drunk

225 23 3
                                    

Anna'nın ağızından

Alex ile geçirdiğimiz bir kaç saatten sonra birbirimizden ayrılabilmiştik. Akşam yemeği için dayısına gideceğini söylemişti. Patronumun yeğeni benim sevgilimdi. Sevgilim ha? Bir gün bunu diyeceğimi aklımdan bile geçirmezdim. Alex benim için ulaşılmaz biri idi. Kimseye hislerimi böyle açıklamamıştım. Her zaman içime kapanık olmuştum, hatta bu zamana kadar Mary'i saymazsak tek arkadaşım ablam olmuştu... Üzücü gelebilirdi ama ben mutluydum. Her zaman benim yanımda olmuştu beni koruyup kollamıştı. Birlikte alışverişe çıkardık, film izlerdik. Ablam okuldaki popüler olan bir kaç kişiden biriydi. Başarıları çoktu ve yıl sonu için şarkı söyler idi. Bense içime kapanıktım.

Kitaplar okurdum. Bazen şiirler yazardım. Günlük tutardım. Çoğunlukla kitap okurdum. Uyandığım gibi kahvemi alırdım ve kitap okumaya başlardım. Hatta bir ara kitap okumaktan gözlük bile takmıştım. Ama Tanrı korusun ki bir daha o gözlükleri asla takmam. Saate baktım. 19.58

Mary'nin iş çıkış saati idi. Bana gelecekti. Dün akşam olanları konuşmak için. Günlerden cumartesi idi. Pazartesi işe başlıyordum. Acaba şirkette Alex'i görecek miydim. Gelir miydi çok sık? Belkide bundan sonra gelecekti. Belkide otoritesini korumak için ilişkimizi saklamak isteyecekti. Bu konuda haklı olabilirdi. Satış departmanında çalışan biri ve Holding'in sahibinin yeğeni. İnsanlar ne düşünürdü? Evet Anna gene insanlar ne der diye düşünmeye başladın. Sanırsam kahve içmeye ihtiyacım var.

Kahvemi yaptıktan sonra oturma odasının uzun camına doğru ilerledim ve insanları izlemeye başladım. Cebimde titreyen telefonu elime aldım. Arayan baş belası ablam idi.

'Evet başımın belası?'
'Anna lütfen bana öyle deme'
'Sadece şakaydı, sanırım hamilelik seni ciddi yaptı?'
'Test yaptım.'
'Sonuç ne?'
'Anne oluyorum.'
'Ah Tanrım bu çok güzel bir haber!'
'Jack'e nasıl söyleyeceğim bilmiyorum.'
'Çok geç olmadan söylemelisin. Sevinecektir, onu en son gördüğümde bana senin ne kadar harika bir insan olduğunu anlatıyordu.'
'Biliyorum ama anlarsın ya biraz endişeliyim.'
'Sadece sakin ol. Emin ol Jack'e söylemek en kolayı ama annemler!'
'Kahretsin onları unuttum. Evlenelim diye başımın etini yiyeceklerdir. Biliyorsun onlara göre evlenmeden bir bebek ters gibi.'
'Evlenmek doğru karar olabilir. Bu konuda onlara katılıyorum.'
'Emin ol Jack duyunca bebek onun için evlenme bahanesi olacak.'
'Tahmin edebiliyorum.'
'Sence kız mı olacak erkek mi?'
'Bilmiyorum ama kız olursa umarım bizim genlerimizi alır. Jack'in kız halini düşünemiyorum.'

Çalan kapı zili ile ablamla konuşmaya ara vermem gerektiğini anladım. Şuanda başımın etini yiyecek bir Mary vardı.

'Abla seni sonra arasam ufak bir işim var da hemen dönerim.'
'Tamam bende Jack'e nasıl söylerim onu düşüneceğim seni öpüyorum.'
'Bende seni görüşürüz.'

Mary'i içeri davet ettim ve telefonu kapatıp konuşmaya başladım.

"Hoşgeldin kahve ister misin?"
"Yok teşekkür ederim pek canım istemiyor."
"Peki."
"Demek sen ve Alex ha?"
"Evet sanırım."
"Dün gece neler oldu herşeyi bilmek istiyorum Anna!"
"Peki peki sana anlatacağım. İlk olarak bara gittim. Beni arkadaşları ile tanıştırdı. Yani grupları varmış. Sonra biraz sohbet ettik ve şarkı söylemek için sahneye çıktılar."
"Tanrım sana şarkı söyledi deme kafayı yerim!"
"Evet söyledi. Çok romantikti. Herkes bana baktı ve o ise şarkıyı söylerken gözlerini benim gözlerimden ayırmadı. Biraz utandım ama güzeldi."
"Ah sanki bir film gibi!"
"Sonra bir kaç shot attık ve bardan çıkmaya karar verdik. Yarı sarhoş olmuştuk. Sonra yağmur başladı ve yaya geçidinin üzerine uzanmaya karar verdik."
"Ah Tanrım 'The notebook' filmi gibi sonra seni dansa kaldırdı dimi? Allie ve Noah gibi."
"Evet, yağan yağmurun altında dans ettik. Sonrasında ise birbirimize çok yakındık nefeslerimiz birbirine karışmıştı ve dedim ki 'Bunun sonsuza kadar süreceğine dair söz ver'. O da 'Söz veriyorum Anna sonsuza kadar' dedi ve dudaklarınızı birbirine kavuşturdu..."
"Ah Tanrım bu hayatımda dinlediğim en iyi en güzel aşk hikayesi olabilir."
"Benim ilk öpücüğümdü Mary."
"Ciddi olamazsın! İnanmıyorum dünyadaki en güzel ilk öpücüğü almışşın.  Benimkisi ortaokulda aptal Rio'nun öpmesi ölmüştü."
"Gülmek çok isterdim ama moralini bozmak istemem."
"Sizin adınıza çok mutluyum. Tanrım bana ne zaman böyle güzel bir kısmet göndereceksin?"
"Hey dünyanın en yakışıklı erkeklerinin bulunduğu ülkeden geliyorsun!"
"İspanyol erkekleri berbattır. Bir erkek arkadaşım vardı. Valerio, sürekli kavga sürekli haklı çıkmak istiyordu. En sonunda ise kız ile bastım ve onu terk edip buraya gelmeye karar verdim."
"Ah sakın üzülme çünkü o götün tekiymiş. Senin gibi bir kızı nasıl aldatabilir ki. Sen mükemmelsin Mary."
"Merak etme ondan ayrılınca güzel bir alışveriş yaptım."
"Ah Tanrım bu bir terapidir!"
"Kesinlikle!"
"Hey bir fikrim var."
"Neymiş?"
"Kız gecesi yapmak ister misin?"
"Mükemmel olur, film izleriz ve birşeyler içeriz."
"Karnın aç ise pizza söylebiliriz?"
"Buna hayır diyemem. Pizzaya bayılırım."
"Tamam sen dolaptan biraları çıkar bende siparişi veriyorum."

Bookstore  -TurnerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin