26• the end of all good things

Начните с самого начала
                                    

Kağıt açıldıkça büyüyordu.

-Ben sevgilimden ayrıldım da. Müzik listem birazcık kabarık. Hemen şarkıyı bulayım içinden paylaştıklarım var çünkü. Sıramı kim almak ister?

Ga-eul'un haline gülüyorduk.

-Byeol'le Mark ilk istek de bulunsun o zaman. Doğum günleri sonuçta.

No-eul, Mark ve Kun'un bize bakmasını sağlamıştı.

-Benlik bir şey değil ben sıramı Byeol'e veriyorum.

Mark topu bana atıp tekrar telefonla ilgilenmeye başladı. Ben de düşünmeye başladım. Gitarıyla bizi bekleyen kıza bakarak söyledim.

-Aklımda bir sürü şarkı var ama karar veremiyorum.

Kız önündeki telefonu bana uzattı.

-Buradaki listeden seçebilirsin. Doğum günü hediyem olur.

Yabancı şarkıcılara gelince tanıdık  şarkıdan birini gözüme kestirmiştim.

-Bu olabilir. Çalabilir misiniz?

-Tabiki.

Kıza telefonunu geri verdikten sonra ayağa kalkıp üzerimdeki kumları silkeledim.

Kun'un yanına gidip elimi uzattım. Ateşin başından gelen alkış sesleriyle utanmıştım.

-Hadi dans edelim.

Kun elimi tutup ayağa kalktı.

-Dansa kaldırılan tarafta olmak güzelmiş. Mezuniyetteki gibi ayağıma basma olur mu?

Aklıma lise mezuniyetimiz gelmişti. Diğer elimi boynuna götürdüm. Belimdeki eliyle birbirimize biraz daha yaklaşmıştık.

Gitardan gelen tanıdık melodiyle dans etmeye başlamıştık. Seçimden sonraki gün pikniğe giderken arabada dinlediğimiz şarkıydı.

-Şarkı seçimi güzelmiş bir şeyler anlamalı mıyım acaba sözlerinden?

Dediğine tebessüm edip kafa sallayarak onu onayladım. Sesim güzel olsaydı daha kuvvetli eşlik ederdim ama ilk nakarata kadar olan kısmı mırıldanarak da olsa eşlik etmiştim. Şuanki düşüncelerimi ve hislerimi gerçekten tamamen yansıtan bir şarkıydı.

           We could leave the Christmas     lights up 'til January
        And this is our place, we make the rules
         And there's a dazzling haze, a            mysterious way about you dear
?

Gözlerim yan tarafımıza kaydığında Jungwoo'nun da Ga-eul'u dansa kaldırdığını gördüm. İkisi bize dil çıkartıp dans etmeye devam etmişlerdi. Mezuniyetimizde olduğu gibi.

Aklımda geçmişteki anlar film gibi oynatılmaya başlamıştı. Sevdiklerin yanında olunca hayatın  anlamı vardı. Ne olursa olsun mutluyduk. Yaşadığımız acı verici anlar olsa da yan yana olduğumuz her an rahat bir nefesti. Birbirimize destek olduğumuzda sıkı bir sarılma, pes ettiğimiz anlarda elimizi tutan bir el, tebessüm ettiren bir ses... 

Sevdiklerin yanında olunca hayatın  anlamı vardı. Sevdiklerimiz yanımızda olunca huzur vardı. Hayattaki çoğu düğümün anahtarı buydu. Yanında huzurlu olabildiğimiz insanlar. Ve ben geç de olsa şimdi anlıyordum. Kun, ne olursa olsun bana hep huzuru getirmeye çalışıyordu. Onun duygularına eş değerde karşılık verebilecek miydim o kadarına gücüm sevgim yeter miydi bilmiyordum.

LimitlessМесто, где живут истории. Откройте их для себя