13

12.8K 1.3K 1.6K
                                    

Bugün Joon ve Jin amcanın yanına gidecektim. Kısaca üstüme siyah bir boğazlı bir de yeşil ceket atmış çıkmıştım. Saçlarım ile uğraştığım saati söylemek bile istemiyorum. Şuan oturmuş otobüs bekliyordum. Acaba ne tepki verecekler? Değişmişler midir? Jin amcanın kötü esprileri Chan'ın kötü esprileriyle kapışırdı. Chan 17 yaşında olabilir ama içinde 70 yaşında bir dede vardı. Karşıya doğru kafamı kaldırdığımda peçete satmaya çalışan adamı gördüm.

Işık durduğunda yavaş yavaş ilerliyor max 3 araba ilerleyebiliyordu. Sonra yavaş yavaş adımlar ile peçete dolu poşedinin yanına oturuyor bir sonraki ışığı bekliyordu. Ve tekrar aynı şekilde gidiyor geliyordu. Yardım eden insanlar çok fazla degildi. Açık camını adam gelirken kapatıp kör taklidi yapar gibi ilgilenmeyenler de vardı. Belki de parası olmayanlar vardı onların içinde yaşlı adam gibi. Yerimden kalkıp soğukta yavaş yavaş ilerleyen yaşlı adamın yanına adımlamaya başladım. Adam yerine geri geldiğinde yanına geçtim ve cebimden para çıkarttım.

"Tanesi ne kadar abi?"

"G-gölnünden ne kopuyorsa o."

Cebimde bir peçete fiyatından daha yüksek parayı çıkartıp adama uzattım.

"Teşekkür ederim delikanlı. Tanrı seni sevdiğine kavuştursun."

"Saol abi."

Arabalar durduğunda yavaş yavaş yerinden geri kalkmıştı. Poşedini yanına bırakıyordu. Yerine geldiğinde yenisini alıp geçiyordu tekrar. Poşedin içine tekrar para bırakıp durağa doğru yürümeye başladım. Durağa geldiğimde direğe yaslı şekilde beni izleyen Jisung'u gördüm.

"Good boy."

"Eyw."

"Atla."

Arabaya doğru yürüdüğünde arabaya kısa bir bakış attım. Jin ve Joon amcadan beklenecek miss gibi siyah bir araba. Arabaya yürüdüğümde ön kapıyı açmış öne oturmuştum. Jisung da yanıma geldiğinde arabayı çalıştırmaya başladı.

"Otobüsü amcanın yanındayken kaçırdın." Omuz silkip konuştum. "Olsun." Kafasını anladığına dair sallamıştı. "Kemerini tak." Ölmesek bari. "Tamam." Kemere uzandığımda çekilmediğini farkettim. "Takılmış."

"Arada takılır o." Jisung üstüme eğilip sertçe iki kere kemeri çektiğinde kemer düzelmişti. Ama Jisung ile çok yakındık. Gerdi. Jisung kafasını bana doğru çevirdiğinde o kadar yakındık ki her an öpüşecek gibiydik. Yüzüne küçük bir gülümseme kondurdu.

"Dudak yeme?"

"Yumruk?"

"Aman be sen de."

Biraz daha öyle durduktan sonra üzerimden çekildi. Aslında öpse karşılık verirdim. Ama öpmedi yavaştan almak lazım. Arabayı çalıştırdığında istemsizce kapı koluna tutundum. "Öldürmem seni Minho." Gözlerimi gözlerinden çekmeden konuştum. "Kim bilir?" Yüzünü üzgün bir şekilde büzmüştü.

"Of bak üzüyorsun beni."

"Napim."

"Çek elini ordan."

"İyi."

Elimi çektiğimde yüzünde bir gülümseme oluştu. Gülümsemesinin dili olsa 'Azına sıçıcam şimdi iyi izle' olurdu. Arabayı sürmeye başladığında farketmeden de olsa Jisung'a bakıyordum. "Ev şuan sen geleceksin diye şenlik var gibi."  Ah canlarım. "Nası ya?" Konuşmaya devam etti. Bir yola bir bana bakıyordu. "Bildiğin. Yemekler gösterişli şeyler falan."

"Şımardım."

"Benim olsan daha çok şımarırdın." Mırıldanarak söylediği şeyi duymuştum ama duymamış gibi mi yapmalıydım. "Ne dedin?" Hiç istifini bozmadan devam etti konuşmaya. "Ha hava çok güzel onu dedim." Kafa salladığımda konuşmaya başladım. "Ah anladım.."

a sikecem ha- MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin