motorcycle

170 20 4
                                    

Gözlerimi yavaşça araladım. Elimi başıma götürdüm, çatlıyordu... Sakince çalınan kapı ve etrafta olan diğer sesler başımı daha da ağrıtıyor idi. Yavaşca yataktan kalktım ve kapıya doğru ilerledim. Koridorun sonuna geldiğimde bakışlarımı oturma odasına çevirdim. Etraf dağınıktı, içki şişeleri, pizza kutuları ve bir kaç çöp. Dün gece ne kadar içmiştim acaba 1-2? Yada çok daha fazla mı? Bu sorunun cevabı belli idi. Odaya bakarken dalıp girmiş olacağım ki kapı bu sefer sertçe çalınmıştı kapının öbür tarafından gelen tanıdık ses ile içimdeki endişe son bulmuştu.

"Anna iyi misin?!"

Hızlıca kapıya yöneldim. Kapıyı açtığımda bana sarılan Alex'e baktım.

"Sonunda! Neden telefonlarına bakmıyorsun. Birşey oldu sandım, kafayı yiyebilirdim!"

Elimi dudaklarına götürdüm ve susmasını sağladım. Anlatsa sabaha kadar dinlerdim ama şuan başım çatlıyordu.

"Başım çatlıyor lütfen."

Alnımı öptü ve arkadan kapıyı kapadı. Biraz ilerde olan masaya pastaneden aldığı şeyleri bıraktı.

"Kusura bakma dün gece ortalığı toplamamışım. Evi bok götürüyor."
"Önemli değil."

Koltuğa oturdum ve ellerimi başıma götürdüm.

"Dün gece ne kadar içtim ki ben?" Mırıldandım.

"Bana bazı mesajlar atacak kadar sevgilim."
"Ne, ne mesajı?"
"Motorsikletim aşağıda istersen seni buralardan götürebilirim."

Telefonumu aramaya başladım, bir kaç yere baktıktan sonra koltuğun önündeki büyük sehpanın altında buldum. Kilidi açtım ve Alex ile olan mesajlara girdim.

Mesajları okudum ve elimi alnıma vurdum.

"Kahretsin."
"Hey. Önemli değil. Herkes sarhoşken bazı mesajlar atar."
"O kadar çok utanıyorum ki."
"Bana o cümleleri söylemen için seni tekrardan sarhoş edebilirim."
"Dün geceye dair hiç birşey hatırlamıyorum. Kahretsin."
"Hadi gel ben kahvaltı hazırlayayım sende buraları biraz topla, hem kendine gelmiş olursun."
"Tamam. Bu mis gibi olan koku aldığın şeylerden mi geliyor?"
"Evet kruvasan aldım yeriz diye. Hangisini sevdiğini bilmediğim için hepsinden bir kaç tane aldım."

Bir yandan ortalığı toplamaya başladım. Elime aldığım çöp poşetine sehpadaki boş şişeleri attım.

"Senin sevdiğinden alsaydın hepsine gerek yoktu."
"Olsun yeni tatlar denemiş oluruz."

Dolabı açtı ve bir kaç tabak çıkardı. Herşeyi topladığımdan emin olup torbanın ağızını bağladım.

"Kahve mi? Çay mı?"
"Sanırsam senin kahveye ihtiyacın var sevgilim."

Burnunu parmakları arasına aldı ve sıktı. Gülümsemiş konuşmaya devam ettim.

"O kadar kötü mü görünüyorum?"
"Hayır her zamanki gibi kusursuz görünüyorsun."
"İltifatlar için teşekkür ederim."

Makineye kahveyi koydum ve düğmeye bastım. O sırada çekmeceden çatal ile bıçakları çıkarıyordu.

"Gidip elimi yüzümü yıkasam iyi olacak."
"Bekliyorum bebeğim."

Banyonun yolunu tuttum ve kapısını açıp içeri girdim. Musluğun başında durmuş aynadan kendime baktım. Berbat bir haldeydim. Yanındaki küçük dolabı açtım ve içinden tarağı alıp saçlarımı taramaya başladım. Bir yandan diş fırçama macunu sıktım ve dişlerimi fırçalamaya başladım. Hızlıca işlerimi halledip banyodan çıktım. Bardaklara kahveyi dolduran Alex bana büyük bir gülümseme verdi ve sandalyeye oturdu.

Bookstore  -TurnerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin