17 x Kırıklıklar Ve Bozulmalar

Start from the beginning
                                    

İç çektim ve telefonu yatağımın üzerine bırakıp tavana diktim gözlerimi. Daha önce ilişkim olmamıştı. Flört denilebilecek bir ilişki içine de girmemiştim. Hayatıma giren erkekler arkadaşım olurdu. Daha ilerisi olmazdı benim için.

Özgür benim için ilkti.

Yarın okulda onu görürsem nasıl davranacağımı bilmiyordum. Gerçi o açıklamadan sonra da ona nasıl davranacağımı bilmiyordum. Gerçekten ne yapacaktım ben?

Ertesi gün ablam beni süründürerek yataktan kaldırmıştı. Hava gittikçe soğuyordu. Kışın geldiği belli oluyordu. Huysuz bir şekilde erkek reyonundan aldığım siyah cekete biraz daha sarıldım. Enerjim yoktu. Bana kalsa okula gitmezdim ama annem saçlarımdan sürükleyerek götüreceğini söyleyince paşa paşa ablamın arabasına binmiştim.

Şimdi ise öğle arasındaydık. Armağan, Oğuz ve hatta Ayaz ile de telefonda sık sık konuşsakta özlemiştik birbirimizi. Ayaz'la birbirimizi hala gıcık ediyorduk ama iyi de anlaşmaya başlamıştık.

"Allah aşkına yağmur yağacak ve hava çok soğuk, mal mıyız biz?" dedim huysuzca. Üşüyordum. Yağmur yağacağı belliydi zaten. "Vera sana buradan bir çakacağım Allah'ına kavuşacaksın." dedi Armağan sinirle bana. "Bu ne kızım sabahtan beri şikayet ediyorsun." diyerek devam ettiğinde omuz silktim. Enerjimin olmaması benim suçum muydu yani? Hiçte bile.

Bakışlarımı Armağan'dan çekip Oğuz'a baktım. Telefonuna bakıyordu. Sabahtan beri telefonuna bakıyordu. Bizden gizli flört mü yapmıştı bu? "Gel bebeğim benim mükemmel kollarıma." dedi Ayaz. Bakışlarım ona döndüğünde Armağan'ı kendine çekip göğsüne yatırmıştı. Armağan gözlerini kapatırken, Ayaz onun saçlarını okşuyordu. İkisi de huzurlu gözüküyordu. Şaşkınlıkla gözlerimi kıstım. Şuan bir çift gibi gözüküyorlardı ve çok yakışmışlardı.

Gözlerimin önüne birbirlerine davranışları geldi. Her koşulda birbirlerine destek oluyorlardı. Armağan mutsuz olduğunda Ayaz hep onu mutlu etmeye çalışıyordu. Oğuz, Armağan'ın saçını çektiğinde Oğuz'un karnına vurmuştu manyak.  Ayaz, Armağan'a kıyamıyordu. Rize'deyken Armağan beni aradığında yaptığımız konuşma geldi aklıma. Armağan ile Ayaz'a yürüyen kızların dedikodusunu yapmıştık ve o çok sinirlenmişti.

Lan bunlar birbirinden hoşlanıyordu.

Dudaklarım sinsice yukarı kıvrıldı. Acilen bundan emin olmalıydım. "Hadi dolanalım biraz." dedim yükselen modumla ayağa kalkarken. "Hadi." dedi Armağan da benim gibi birden kalkarken. "Manyak mısınız kızım oturun işte." dedi Oğuz bize bakmadan. "Kalk lan." diyerek Ayaz kaldırdı onu. Çardaktan uzaklaştık. Ayaz'ın koluna girdim usulca. "Gel bir şey diyeceğim." diyerek diğer ikisinin önüne çekiştirdim. "Bana aşıksan o iş olmaz." dedi alayla. Göz devirdim. "Aşık olsam sana mı olurum?" diyerek söylendim. "Mal."

Futbol sahasının yanına geldiğimizde oraya kısa bir bakış attım. Umarım kafama top gelmezdi. Çok gelebilecek bir yerdeydik çünkü. "Antrenmandan önce konuşalım. Bir şey fark ettim." dedim sinsice gülümserken. Durdu. Onun durması ile bende durdum. Gözlerini kısmış bana bakıyordu. "Ne fark ettin?" dedi şüpheci sesi ile. "Öğrenirsin." diyerek omuz silktim. "Kızım bak çok işgillendim şuan. Söylesene." dedi huysuzca. Göz kırptım ve ona arkamı dönüp bir adım attım.

"Vera." dedi arkamdan Ayaz. O anda kafama çarpan cisim ile şaşkınlıkla gözlerim kocaman oldu. Ellerim başımın arkasına giderken, arkamı döndüm. Önüme düşen top ile kaşlarım çatıldı. "Beyin sarsıntısı geçirmiş olabilirim." diyerek dehşet içinde mırıldandım. Ayaz, Armağan ve Oğuz gülmemek için kendilerini sıkıyorlardı. Topu elime aldım ve sahaya baktım. "Hangi ölmek isteyen insan attı bunu? Vallahi ölümü acısız olacak." diyerek bağırdığımda birkaç gülme sesi geldi. "Kusura bakma Vera, yanlışlıkla oldu." dedi tanıdık bir ses. Kadrajıma Özgür girerken donmuştum.

KOÇWhere stories live. Discover now