"Biz biraz dışarı mı çıksak?" dedi Arda birden hepimize tek tek bakarken. "Evet!" diyerek atladı Sude heyecanla. "En son Mudanya'ya gitmiştik." diyerek dudak büzdü. Bakışlarım saate kaydı. On bir olmak üzereydi. Bu bizim dışarı çıkmamız için normal bir saatti. "Bana uyar." dedim kafamdaki her şeyi bir kenara koyup heyecanla. Çünkü onlar uzun uzun konuşulacaktı elbette. "Çıkın tabi çocuklar, eğlenin." dedi annem gülümseyerek bize bakarken. Hepimiz birlikte büyüdüğümüz için annemler çocukları gibi görürdü hepsini. Eniz'de kabul ettiğinde hızlıca hazırlandık. Eniz stadı görmek istediği için yürüyecektik. 

"Özlemişim." dedi Arda kolunu omzuma atarken. Kolumu beline doladım. "Bende, seni bile özlemişim." dediğimde göz devirdi ve kolunun altından itti beni. "Nankör seni." dedi bana sahte kızgınlıkla. "Yedirmedim yedim, içirmedim içtim. Aldığım karşılığa bak." dediğinde üçümüzde kahkaha atmıştık. Sude koluma girdi bu sefer. "Senin yüzün daha bir aydınlanmış sanki Vera. Anlat bakalım, neler oluyor İstanbul'da?"  dediğinde Eniz kafasını sallayarak ona katıldığını belli etti. "En merak ettiğimde Özgür Çalhan." dedi ellerini ceketinin cebine sokarak. Arda dudaklarını büzdü. "Ben Armağan'ı merak ediyorum aslında." diyerek omuz silktiğinde göz devirdim.

"Çok abartılacak bir şey yok aslında." diyerek mırıldandım. "Ona biz karar verelim bebeğim." dedi Sude. Dudaklarımı yaladım ve havaalanından bugüne kadar olan her şeyi anlattım. "Dengesiz herifin teki işte." dedim sonunda Özgür hakkında. Stadın önüne çoktan gelmiş, öndeki Kartal heykelinin yanına ilerliyorduk. "Ben mi yanlış anladım yoksa bizim kız ilk kez birinden mi hoşlanmaya başlamış?" dedi Arda şok içinde bana bakarken. Kocaman olan gözlerim ve eş zamanlı olarak açılan ağızım ile baktım ona. "Yok artık. Biraz daha abart Arda." diyerek göz devirdiğimde oda bana göz devirdi. 

"Daha fark etmemiş bile." dedi Sude Eniz'e 'bu kız umutsuz vaka' bakışları atarken. Arda onda nadir görebileceğimiz bir ifade ile baktı bana. "Birinden hoşlanman doğal bir şey Vera." dediğinde gözlerimi kıstım. Yani bende aksini demiyordum ki. "Arda haklı." dedi Eniz kafa sallayarak. "Yinede, sen nasıl anlatırsın hislerini?" 

"Ya ne hissi?" diyerek huysuzlandım. "O benim hayran olduğum bir futbolcu. Evren bizi karşılaştırıyor sürekli, Oğuz'da ya da Armağan'da olduğu gibi. Daha ilerisi ya da gerisi yok." diyerek devam ettiğimde anlaşmış bir şekilde göz devirdiler. Bende karşılık olarak onlara devirdim. Kartal heykeline döndüm sonra. "Hadi aylar önce şurada çekildiğimiz fotoğrafı tekrarlayalım." diyerek telefonumu cebimden çıkarıp Eniz'e uzattım. Onlarda bana uyarken, bu konuyu bir gün yeniden önüme koyacaklarını biliyordum. Umarım ablamı da aralarına alıp beni sıkıştırmazlardı. Ağlayarak yanlarından kaçmak istemiyordum.

Ama yani, Özgür'den hoşlansam bunu anlardım değil mi? O kadar salak olamazdım bence.

Kafamın içinde ablamın görüntüsü belirdi. Bana ezikleyici bakışlar atarken; 'O kadar salak olursun.' dediğinde kendi kendime göz devirdim. Ablam benim psikolojimi bozuyordu.

Fotoğrafı çekildikten sonra merdivenlere oturduk. Gece yarısı olmak üzereydi ama etraf hala çok doluydu. Bakışlarımı insanlardan alıp Eniz'e baktım. Serin havadan dolayı beyaz teni ve özellikle burnun ucu kızarmıştı. Küçükken sarışın olmaktan nefret ederdi ama liseye geçince bunun ekmeğini iyi yemişti. Gülümseyerek ceketinin kapüşonunu kafasına geçirdim. 

Biraz daha vakit geçirdikten sonra ikiye doğru eve geri döndük. Bol bol konuşmuş olsakta ben Özgür konusundan sürekli olarak kaçmıştım. Zaten kaçmam da gerekirdi. Hani derlerdi ya ayrı dünyanın insanları diye, bizimki de o hesaptı. Aynı dünyadaydık ama ayrı dünyalardandık. 

KOÇWhere stories live. Discover now