16 - mühürlenelim

7.8K 757 220
                                    

Yorum yaparsanız sevinirim çünkü seri bölüm atıyorum ve az yorum görmek üzüyor:::(

Teşekkürler.

-

"Pekala, bu cidden boktan bir durum."

Kafasını sallayarak karşısındaki gölü izleyen Taehyung'un söylediklerini kafamı sallayarak onaylamıştım. Konuşmak için göl kenarına gelmiştik ve ben ona her şeyi anlatmıştım. Şimdi ise yan yana oturuyorduk ve o gözlerini gölden ayırmazken ben ise önümde birleştirdiğim ellerim ile oynuyordum.

"Özür dilerim." diye mırıldandım kafamı kaldırmadan. Kafasını bana doğru çevirdiğini görsem de bakmamıştım ona.

"Neden?"

Omuz silktim. "Böyle boktan biri olduğum için, ne olursa olsun böyle bir işe kalkışmamalıydım."

Kıkırtısı kulaklarıma ulaştığında şok içinde açılmış gözlerimle bakmıştım ona. Ne diye gülüyordu ki?

"Neden gülüyorsun?"

"Jeongguk..." diyerek bana çevirdi kehribar rengindeki gözlerini. Bir anda karnımın kasıldığını hissettiğimde titrek bir nefes çektim içime. Heyecanlanmıştım.

"Taehyung?"

"Sen boktan biri değilsin, önce bunu o güzel aklına sok, tamam mı benim güzel omegam?" Hitap şekli kalbimi hızlandırsa da gözlerimi gözlerinden ayırmadan hızla kafamı sallamıştım. Zaten o bana böyle bakarken aksi mümkün bile değildi.

Kare gülüşü dudaklarında belirdiğinde gözlerim oraya doğru kaymıştı. "O alfa seni kandırmış ve sen bunu öğrendiğinde işleri yoluna koymak için çabalamışsın. Üstelik bunu da yalnız başına yapmışsın ve..." eli havalanıp yanağımda oluşan küçük izi bulduğunda parmakları ile okşamıştı orayı. Sıkıntılı bir nefes aldığında bende hemen arkasından derin bir nefes almıştım. Sinirli olduğu koyulaşan feromonlarından anlaşılırken bu sinirinin Dohwan'a olduğunu anlayabiliyordum.

"O alfayı öldürmek istiyorum. Ne cürretle seni bu şekilde tehdit edebilir?"

Kafamı yanağımda dinlenen eline doğru iterken mırıldanmam onu güldürmüştü. "Aptal işte."

"Evet, hemde büyük bir aptal. Zaten kasabanın huzurunu bozmaktan ceza alacaktı şimdi birde bu eklendi."

Gerginlikle dudaklarımı dişlerken aklımdaki soruyu sormanın vaktinin geldiğini anlamıştım. Oturduğum yerde biraz daha ona doğru kayarken en masum olan bakışlarımla bakmıştım yüzüne.

"Bana kızgın mısın?"

"Ne için?"

"Başıma bu belayı açtığım için."

Bir eli belime dolanarak beni kucağına doğru çektiğinde itiraz etmeden yan bir şekilde oturmuştum kucağına. "İlk başta o alfayla takıldığın için biraz kızdım ama... düşününce o zamanlar yalnızdın ve boşluktaydın. Belki de tutunacak bir şeyler arıyordun ve yanlış bir eli tuttun."

Gözlerindeki yoğunluk artarken zorlukla yutkunmuş ve başımı aşağı yukarı sallayarak onaylamıştım onu. Ellerim omuzlarında dinlenirken birkaç saniyelik sessizlik oluşmuştu aramızda.

"Peki şimdi ne olacak?" diye sorduğumda gerginliğimi hissettiğini biliyordum. Sonuçta kurtlarımız mühürlüydü. Acaba o bunu biliyor muydu yoksa alfası benim omegam gibi ondan saklamış mıydı?

"Ben Hoseokla konuşacağım sen merak etme."

Alt dudağımı dişlemeden önce kafamı sallamış ve "Teşekkür ederim." diye mırıldanmıştım.

wild hearts and loves | taekookWhere stories live. Discover now