0.17 ♚The Voice Of Tradegy (Part 1)

550 27 601
                                    

Bu bölüm omegaverse temalıdır ve daha önceki attığım omegaverse bölümden bağımsızdır. Bu bölümü anlamak için Natsuyusevenmiss88 'in Harmless kitabını tamamen okumalısınız çünkü olaylar oradan sonrayı anlatıyor, bir alternatifi aslında. O yazmayınca ve benim de çok yazasım varken anlık gelişti. O kadar sevdim ki bir tane daha alternatif bölümünü planlıyorum ejkdjek Ama kim bilir ne zamana yazarım onu da.

Touya yatakta oturmuş pencereye bakıyordu, hayır umurunda olan şey güzel manzara değildi. Ev bunun için harika konumdaydı ama hayır, bu değildi. Pencereye konan bir kuş muydu? Hayır, bu da değildi. Touya Murakami pencereden baktığının bile farkında değildi. Donuk gözleri oraya kenetlenmişti, o gözlerde hiçbir duygu kırıntısı bulamazdınız. Yine de zavallı çocuk ona yaklaştı, yatağa çıktı ve başını göğsüne koydu. Tepki alamayınca kıyafete sürtünerek kendisinin sevildiğini hissetmek istedi, bunun dikkat çekmesi de gerekiyordu ama öyle olmadı. Kucağına çıktı ve tatlı turkuaz gözleri ile ona baktı.

"Anne, ben acıktım..."

Keskin korkunç gözler aniden ona döndü ve Akiho yumruk yiyerek yataktan yere çakıldı. Akiho acıyla bağırdı ama annesi dönüp bakmadı, başka bir şey de demedi. Akiho ağlamak istiyordu. Neden o da diğer anneler gibi değildi? Neden! Arkadaşlarının annesi çok tatlı ve naziklerdi ve çoğu omega da değildi! Bir omeganın yavrusuna çok daha düşkün olup onu koruması gerekmiyor muydu! Annesi onu tamamen yok sayardı. Arkadaşları annelerini tatlı, güzel ya da nazik olarak adlandırır, onlardan güzel sıfatlarla bahsederlerdi ama Akiho annesini tanımlayacak olsa bu ruhsuzluk olurdu.

Annesi ayağa kalkacaktı, hep öyle olurdu. Yemek yapardı ama hep aynı ruhsuzlukla... Normalde her çocuk ailesi ile olacağından hafta sonlarından zevk alsa da Akiho nefret ediyordu. Orada hiçbir duygu yoktu. Annesi aniden ayağa kalktı ve işine koyuldu, aynı gözlere sahip olsalar da o gözlerde ki donukluğa asla sahip olamazdı. Akşamları babası eve gelirdi ve çok sessiz bir yemek yerlerdi, tabii eğer babası modundaysa. Yine böyle bir akşamdı.

"Neden bunu düzgün yapamıyorsun!"

Akiho tepki için annesine bakıyordu ama hayır en ufak tepki ya da mimik yoktu, anneleri genelde sofra da onlarla durmasına rağmen yemek bile yemezdi. Gözleriyle tabağındaki yemeğe bakar ve başını kaldırmazdı.

"Sana soru sorduğumda bana cevap vereceksin!"

Babası sinirle sofrayı tamamen yıktı, kırılan tabak ve bardaklar Akiho'nun korkmasına hızlıca sandalyeden atlamasına neden oldu. Camlara basmamak için dikkat etmeliydi, onun bu tepkisine rağmen annesinde tık yoktu. Daha demin yemeğinin olduğu yere başı eğik şekilde bakıyordu, orada yemek olup olmadığını bile anlayabiliyor muydu?
Babası cevap alamayınca annesine vurdu, bu öyle bir dayaktı ki sandalyeden yere düşmesine ve kanamasına neden olmuştu. Düştüğü yerlerde de cam olduğundan durum hiç iyi değildi. Annesi yine sesini çıkartmadı. Akiho ona sarılmak istiyordu ama bu babasını kızdırırdı ve annesinin bunu gerçekten umursayacağını sanmıyordu. Genelde annesi kısık sesle ve az olsa da konuşur bir cevap verirdi ama bu sefer ağzını bıçak açmıyordu.

Babası annesinin uzun saçlarından sürükleyerek yatak odalarına götürdüğünde bile annesi ses çıkarmadı, tek ses kapının öfkeyle kapanma sesiydi. Akiho yaşı gereği ne olduğunu bilmiyordu ama bundan hoşlanmıyordu da. Yere saçılmış yemeğe baktı, karnı gurulduyordu. Zaten bütün gün bir şey yememişti, yemek ona değil, babasına yapılırdı. Ocakta kalan yemekleri buldu ve daha dört yaşında olmasına rağmen sandalye ile tabak alabildi. Köşeye çekildi ve koltukta yemeğini yedi ve bu sürede ebeveynleri hala odadan çıkmamıştı.

Dabi Touya One ShotsWhere stories live. Discover now