❁8❁

35 6 47
                                    

Sanki bir sihir içindeymiş gibi hissediyordu.

Kafası doluydu.

Beyninde Bir şeyler eksik gibiydi. Ama... Ne eksikti?

Silinen anılar hangisiydi?

Wonwoo bunları üstünü giyinirken düşündü.

Değişik hissediyordu.

Bir süre sonra Minghao'nun neşeli şarkısını duydu.

Veya... ona benzer bir melodiyi duydu.

Melodi tanıdık geliyordu. Bu yüzden Minghao'nun daha önce dinlediği şarkısına ait olduğunu düşündü.

"Duyabiliyor musun?" dedi coşkulu bir sesle yanına gelip elini hevesle tutan Minghao.

"Senin şarkını mı, evet?" dedi Wonwoo ve Minghao bunu duyunca göz devirdi.

"Benim şarkım değil! Bu senin şarkın!" dedi Minghao Wonwoo'nun elini kalbine götürüp.

Wonwoo bir süre başta zayıf olan ama zaman geçtikçe güçlenen fazlasıyla tanıdık melodiyi dinledi.

Bir süre sonra gözlerinden birer damla yaş aktı.

"Şarkım." dedi elini kalbinde tutmaya devam ederken Wonwoo sesi titreyerek.

"Evet, şarkın!" dedi Minghao neşeyle.

Minghao evlatlık oğulları arasında şu anda yaşayan tek oğlu olan Hasun'un kurduğu krallık denebilecek topluluğundaki dünyadaki en geniş kütüphane olan kütüphanesindeki en eski, yangınlardan kurtulmayı kıl payı ile başarmış olan parşömenler gibi bir koku aldı.

"Babanın ateşi. O baban." dedi Minghao ona hevesle.

"Evet, babam. Babam." dedi Wonwoo duygusal bir şekilde. "Baba."

Bir süre sonra ateşin kokusu kayboldu ve yavaşça toprak kokusu ile karışırken bir süre sonra tümüyle kayboldu. Ateşin kokusu, babasının hatırası kaybolunca Wonwoo bir an için kaybolmuş bir şekilde gözlerinden daha fazla yaş döktü.

"Shhh, sakin ol. Bekle." diye teselli etti ve gelecek olanı beklemesini istedi Minghao.

Minghao'nun dediği gibi yavaşça sakinleşince Wonwoo toprak kokusu aldı. Toprak, kil, kaya, ağaç.

"Annenin elleri." dedi Minghao babasının anılarında gördükleri sayesinde Wonwoo'nun bu yeniden şarkısını bulma olayında kaybolmaması sağlayarak.

"Annem. O heykeller yapardı. Ağaçtan, kayadan. Ama çoğunlukla kayadan." dedi Wonwoo annesinin hatıraları ile hafifçe titrerken ve gözlerinden yaşları düşürürken. Elinde olmadan ağlıyordu.

"Biliyorum." dedi Minghao ona. Ağlaması ona göre çok normaldi. Bu yüzden sadece onun yanaklarına düşen yaşları sildi.

"Anne." dedi Wonwoo annesi yanında olmamasına rağmen.

"Annen." dedi Minghao ona gülümseyerek.

Bir süre sonra melodi tekrar değişti.

"Anne?" dedi Wonwoo şaşkınca.

"Şhhh. Annen seni bırakmadı." dedi Minghao ona annesinin onu bırakmış olmasının korkusu ile gözlerinden dökülen yaşları silerken.

Toprağın sesi gidince Wonwoo bu sefer daha öncekilerden tümüyle farklı bir nota duydu.

Heyecanla sorgular bir şekilde Minghao'ya baktı.

"Evet, senin şarkın." dedi Minghao suyun sesi Wonwoo'nun şarkısında şekillenirken.

Canticum || WonHaoTahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon