Yine, Yeniden ve Tekrardan

668 88 28
                                    

Bölüm attım evet şaşırmayın. Napam yani işler güçler falan filan. Üşenmiyorum Sena bil sen de. İşi olan biriyim ben ^.^
*******

Elimdeki adrese ve karşımda duran mezarlığa bakıyordum. Bu o kendini feda eden kızın mezarıydı.. Arwen Liva Gray...

Yere oturdum ve acı bir şekilde gülümsedim. Mezar daha yeni olduğundan çiçekler vardı. Asamı çıkarttıp salladım ve bir çiçek buketi yaparak diğer çiçeklerin yanına koydum. İç çektim.

"Bize yardım ettiğin için teşekkür ederim.. Keşke daha iyi bir tanışmamız olsaydı. Seni aramızda görmek isterdim."

İstemsizce hıçkırdım birden. Ah, sanırım onca şeyin birikmişliğini şimdi atıyorum. Gözümdeki yaşlar yere damlarken hıçkırarak ağlamaya devam ediyordum.

"Benim hatamdı.. Özür dilerim.. Bi-bir plan yaparak gitmeliydim oraya. Yaşamanı sağlayabilirdim. Belki senin de hayallerin vardı.. Ailen vardır, dostların.. Onlara bu acıyı yaşatmak ve sana bunu yaptığım için ç-çok özür dilerim Arwen.. Söz veriyorum.. Onların hepsinden öcünü alıcam."

Göz yaşlarımı ellerim ile sildim. Bir süre gözlerimi kapayıp kendime geldikten sonra derin bir nefes aldım. Cebimden kartı çıkardım. Bu adresi nasıl bulduğumu sorarsın... İki dakika boyunca tüm konsantre ve içimdeki fırtına ile karta bakarak o önceden yaptığım alev şeyini yaptım. İlk korksam da kart yanmadı ve üzerinde bu adres belirdi ve buradayım.

Kartı hafifçe salladım. Kart az da olsa parlarken anlamaya çalışıyordum. Biraz mezar taşlarına yakınlaştırdım ve parlaması daha da arttı. Kaşlarımı çattım. Biraz kartı gezdirdikten sonra bir çiçek buketinin üzerinde daha da parlayarak kül oldu. Siktir... Hızlıca ellerim arasından kayan küle bakarken gözüm çiçek buketine kaydı. Mor bir zarf vardı. Sanırım sonuç kötü olsada buldum. Zarfı titreyen ellerim ile aldım ve incelemeye başladım. Hiçbir yazı yok ama ilk mektuptaki gibi bir mühür vardı. Hızlıca zarfı açtım ve içindekileri çıkardım. Kurumuş bir zambak ve bir mektup daha. Evet aklımı nasıl daha da si-silkeriz adlı çalışma. Kağıdı açtım ve okumaya başladım.

Bulacağını biliyordum Lily. Buna mutlu oldum. Şimdi yapman gereken iki şey kaldı. İkisinide sırayla yapmanı şiddetle tavsiye ediyorum. İlk önce o zambağı tekrar canlandır sonrada adrese git. Adrese gittiğinde orada bir kutu göreceksin. İçindeki kıyafetleri giy ve orda yazan diğer adrese gel. Bunları yaparken tek olmalısı. Kimseye söyleme! Kimseye güvenme!

Gözlerimi yumup derin bir nefes alıp asamı çıkardım. Yavaşça yürümeye başladım mezarlık çıkışına doğru. Yavaşça asamı havaya kaldırarak salladım. Eve gidip dinlenmek istiyorum...

Hızır otobüse birkaç dakika içinde geldiğinde hemen içine binip gitmek istediğim yeri dedim. Yorgunluk... Beni götür artık.

******

İki gün sonra....

"Melody hadi ama iki gündür bu odada ne yapıyorsun sen!?"

"İşim var Remus amca!"

Son notlarımı da alarak on dakikadır yumruklanan kapıya doğru gittim. Anahtarı çevirerek kilidi açtım. Açmamla birlikte kapının birden açılması bir oldu. Remus odaya bakıyordu. Bir şey bulamayınca bana döndü hem sinirli hem de meraklı gözlerle.

"Söyle bakalım küçük hanım. Yine ne işler peşindesin sen!?"

Alayla sırıttım ve çalışma masamı gösterdim. Evet yine yalan söylemek zorundayım kusura bakma Remus amca.

"Son olan olaylardan sonra biraz daha büyü öğrenmeye ve savunmaya çalışıyordum. Eh ikizler olarak bakışlar biz de bundan ötürü çalışmam gerek."

Bir masadaki notlara bir de bana baktı. İnanmıyormuş gibi başını iki yana salladı. Eli ile anlını ovaladı ve derin bir nefes aldı. Arkasını döndü ve bir şey demeden kapıyı çarparak odadan çıktı. Arkasından göz devirerek masaya geri geçtim.

"Cidden büyükler bazen bizden daha ergen oluyor."

********

Kitabın kapağını sertçe kapattım ve başımı üzerine koydum. Gözlerimi kapattım dinlenmek için. Bir haftadır odadan çıkmayıp araştırma yapıyordum kendimi şaşırtarak. Ama hiçbir sonuç yoktu. Gözlerimi hafif araladım ve kuru zambağa baktım bezgince.

"Sana baktıkça annemi hatırlıyorum. Daha da canım acıyor pff."

Başımı çevirip cama baktım. Ayın ışığı odama vururken yıldızlar birbirine merhaba diyordu. İstemsizce gülümsedim ve başımı kaldırarak biraz gerindim. Sandalyeden kalktım ve cama yaklaştım. Perdeleri daha da kenara çektim ve camı açtım. Biraz camdan sarktım ve dışarıyı izlemeye başladım. Sokakta kimseler yoktu, sessizdi. Yüzümde istemsizce oluşan gülümseme ile derin bir nefes aldım.

"Her şey kitaptaki gibi olmak zorunda değil... Belki de savaşı kaybedicez belki de kaybettik bile. İşte bu olanlar daha da delirtir insanı. Bu evrene girdiğimden beri olan olaylar büyük ölçüde değişti. Bir de yokmuş gibi kitapta olmayan bu mevzu çıktı. Evren beni sevmediğini biliyorum ama artık birazda yanımda mı olsan?"

"Hayat bu Lily. Her şey olur ve biter. Kaderimiz bu."

Arkamdan gelen sesle bağırarak hemen o tarafa döndüm. Karşımda gördüğüm kişi ile gözlerim büyüdü ve hızlıca saçıma uzanıp asamı çıkarttım. Kızıl saçlarım omuzlarıma dökülürken asamı ona doğrulttum.

"Bak Tylor bozuntusu merlin aşkına sal beni. Gereksizlerle uğraşamam bilesin."

Üzerindeki pelerinin şapkasını geriye doğru itti ve oldukça rahat bir şekilde sandalyeme oturdu. Odamı incelemeye başladı.

"Merak etme hiç kimseye bir şey yapmıycam. Sadece anlaşma yapmaya geldim."

Alayla güldüm başımı iki yana salladım. İnsanlar... Akıllanmayan varlıklar cidden. Dur bir saniye ben niye böyle konuşuyorum. Kendime de laf so- üzerine alınanlar alınsın ben alınmıyorum.

"Üzgünüm ama şimdiden hayır. Şimdi hadi git odamı kirletme."

"Anlaştma şu; ben sana bu aradağın kişileri bulmanda yardım edicem sen de bana aj-"

"Hayır şimdiden. Ya ey beyin özürlü akıllanmadın da bu saçma teklifle geldin? İşim yok birde senin gibi boş varlıkla mı uğraşıcam. Hadi git."

Anlamayarak bana baktı. Derin bir nefes aldım ve ona doğru gittim. Kulağını tutup sertçe çektim.

"Ey mal siktir git diyorum neyi anlamıyorsu-"

"TAMAM BE!"

Asasını çıkardı ve cisimlenerek gitti. Arkasından bir süre baktıktan sonra başımı iki yana salladım.

"Cidden işi yoktu da mı geldi acaba!?"

Aklıma bu olayı nereden öğrendiği geldimce ağlamaklı bir ses çıkardım ve sandalyeme geri oturdum. Bir de bu gerizekalı ile uğraşıcam tekrardan. Evren cidden sevmiyorsun beni artık anladım. Kolumu uzattım ve zambağı elime alıp oynamaya başladım.

"Umutsuz hissediyorum... Umut ışığım sönüyor gibi artık."

Derin bir nefes aldım ve tam zambağı bırakacağım sırada nedense parlamaya başladı. Şaşkınca zambağa bakarken tekrar canlanmıştı.

"Ha-has si-"

"Beni canlandırdığınız için teşekkür ederim sayın melek. Size çok minnettarım."

Konuşması ile çığlık atarak onu bıraktım ve uzaklaştım. Korkuyla çiçeğe bakmaya başladım. Daha sonra ellerime baktım. Sanırım beyin emcüklenmesi yaşıyorum.

"Size bir notum var sayın melek. Dolunay gecesi lütfen o mezarlığa geri gidin. Orada gerçekler tekrar beliricek."

Şaşkınlıkla yere düştüm ve zambağa bakmaya devam ettim. Beynim anlama evresindeyken onun nasıl canlandığını ve asıl nasıl konuştuğunu anlamaya çalışıyordum. Cidden ne bok oluyordu? Ya merlin aşkına ben gene başıma ne iş aldım. Bıktım ya bıktım.

Garip Kız/ Harry Potter (Bitti)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin