizin terapisti ile sizin için randevuları ayarlayacağım. Ağır travnmalarda psikolojik destek almak çok önemlidir. Sizden tek bir ricam var bay Seattle?"
"Her ne olursa, onun için herşeyi yaparım."
"Yeğeninizi yalnız bırakmayın. Her anı onunla birlikte değerlendirmeye bakın, emin olun bu onun için çok önemli. Herşey bu andan sonra size bağlı. Yaşadığı şeyler çok ağır ve size de çok büyük bir sorumluluk düşüyor."
"Teşekkür ederim doktor, onunla konuşabilir miyim?"
"Evet ama lütfen onu yormayın. Dinlenmeye ihtiyacı var."
"Tamam."

Bookstore  -TurnerWhere stories live. Discover now