unknown number

246 30 44
                                    

Mutlu bir şekilde eve dönüyordum oturduğum kata geldim ve anahtarı deliğe sokmak için uğraşıyordum. Bir kaç kez deneyip yapamadıktan sonra anahtarı yere düşürmüştüm. Sessiz bir şekilde küfür ettim ve anahtarı yerden aldım. Tekrar kapıyı açmayı denedim ve bu sefer açtım. Çantamı yanımdaki koltuğa fırlatır iken ayakkabılarımı çıkardım. Çok yorgundum. Evet bir işim olmuştu artık kendi ayaklarım üzerinde duracaktım. Herşey çok güzel ilerliyordu. Odama doğru ilerledim. Kıyafetlerimi çıkarıp havalandırmak için askılığa astım. Gündelik kıyafetlerimi giydim. Normalde pek etek elbise giyen biri değildim. Rahat ama şık olmayı tercih ederdim. Dolaptan çıkardığım taytı ve oversize tişörtümü giydim. Saçlarımı tepeden hızlıca toplayıp topuz yaptım. Mutfakta buzdolabından bir bira aldım ve açtım. Hayat çok garipti burada yaşayıp büyümeme rağmen bazen burada bir yabancı gibiydim. Evet arkadaşım yoktu. Zaten okulda ki popüler kızlardan hiç olmamıştım. Genelde dışlanırdım, not için veya ödevlerini yapmam için gelen kişiler dışında konuştuğum kimse yoktu. Benim tek arkadaşım ablam olmuştu. Herşeyi ona anlatmıştım. Benim için elinden geleni yapmıştı. Beni koruyup kolladı. Ama o şimdi New York'ta idi. Ailemse benden kilometrelerce uzakta. Büyüdüğüm evde kalmak istememiştim, zaten ailem orayı para için satmışlardı. Kendime küçük bir ev almıştım. Dış dekorasyonu eski olsa da içini kendi kafama göre bursumla düzenlemiştim. Belki de burdan taşınabilirdim. Eğer yeteri kadar param olursa tabi.

Düşünceler ile boğulur iken bir yandan biramı içiyor diğer yandan müzik dinliyordum. Lana del rey...

O bir tanrıça. Ona resmen tapıyor olabilirdim. Ergenlik yıllarımı atlatmamı da sağlamıştı. O hüznün kraliçesi idi.

Alex'in ağızından

Anna şirketten ayrılmış ben ise dayım ile kalmıştım. Muhabbet ediyorduk ve konu Anna'ya gelmişti.

"Anna'yı nereden tanıyorsun Alex?"
"Yeni yeni tanıyorum."
"Nasıl yani?"
"Sana bahsettiğim bir kız vardı hatırladın mı, her zaman kitap okuyan ve sadece bakıştığımız..."
"Anna o kız değil mi? Yani ismini bile bilmeden tutulduğun kız."
"Evet..."
"Alex hayat çok kısa. Eğer şuan düşünür isen geleceğini istediğin gibi yaşayamazsın."
"Biliyorum, o çok güzel ve masum."
"Benden sana bir tavsiye evlat. Bu bir kader. Tanrı sizi o asansörde birleştirdi birbirinizi tanımanız için zaman verdi. Ben kadere inanırım evlat."
"Ne yapmalıyım?"
"Bilmiyorum her zaman ki kız tavlama numaralarını yapabilirsin. Mesela saçlarını arkaya yatırıp deri ceketini giyebilirsin!"

Bu söylediği ile gülmüştüm ki oda kahkaha atıyordu.

"Ben hiç kız tavlamam dayı biliyorsun-"
"Ah evet doğru kişi bahanesi!"
"Kimsenin zamanını boşa harcamam dayı, ve kimsenin de benim vaktimi boşa harcamasını istemem."
"Hiç akıllanmayacaksın dimi?"
"Evet."
"Biliyor musun baban bana gelir bana anneni anlatırdı. Arkadaşının kız kardeşine aşık olduğu için kendini suçlardı. Onları hep desteklerdim Alex. Onlar birbirine aşıktı bunu herkes görürdü. Ve bende senin gözlerinde bunu görüyorum. Ona aşıksın."

Dayımın her annem ve babamdan bahsettiği zaman gözlerimin dolmasına engel olamıyordum. O haklıydı ona aşıktım. Bir insan ismini bile bilmediği birine aşık olabiliyordu bazen. Yada hakkında hiçbir şey bilmediği birine. Yanlış olsa da olmasa da onu istiyordu. Hiç bırakmayacakmış gibi sarılmak. Bir daha kokusunu duymayacakmış gibi koklamak istiyordu, gül olsa bile o dikenin eline batacağını bile bile... Aşk böyle birşey miydi. Oysa dün gibi hatırlıyordum annemle babamın öldüğü günü...

"Tek birşey biliyorum. Onun peşinden koşmam gerektiğini..."
"Eğer yardımı olacaksa bu onun numarası."

Bana uzattığı kağıdı aldım ve numaraya baktım. Hızlıca telefonuma uzanıp numarayı kaydettim.

"Teşekkür ederim dayı herşey için..."
"Senden başka birşeyim yok Alexander David."

Gülümseyip oradan ayrıldım ve evime doğru yola çıktım. Eve geldiğimde Anna'ya mesaj atmaya karar verdim.

-merhaba Anna, ben Alex.

Anna'nın ağızından

Bir yandan biramı yudumluyor diğer yandan müzik dinliyordum. Telefonuma gelen bildirim sesi ile irkildim.

-Merhaba Anna, ben Alex.

Gördüğüm mesaj ile yerimde sıçramıştım  numaramı nereden bulmuştu. Ne cevap verecektim. Hemen cevap vermem mi gerekiyordu. Daha fazla düşünmeden cevap yazdım.

-Merhaba Alex
-Numaranı şirketten aldım. Nasılsın?
-İyiyim teşekkürler sen nasılsın?
-Bende iyiyim teşekkürler. Bu arada elin nasıl oldu asansörde soramamıştım?
-Ah daha iyi geçti sayılır.
-Sevindim.

Ne yazacaktım görüldü mu bırakmalı mıydım. Bir kaç dakika sonra gelen bildirim sesi ile tekrardan telefonuma odaklandım.

-Ah sen belki, bi ara birşeyler yapmak ister misin?

Bu bir randevu için davet miydi. Hayır şuan tamamen kafamda kuruyordum. Tamamen arkadaşça yazmıştı, belki de bana karşı birşeyler hissetmiyordu...

-Neden olmasın.
-Ah harika bir an red edeceksin diye korkmuştum. Perşembe günü tekrardan grup ile sahne alacağız oraya gelirsen görüşebiliriz.
-Ah tabi ki orada olacağım.
-Sabırsızlanıyorum.

Ne demişti o? Sabırsızlanıyorum mu? Tanrım neler oluyor? Şuan sarhoş değildim ama neden sarhoş gibi hissediyordum...

Merhabaa. Ben geldim umarım beni özlemişsinizdir. Bu bölüm kısa ama umarım beğenirsiniz kısa bir süre içinde tekrar bölüm gelecek. İleriki bölümlerde Alex ve Anna'ın geçmişinden daha çok şeyler öğreneceğiz şimdilik kısa olsun istedim. Bir kere yazınca arkası gelir oldu. Artık klavye veya kafam beni nereye götürüyorsa onu yazıyorum ama kontrol elimde. Her neyse iyi okumalar. Oy atmayı ve yorum yapmayı unutmayın seviliyorsunuz :))

Bookstore  -TurnerWo Geschichten leben. Entdecke jetzt