Bölüme başlamadan önce bir şeyler söyleyeceğim, karakterler kurguda 16-17 yaşlarındalar. (3. Sezonun sonundaki halleri.)
Saatlerdir hiçbir şey yapmadan evde oturuyoruz, gerçekten sıkılmaya başladım. Kendimi tanımıyorum bile. Kim bilir hafızam yerindeyken nasıl birisiydim? Hafıza kaybı beni farklı birisi yapacak mı? Peki benim bir ailem var mıydı? Tüm bu sorular başımı döndürüyordu.
Ama ondan daha çok döndüren bir şey daha var, sabahtan beri önümde salonun içinde hızlı hızlı yürüyerek bir ileri bir geri yapan Eren.
"Eren, otur artık, başım döndü seni izlemekten. Çok gerginsin."
"Tabii ki gerginim! Nasıl bir durumda olduğumuzun siz farkında değil misiniz? Hafızalarımız yerinde değil ve tanımadığım, hakkında tek bir şey bilmediğim 6 insanla 1 hafta boyunca aynı evde mi yaşayacağım? Saçmalık. Polise gidelim."
Armin iç çekti ve Eren'e bakarak:
-Sen ve y/n gelmeden önce Levi bize bir şeyler anlatmıştı. Size onları anlatsam iyi olur.Eren sinirli bir şekilde Armin'e döndü.
"Şimdiye kadar neden o lanet ağzını kapalı tuttun? Ne bilmiyorsam anlat."Armin boğazını temizledi ve yere bakarak bir şeyler anlatmaya başladı:
-Aslında bize de pek bir şey anlatmadı, tek bildiğimiz dışarı çıkamıyor olmamız, ayrıca evde telefon veya benzeri şeyler yok. Polise ulaşamayız. Hatta Levi, hafızalarımız silinmeden önce bu işe isteyerek katıldığımızı söyledi-"Eren Armin'e yaklaştı ve korkunç bir bakış attı:
-Ne işiymiş bu? Özgürlüğümüzü bu aptal evde kısıtlama işi mi? Çıkacağım buradan.Mikasa araya girdi:
-Çıkman imkansız. Armin ile bahçeyi incelemeye çıktığımızda kapıya doğru gittik. Kapı demirden ve açmamız veya kırmamız imkansız.Eren kollarını açarak tekrar konuşmaya başladı:
-Peki ya bizim kimsemiz yok mu? İlla ki kayıp olduğumuzu ailelerimiz, arkadaşlarımız öğrenip bizi aramaya çıkacaktır. Kimsemiz yoksa bile polis?"Neden bunların hepsini Levi buradayken söylemedin? O buradayken sorumuz varsa sormamız gerektiğini söylemişti. Neden sessiz kaldın?"
Sonunda bunları söylemiştim. Söylemezsem içimde kalacaktı çünkü.
Eren daha kısık bir ses ile konuşmaya başladı:
-Bunları ona söylemememin nedeni bu olaylara inanamamdı. Şoktaydım.Başımı salladım ve ortamda yine sessizlik oluştu.
"Bahçedeki kapıyı bir de ben inceleyeyim."
Eren koşarak bahçeye çıkmıştı. Şu ana kadar ben de hiç dışarı çıkmadım. Bunu fırsat bilip o bahçeye çıktıktan 2-3 dakika sonra Eren'in yanına, bahçeye çıktım.
Bahçedeki demir kapı gerçekten çok büyüktü. Ve bahçenin çok uzun telleri vardı. Tırmanmak imkansızdı. Ama Eren'in hâlâ bir umudu vardı, kapıyı tekmeleyip duruyordu.
"Kırıl artık lanet kapı!"
Eren'e biraz daha yaklaştım ve kısık bir ses ile konuştum:
-Uğraşmana değmez, buradan çıkamayız.Eren bir anlığına durdu ve arkasına baktı. Nefes nefese kalmıştı.
"Sen burada özgürlüğünün kısıtlanmasından gayet memnunsun sanırım."
Ofladım ve nazik bir biçimde konuşmaya çalıştım.
"1 haftalığına özgür olmasan olmaz mı?"
"Bize 1 hafta dedi, ya ölene kadar burada kalırsak?"
"Eren, şimdilik ne dendiyse ona inanmalıyız. Eğer 7 günün sonunda bizi salmazsa o zaman devreye gireriz, anladın mı?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
-𝐁𝐥𝐚𝐜𝐤 𝐌𝐞𝐦𝐨𝐫𝐲- «𝘦𝘳𝘦𝘯 𝘫𝘢𝘦𝘨𝘦𝘳 𝘧𝘢𝘯-𝘧𝘪𝘤»
Hayran Kurgu𝘣𝘪𝘳𝘣𝘪𝘳𝘭𝘦𝘳𝘪𝘯𝘥𝘦𝘯 𝘰𝘭𝘦𝘴𝘪𝘺𝘦 𝘯𝘦𝘧𝘳𝘦𝘵 𝘦𝘥𝘦𝘯 𝘺/𝘯 𝘷𝘦 𝘦𝘳𝘦𝘯, 𝘩𝘢𝘧𝘪𝘻𝘢𝘭𝘢𝘳𝘪 𝘴𝘪𝘭𝘪𝘯𝘥𝘪𝘬𝘵𝘦𝘯 𝘴𝘰𝘯𝘳𝘢 𝘺𝘦𝘯𝘪 𝘣𝘪𝘳 𝘪𝘭𝘪𝘴𝘬𝘪𝘺𝘦 𝘣𝘢𝘴𝘭𝘢𝘳.