Şapşal bir gülümseme yerleşen yüzümle onun şirin tebessümüne baktım. Kendimi ona yaklaştırdım, birbirine değen tenlerimiz şimdi daha yakın ve daha sıcak bir temas halindeydi. Yeterince ısındığımda yüzümü ona çevirdim. Okyanus mavisi gözlerini seyretmeye koyuldum, derken bıçak açmayan ağzım o sözlerle açıldı: "Sevgilim olur musun?"

"Nasıl yani?" Tabii ki dalga geçecek, uzatacak; aklımdan ve kalbimden geçen bütün kelimeleri, bütün düşünceleri oracıkta ona söylememi sağlayacaktı. Neden şaşırıyordum ki?

"Seni seviyorum, Umut, sana aşığım artık," diye başladım sözlerime. Ne kaybedebilirdim ki? Sözlerim kimseye zarar vermeyecekti. Geri tutmanın bir anlamı yoktu. "Senin yanında olmak bana daha önce hiç tatmadığım şeyler tattırdı, kapasitemin olmadığını sandığım sevgi selleri içinde boğuldum ve bunların senin için de geçerli olduğunu biliyorum – söylemesen bile senin de bunları hissettiğini biliyorum." Derin bir nefes aldım, elimi onun eline götürüp sımsıkı kavradım. "Hayatımın geri kalanını seninle geçirmek istiyorum."

Umut'un gözleri aniden doldu. Ellerini gözlerine götürdü, yüzünü benden gizlemeye çalışıyordu. Ona bunu yapmasına gerek olmadığını söylediğimde burnunu çekip yaşlı gözleriyle gözlerimin içine baktı. "Sorun burada," dedi titreyen sesiyle, kesik kesik. "Sadece benim hayatımın geri kalanını birlikte geçirebiliriz."

"Aynı şey," diye çıkıştım. Arada bir fark görmüyordum. Benim hayatım oydu, onun hayatı bendim – birbirimizindik, hayatlarımız bir bütündü, çapraşık giriftlerdi, bağlılardı ve bozulmazlardı. "Seninle yaşamak istiyordum, ne kadar sürecekse sürsün." Son kez derin bir nefes aldım, tekrar gözlerinin içinde kaybolmaya bıraktım kendimi. "Sonsuzumuz bu olsun."

Umut gözlerindeki yaşı elinin tersiyle sildi, sakinleşmişti. Sözlerim miydi onu dizginleyen yoksa kendi kendini sakinleştirmeyi bir şekilde başarabiliyor muydu bilmiyordum, ama sonucu bu olduğu sürece sorun değildi. "Hala sevgili değiliz." Evet, – kendine gelmişti.

Tekrar ellerini tuttum, iki eli de benim iki elimin içinde hapsolmuştu, sıcaklığı birbirine uyuyor ve birbirimizi dengeliyorduk. "Senden sonra başka kimseye bunları söyleyemeyeceğimi biliyorum, senden daha başkasıyla karşılaşmayacağımın da farkındayım ve bunu kaçırmak istemiyorum." Kendimi ona yaklaştırdım. Gözleri dudaklarıma kayıyordu, görebiliyordum. Beni öpmemek için kendini zor tutuyordu. "Sevgilim olur musun, Umut?"

Üstümden büyük bir yük kalkmıştı. Rahatlamış hissediyordum. Neden bilmiyordum, sonuçta birbirimizi sevdiğimizin aylardır farkındaydık ve eninde sonunda bir ilişkimizin olacağını, daha doğrusu aramızdaki ilişkiye bir ad konacağının ikimiz de farkındaydık. Ama aylardır söylemek istediğim bu şeyleri, etrafımızda kimsenin olmadığı bu sıcak ve samimi anda, kimseden korkmadan söylemek huzur veriyordu.

Umut soruma cevap vermedi. Vermeye de niyeti yok gibiydi. Yani, aslında vermişti. Sadece sözlerle değil. Soruyu sorduğum sırada gözlerime bakan gözleri tekrar dudaklarıma kaydı, kendini bana yaklaştırdı ve baktığı dudaklarımı kendi dudaklarıyla birleştirdi. Bacaklarını kullanamadığı için güçlü olan kollarıyla beni ittirdi, yataktaki pozisyonum değişti ve yatar hale geçtim.

Gözlerim kapalıydı. Neler olduğunu bilmiyordum, bilmek de istemiyordum. Onun tadını aldığım bu zarif anlardan daha önemli hiçbir şey yoktu.

Biraz sonra bedenini üzerime yerleştirmişti. İki bacağını elleriyle iki yana ayırmış, kendini kucağıma hizalamıştı. Üstüme eğilmiş, dudaklarımdaki tattan mahrum kalmamı önlemişti. Hala birbirimizin tadına bakmayı sürdürdüğümüz sırada ne yapmam gerektiğini bilmiyordum, bu yüzden ellerimi kullanmaya karar verdim. Ellerim onun sırtında geziyordu, tırnaklarımın onun yumuşak teninde iz bıraktığından adım gibi emindim.

Son Defa - Texting // boyxboy [Tamamlandı]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin