22.A.K.O

2K 138 5
                                    

Şirketin dönen kapısından içeri girip asansöre binip katın numarasına bastım. Kata gelince masamın başına geçip sandalyeme oturdum. Çantamıda masamın altındaki çekmeceme koyup çekmeceyi kapattım.

Üstüme çekip çekiştirdim ve masadan kalkıp yeni patronu görmek için kapıyı iki kere tıklattım .

Ve bakalım yeni patron kim !!!!

Kapının ardından gel sesiyle odanın kapısını açıp arkamı dönüp kapıyı kapattım.

Masada gözüm birilerini ararken arkamdan gelen sesle bir an irkilip arkamı döndüm. Doruğun deri koltuğunda daha önce daha önce...ama nerde

Nerde mi tabiki hastanede o gün hastaneden çıkarken çarpışıp kavga ettim kişi bu odanın sahibi olamaz heralde. Olabilirde , olmayabilirde.

Ben onu bir yerlerden gördügümü söylemesem benim için daha kârlı.

"Korkma canım senin odan benim odam ne önemi var"

"Anlayamadım" .

"Diyorum ki anlamak senin için bu kadar zor mu? Bilseydim kuzen gelene kadar yeni bir stajyer bulurdum."

"Adam adam beni sinir etme yanına gelirsem o konuştuğun agzını ortadan ikiye ayırırım."

"Ne diyorsun kızım sen" oturduğu koltuktan kalkıp iki adımla önüme geçti.

"Sana birşey dedigim yok bu ne şiddet bu ne celal geçende bir arkadaşım yoldan geçerken biri laf atmış oda bu dediğimi söylemiş bir anda aklıma geldi söylemek istesim size demedim sakın, yanlış anlama olmasın ben size öyle bir şey söylemek istermiyim zengin, uzun, yakışıklı birine kendime yakıştıramam söylersem zaten " .

Cidden ayak üstü yirmi yalan söyledim neymiş efendim arkadaşım varmıs yoldan geçene söylemiş ne arkadaşı be sana söyledim ulan sana adam ol lan ayağımın altına alır ezerim seni.

Yakışıklı, zengin, uzun bu dediklerimi kendine inandırabilecek kadar kör çok acıdım o kadar parası varken kendini tedavi ettirmemesi çok üzücü bir şey. Belkide tedavisi olmayan bir hastalıgı vardır.

"İyi o zaman adım Berk, dorukla aynı yaştayım 23 yani doruk gelene kadar bu şirketin sahibi benim sende benim yardımcımsın" .

"Tabi efendim benden isteyeceginiz bir şey yoksa ben odadan çıkacagım" kibarlıktan yakında kırılacağım.

"Hayır yok bu arada sen beni hatırladın mı" .

Hastanede çarpıştığımız zaman atarlanmam karşılığı allah bilir ne yaptırıcak.

"Hayır ne konuda ne zamandan bahsettiğinizi anlayamadım." her an kalbim yerinden atıp çıkacak gibi . Zeminin üzerindeki desenleri gözümle ezberlermişcesine bakmaya başladım.

"Geçmiş olsun diyektim sadece korkma." .

"Kim korkuyor ne konudan bahsesiyorsunuz ve ne geçmiş olsunu gerçekten anlayamıyorum."

"Ormanda bulduğumda çok hastaya benziyordun ama böyle garip bir kız olacagını bilseydim hiç yardım etmezdim. "

Ne ormanından bahsediyor ya bu dağ keçisi , ormanda kaybolduğumda donmak üzereyken bu mu beni kurtardı yok o kadar da değil.

"Eminmisiniz beni kendinizin kurtardıgınızı" .

"Ben kurtarmadıysam nerden bilebilirim ki ormanda kaybolduğunuzu" .

"Ayy ne yapacağım kurtardıysanız işiniz yoksa benle odadan çıkıyorum".

"Tamam ben çıkmadan şirketten ayrılma" . Kafamı onaylar şekilde yukarı aşşagı sallayıp odadan kapıyı açıp odadan çıktım ve arkamdanda kapattım .

Akşam 19.35'e gelmesine rağmen hala odasından çıkmadı dağ keçisi bu saate kadar daha yemek dahi yemedi bu adam.

Ne keçiymiş be bu saate kadar ben sıkıntıdan patlardım . Keçilerin neden inatçı olduğunu yakın bir uygulama ile daha iyi anladım .

Eşyalarımı çantama bir saat önceden hazırlayıp odadan çıkmasını beklemeye başladım . Sonunda kapı açıldı ve odadan yeni evlenme hazırlıgındaki gelinin yüz görümlügü istenir .

Vermezlersede evlenmiyecegini belirten bir durum gibi bu dağ keçisine ne istediler de vermediler eğer benim maddi manevi verbilecegim bir şey ise hemen gönüllü olup ben bağısta bulunucam.

Sonuçta bir dağ keçisi bunun bunalımını ve triplerini çekemezler kurbanda tuttu ,kestiye getirler .

Kesmeleri sorun degil ama tadı kötüdür boğazlarında kalır falan ben onları düşündügümden herşey.

Odadan çıkmasıyla bende bir şeylerle ilgilenirmiş gibi bilgisayarın kapalı olan ekranında fareyi dolaştırmaya devam ettim .

Asansöre binip kapısının kapanmasıyla bende hemen çantamı koluma takıp asansöre binmek için bekledim ve iki dakika sonra gelen asansöre hemen bindim .

Otoparkın katının numarasını tuşlayıp kata gelince indim . Arabam yok ama buranın çıkışı direk caddeye çıkıyor . Ana kapıdan çıkarsam birde şirketin bahçesinden çıkmak için yolumu uzatamam.

Otoparkta asansörden inip Esrayı aramam için çantamda duran telefonumu aramaya başladım bir yanda yürümeye devam ediyorum.

" Yavaş be yavaş insan yürüyor omzumu kırdın " . Omzumun acısından kolumu tutmaya devam ederken gittigini sandıgım çarpan şahıs

" Aa terbiyenin bu kadar yolu kayıp olduğunu bilmiyordum . "

Kafamı kaldırıp konuşana bakmamla dağ keçisi olduğunu farkettim . Görmez olaydım .

"Şu an çalışma saattlerinde değiliz degil mi ?"

"Evet bitti . "

"Tamam ozaman , bende gözlerimin kaldıramayacagını düşünüyorum bu manzarayı . "

"Hahaha çok komik valla benim gibi bir sanat eserine bakman sana artı olur ama"

" olmaz canım sadece bulunan artılardan silersin sadece"

" senle uğraşamam . "

" ilk defa aynı görüşteyizz bende senin ile zamanımı harcayamam . "

Hadi sana güle güle . Akşam akşam bu son tartışmam olucak dedim kendi kendime ve nefes alıp verdim.

Bir yerde okumuştum sakinleşmenin en iyi yolu derin nefes alıp vermekmiş.

Aşkın Kuralı Olmaz (tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin