Büyüdüğüm YOL ' 10

Start from the beginning
                                    

Dayak yemiş gibi ağrıyordu uzuvlarım ama en çok da, durmayan, basıp kapatabileceğim bir düğmesi olmayan düşüncelerimi, cızırtılı bir yayına bağlamış kafamın içiydi ağrıyan.

Sıcaklamıştım, kulaklarımın etrafından boynuna akan ter damlalarını hissedebiliyordum. Dün ki yağmur, soğuk ve korkunun bağırtısından kalma boğaz ağrısı her yutkunuşumda sen hastasın diye inliyordu.

Yorganı üzerimden attım. Terden bütün örtülerimin değişmesi gerekecekti ama o kadar üşüyordum ki, titreyerek halim gelmese bile hızlı hareket etmek zorundaydım. Banyoya koşar adım kavuşup çekmeceden en kalın alt ve üstü alarak hızlıca üzerimdekilerle değiştirdim.

Büzüşmüş bedenimi tekrar yatağıma taşıdığımda, dişlerim takırdayarak yorganı ve yastığımı ters çevirip girdim içine. Buz gibiydi.

Şükürler olsun ki Allah bana merhamet edip son bir haftadır kaloriferleri çalıştırıyordu. Hemen yatağımın sırt kısmında olan peteğe elimi uzatıp vanasını sonuna kadar açarak, o köşeye iyice kıvrıldım.

Yorganın altı hızlı soluklarım sayesinde kısa sürede bir fırına dönüşmüştü, yanaklarım yanıyordu ama sırtım ve çorap giymeyi unuttuğum ayaklarım açıkta kalmış gibi buz gibiydi. İyice küçüldüm yorganı etrafıma, sağıma soluma, her köşeye sıkıştırarak ısıtmaya çalıştım zayıf bünyemi.

Tekrar uyandığımda alçalan güneşin turuncu ışığı incecik bir çizgi gibi sızmıştı odama. Başım zonkluyordu, gürültü hala kesilmemiş, kavga hala bitmemişti ama sanki ben uyurken biri rahatsız olmamam için kısmıştı sesini.

Ama yine de gümbürdüyordu şakaklarımdaki damarlar.

"Zeynep!"

Gümbürdeyen şey kapı Zeynep.

Sıçrayarak uyanık sandığım gözlerimi uykusundan kaldırarak, yorganımı kafamdan indirip odamın kapısına baktım.

"Bilerek açmıyorsan seni mahvederim! İçerde olduğunu biliyorum, aç şunu!"

Kapıma şiddetli bir darbe daha indiğinde kaşlarımı çatarak inledim.

Yataktan çıkmam mı gerekiyordu şimdi?

"Zeynep!"

"Bir..." Ağzımı açtığım an kupkuru boğazım birbirine yapıştığı için küçük bir öksürürk krizinden sonra zorla toparladım sesimi.

"Bir dakika, teyze."

Titreyen kollarımı yatağa bastırarak kendimi iteleyip sırılsıklam bedenime yorganımı sarıp, ısınmış parkeler üzerinde zorlukla ayağa kalktım.

Yorgan, sırtıma vurulmuş yükü dolu bir semer gibiydi ama bu kadar terliyken ve üşüyorken onu indirdiğim an felç geçirebilirdim soğuktan.

Mecburen o halimle kapıya ulaşıp kilidi çevirerek açtım kapıyı. Teyzem benden önce davranarak kolu indirip kapıyı itelediğinde yorganıma takılarak yarısı anca açıldı.

Aynı anda benim yüzüme çarpan serinlikle odamdan dışarı kaçan bir sıcaklık yer değiştirdi.

Teyzem yüzünü buruşturarak bir adım geri çekilirken, içeri girmek konusunda az önceki kadar hevesli görünmüyordu.

Memnuniyetsizce beni baştan aşağı süzüşünde büyük bir iğrenme vardı ve bu beni öylesine mest ediyordu ki... birazdan beni rahat bırakacaktı.

"Ne bu halin?! İçeriyi de hamama çevirmişsin. Kapat kaloriferi, üst katta sıcaktan durulmuyor."

"Kapatırım." Diye mırıldanırken halsiz bir nefes verdim yüzüne doğru, bilerek. Üst dudağı bir kenara doğru seğirirken tekrar geriye çekti kendini. Zaten iki adımlık olan koridorun duvarına yaslarken, verdiği emiri tam o anda yapmamı bekliyordu.

Büyüdüğüm YOLWhere stories live. Discover now